Hüznün devasa sarkıtı mevsim kadar da yaralı mı sahi insan?

Meali olmayan acılardan fal tutmadı sadece farkına vardı isyan yüklü nizam ve göğün çentik attığı her hare aslında bir martavaldı okunan kimine göre eziyet kimine göre meziyet.

 

 

 

Kulvarında öncü acılar.

Şerit değiştiren rüzgâr

O minval ki ıssız ve sessiz

Onca beden kifayetsiz

Göçük altında kalan nazenin bedenler

Kalıbından taşan ruhlar

Aşkın ve devasa acıların enkazı

Sarsıldığı kadar yeryüzü

Sarmalında bilinmezin

Ucu bucağı yoktu işte acıların.

 

Evhamla kaybolan bir hayal

Esef yüklü kaderin ilacı iman gücünde saklı hemhal

Olduğu kadar Rabbi ile

Yatak döşek yatan sırların mizacı

Elemden yana enkazın altında

Bir gizin savruk niyazı

İşkillenen doğa

Hüznü bitimsiz bir rüya âlemi

Göğün çalan tamburu

Yerin tükenmeyen ney’ in sesi çıkmışken arşı alaya

 

Resmigeçit yapan bir hüzün konseyi

Tarifi imkânsız acıların durağında

Saklı tuttuğu kadar metaneti

Acının son durağı yüreği açan bir asaleti

Asi ruhuyla günü karşılayan ihaneti yaşam coşkusuna

Eşlik eden bir kıvılcım

Ansızın ve yeniden sökün eden

Adeta bir hırsızın ayak izini takip eden polis gibi

Farkındalığı yüklendiği kadar insanın ıssızlığa hâkimiyeti

 

Çapulcu gölgeler firarda

İnsan ve evren isyanda

Kader iş başında

Kenetlenmiş tüm insanlık

Şerh düşülesi bir günden güne eriyen insanın buzdan kütlesi

Namı diğer hüzün katsayısında saklı iken

Yarınların reçetesi için

Yazılmış bir ilaç adeta

İç içe geçen mevsimler adeta bir kurmaca

 

Paye verdiği kadar insan doğaya

Elbet son sözü söyleyen kader ve Tanrı

İzi silinen mutluluğun ve sönen

Hayatların alametifarikası

Dur durak demeden yaşamak bu değildi hem

Durakta saklı onca yolcuyu içine alan cehennem arabası

Kim bilir cennetin hangi köşesinde kabul görecekti insan?

 

Ve hangi ara huzura kavuşup göçecekti ıssızlığın

Çağrısında çözülecek miydi bu bilinmez şifre

Ve kıymet bilmez yasa?

Hâkimiyeti günün

Sinen yüzler sinen evren

Meali ölüm

Mevsimi yitim

Göğü derinden titreten

O yer sarsıntısı eşlik eden

Her zerresiyle acı ve ölüm kokan

Bir rivayet değil bilakis çözülen bir bilmece

Mekânın cennet olsun yurdumun insanı

Başın sağ olsun Türkiye’m…


( Başın Sağ Olsun Türkiyem başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 6.02.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu