Düşlerin kırık tekerinde iflah olmaz
mevsimler var ve evet, kâinatın mevsimi iken aşk ben şiirlere meftun aşk ile
aşka sırdaş İlahi Aşkımın rüzgârında yazıyor yaşıyorum.
Devingen mahiyette insanların asılı
kaldıkları ruh külliyesi ve işte başlıyorum soldan sağa saymaya.
Sayacıyım duyguların ve etki- tepki güzergâhında
verebileceğim en zor savaşı veriyorum.
İnsanlar içtimada, yalnızlıksa allı
pullu bir hediye olarak sunulmuş başucuma önceme baktığımda düşünüyorum da
hani: şimdinin fukarası mıyım yoksa mazide de mi bu denli yalnızdım…
Muhatap olmadığım devasa bir evren
oysaki ben sevginin ve insanların müptelası olmuşken reva mıdır bunca
yalnızlıkla sınandığım…
Meddücezri evrenin ve ruhumun
külliyesi ve işte tozlanmış apoletim ve asker adımlarında yalnızlığın
dikizliyorum içimdeki enginliği.
Dünya ne kadar engin addedilirse
edilsin insanların sığ varlıklarında konuşlanmayı artık göze alamıyorum ve sığ
benliklerinden öylesine uzağım ki ve ben bunu sağ kalmak adına başarmak
zorundayım.
Zorba gölgeler iş başında neye denk
düştükleri ise asla anlaşılmaz ve söylemlerinde saklı yalanlar ve onlar renk
vermese de onlar tarafından zikredilen yalanlar boylarını aşmakta.
Bir tebessüm ekip de hüzün biçmek
nedir, yok benden iyi bileni.
Ya da selamın karşılığı kırık bir
yürekse.
Yuhalandığım kadar da ıskaladığım
mutluluk ve çalan siren sesleri yeter ki evin önüne yanaşmasın o ambulans.
Ve evet, sevdiklerimle sınanırken
yalnızlığın ne olduğunu şu son dört ayda öyle iyi anladım ki:
Benden kilometrelerce uzakta bir
hastanede yaşam savaşı verirken annem, onun sesine nasıl da muhtaç idi ve nasıl
da mahrum edildim.
Sinemdeki yaralar.
Simamdaki yaşlar.
Sindiğimi düşünenlerse büyük
yanılgıda çünkü ben ne sindim ne de durduk yere sindirdim bana yöneltilen
suçlamaları ve hakaretleri.
Paye verdiğim nerede ise cihan
ahalisi ve de desturum iken Allah rızası için sevmek, egosuna ve iblise
kapılmış sözde insanlardan aldığım darbeler ben de öylesine bir iz ve yara
bıraktı ki ve ben ne kadar gözümden sakınsam da sevdiklerimi onların gözünde
pul kadar değerim olmadığını bana ne de güzel öğretti hayat.
Bir şiirse diktiğim boynuma.
Bir bıçaksa sırtıma saplanan.
Tevekkül yüklü olmanın mucizevi
farkındalığı ile atlattım da o zor günleri ve bir o kadar uzun meşakkatli bir
yol var beni bekleyen: beni ve annemi.
D/ağlanmış olsa yürek ne ki?
Yüreği beş para etmeyenlerin yaşadıkları
sözde aşk dolu hayatlarına bakıyorum da ve aşkı değil parayı pelesenk
etmişlerken ruhlarına aklım almıyor sözlerindeki yalanı ve ithamı.
Sözcüklerim buz kesti yine son dört
aydır.
Sözcük değil iken yağan rahmet ben
ahmakıslatanla düştüm yola kışın başında ve kış şaşkın bir tecelli ile kendini
bahar sanırken bir bakıyorum da yaralarıma sanırım onlar da kendilerini
dünyanın merkezi ve hükümdarı sanmaktalar elbet yaralarımı dağlayanlara sözüm
asla da yalan ve mübalağa yok iken satırlarımda.
Randıman almam gereken bir yaş dönemi
yaşarken…
Yas dolu bir hayatla peşkeş çekiyorum
yüreğimi hüzne ya da tam tersi.
Boykot ettiğim bir cihan dolusu insan
ve nemalandığım acılar sıdkım sıyrılmış olsa da yaşamaktan aslında ben annem
için yaşıyor ve dayanıyorum.
İstediğim ne varsa sadece Tanrıdan
istedim.
Tanrısal bir içgüdü iken sevmek ben doğaüstü
bir coşku ve tutkuyla sevdim insanları ve hayatı ve öylesine bir noktaya
sürüklendim ki kendimi sevmekten alıkoydular beni ve ben hali hazırda kendimle
olan savaşımı da sürdürürken yükümü bir nebze de olsa hafifletmek adına
yazıyorum.
İsli bir yolda.
Sisli bir şehirde.
İstifa etmeyi düşündüğüm bir yaşamda.
İnkâr edilmeyecek kadar da yaralı ve
yamalı bir yüreğin sözüyle baş koyduğum bu yolda değil duraksamak bilakis hızlıca
koşmalıyım.
Hayatın izbelerinde dahi yaşam bulan
bir çiçek hatta bir ceset.
Sevgiyle umutla ölüleri mezarından
kaldıracak bir cesaret.
Addedilen bir esaret olsa bile ben
kırık kuş kafesimde uçabilmeyi de başarmışken ve kanayan kanatlarımdan kendime
kurduğum bir dünyanın hayaliyle en azından ruhumla gezindiğim ve tavaf ettiğim
bir evren.
Evet, benim bir farkım var ama eksi
mi artı hanede mi saklıyorum bu farklılığımı henüz çözebilmiş değilim gelin
görün ki şahsıma münhasır bir iklim olmanın hadisesi ile kalp gözüme de sadık
iken karanlıkta dahi el yordamı yolumu bulabilmekteyim.
Zorla da kimse kimseyi elbet sevemez.
Lakin gaipten gelen bir rüzgârla
uçuşan yüreğime konuşlu duygulara şöyle bir b/akıyorum da ve işte her gün
kaldığım yerden yeniden adımlıyorum hayatı asla da önümü arkamı kolaçan etmeden
ve de bilincinde ve farkındalığında iken beni koruyan İlahi Varlığın bana
verdiği güç ve azim ve sabırla tüm eksiklerimi de bir bir tamamlamak adına
gönül rızası ile baş koyduğum bu yoldan da geri dönmemek adına üstelik…