Irgat idi yolculuğu aşkın ve aşkın
hükümranının solunda saklı ezkaza yalnızlığı ve mimlenmiş acıları…
Mihrabı sökük bir ıssızlıktır bu
ıskaladığım mı sahi
Yaşamda saklı sırların yırtık
duvağında saklı
Bir duadan da ötedir ruhumun
savsaklandığı
İzafi bir tuş isem kime ne
Fildişi piyanomun kırık ruhunda
akordu bozuk olsa
Ne ki ne, meylettiğim
Bunca mealin iz düşümü iken
şiirlerim.
Hüznümü tek geçerim ısrarla ve aşkla:
Şüheda değildir hem dünüm
Günümden akan bir damladan fazladır
Ruhumla sevdalandığım nasıl ki
Şah damarımdan yakınadır tecellim,
tesellim
Bilsinler ki:
Lanetli bir fanus değildir içine
tıkıldığım
Bilakis tek kozumdur sevdalandığım
kozam
Sahiplendiğim sevdam…
Mezarımsa dünden hazır
Arşı alaya çıkan mezar taşıma
Yaslı başım
Yaşım değil geçkin
Yaslı değil mazim
Yasa erbabı bir köleyim ben
En çok da:
Aşk iken yazılan en masum kanun
Kanun çaldığım değil asla
Varsa yoksa o kırık fildişi tuşu duvar
piyanomun.
Gölge edenlerin nazarında
Belki de bir daldan diğerine seken
Yaralı bir kuşum
Ve huşu içerisinde yazdığımla hemhal
duygularım
Aşkın erbabı bir şahinden öte
İlahi Aşkın coşkusunda saklı yetim
mizacımla
Örtündüğümdür şiirlerim
Savruk düzene eşlik eder kaygılarım
S/avunduğumsa aşktır aşk
Kalesi yıkılmayan bir vezirim
Kale duvarlarımda saklı anılarım
Kalem’ im yüreğimden akan her
damlanın
Münzevi yalnızlığında bilinmezin
Gök gözlü annemin dualarında saklı
bir beşerim
Hala çocuk hala sevgili hala nazlı
Niyazımla eşlik ettiğim kalemin
nazarında
Ansızın sönen yanan lambanın ışığında
saklı ruhum
Akasyalardan dem vuran
Daim kılacak olansa Yaratan
Hazıra konduğum değil
Hazır ol da geçen ömrün hikâyesi
Elbet evrenin hediyesi
Bir rozet gibi yakamda taşıdığım
Sevdam
Sevgim.
Vatanıma duyduğum aşkın
Neferi asi bir rüzgârım
Türk olmanın güncesinde saklı
Asalet ise genlerimizde payidar
kalmaya yeminli…