Katar’ın düzenlediği 2022 FIFA Dünya Futbol Kupasında final harici bütün maçlar oynandı. Bu turnuva diğer turnuvalardan farklıydı, Katar futboldan çok başka konulardan dolayı Batı Avrupa gündeminden düşmedi. BBC’de yayınlanan bir makalede yazar bu turnuvanın yıllarca tartışılacağını, konuşulacağını iddia etmiş. Hatta 100 yıl sonra halen Katar 2022 Fıfa Dünya Kupası konuşulacakmış?
Batı Avrupa’da
neyi konuştu, veya 100 yıl neyi konuşacak?
Yolsuzluk, insan hakları, standyumların inşatında hayatının kaybeden
işçiler, LHBT yani cinsi sapıkların hakları, hooliganların rahatlıkla içip içip
taşkınlık yapma hakları vesair. Batı kendi kendine tartışadursun,
Katar’lıların umrunda bile olmadığı
haberlerde açık ve net bir şekilde ortaya çıktı.
Bu turnuvanın en
büyük farkı: Afrika’dan bir takım (Fas milli takımı) ilk kez yarı finale kalmakla bir ilke imza
attı, tarih yazdı. Hemde Belçika, İspanya, Portekiz gibi futbolda güçlü olan
takımları eleyerek. İspanya itiraz etmeseydi, Fas milli takımının çok farklı
bir boyutu ortaya çıkmayacaktı. İspanya’nın eleştirsine gelmeden önce Fas’ı
biraz tanıyalım.
Fas
Fas, Afrikanın
kuzey ucunda Arap-Berber ülkesidir. 2. Dünya savaşından sonra (1956) bağımsızlığını kazanmıştır. Krallıkla
yönetilen ülkenin nüfusu 37 milyondur. Gaz veya petrol gibi yeraltı
zenginlikleri bulunmayan fakir bir devlettir.
Fas, daha önce Fransa ve İspanya sömürgesiydi. Halen İspanya’nın işgali
altına iki şehri bulunmaktadır (Ceuta ve Melilla). Fransa ve İspanya’nın eski
sömürgesi olmasından olsa gerek, Fransa ve İspanya’da çok sayıda Fas asıllı
vatandaş bulunmaktadır. Bu iki ülke yanı sıra Belçika, Hollanda ve İtalya’da da
Faslı azınlıklar vardır. Fas’ın yurt
dışında yaşayan 5 milyon civarında vatandaşı olduğu bildirilmektedir.
Diasporanın gücü
Şimdi İspanyanın
itirazine gelelim: İspanya, Fas milli takımındaki 14 oyuncunun yurtdışında
doğma büyüme Avrupa vatandaşlarından oluştuğuna dikkat çekip buna itiraz
etmişti. Bu ara, takım hocasıda Fransa’da doğma büyüme, Fransız-Fas
vatandaşıdır. Fas milli takımı, oyuncularının hepsinin Fas vatandaşı olduğunu,
nerede doğup büyüdüklerinin önemsiz olduğunu ileri sürüp eleştiriyi kabul
etmedi.
Fas milli takımın
büyük bir bölümü yurt dışında yaşayan Faslılardan oluşmaktadır yani diaspora
futbolculardan da diyebiliriz. İkinci
kuşak Faslılardan bahsetmiyoruz, bugün Fas milli takım adına ter dökmüş
olan futbulcular üçüncü veya dördüncü nesildir. Bunların belkide çoğu yaşadığı
ülkenin dilini Arapça veya Berberceden çok daha iyi konuşanlardır. Buna rağmen Fas, diasporadaki futbol gücünü
farketmiş ve bunu çok güzel bir şekilde değerlendirmiştir. Yoksa, İspanya veya
Portekiz gibi futbol devlerini elemek şans eseri filan değildir. Batı Avrupa futbolunu, futbolcusunu çok iyi
bilen diaspora futbolcular, tecrübelerini yerli yerince kullanıp başarıya imza
atmışlardır.
Futbolcuların
başarısı kadar, çok değişik ülkede yetişmiş yetenekleri bir çatıda toplayıp milli
hedefte koşturabilmekte takdire şayandır.
Bu konuda daha fazla yazılabilir ama asıl değinmek istediğim mesele yurt
dışında yaşayan milyonlarca vatandaşın, gurbetçinin veya diasporanın mevcut
gücünü keşfedip bunu kullanmanın önemine dikkat çekmek istedim. Fas, yurt
dışında yaşayan 5 milyon vatandaşındaki futbol kabiliyetini keşfetmiş ve bunu
başarıyla kullanıp bir ilke imza atabilmiştir.
Dikkatinizi
istirham ederim; diasporanın yani
gurbetçinin gücünü kullanmasını bilen ülkelerin başında İsrail gelir. Dünyanın
en icra köşesindeki bir museviden bile istifade etmesini çok iyi bilir. Sonuç ortada…
Diasporanın gücünden çok iyi yararlanan ülkenin biride Ermenistan’dır.
Darısı bizim
başımıza diyelim mi ?
Abdullah
konuksever