Aslında her iki kedinin de adı Oscar’dı. Ancak birincisinin ‘’ Batmayan Sam’’ diye bir lakabı da vardı. İkincisi ise sadece Oscar’dı.
Peki bu kediler niçin ölüm meleği idiler? İnsan ya da başka bir canlıyı mı öldürüyorlardı? Hayır herhangi bir canlıyı öldürmüyorlardı. Belki arada bir iki fare avladıkları olmuştur ama dünya çapındaki şöhretlerini fare avlamaktaki maharetleri sayesinde elde etmemişlerdi. Onların şöhreti yaşadıkları yerde ölümün kol geziyor olmasına rağmen kendilerine hiç bir şey olmamasından kaynaklanıyordu.
İsterseniz gelin birinci Oscar’ın hikayesi ile başlayalım.
Oscar adlı kedinin aslında bir adı filan yoktu. 1939’da inşa edilip denize indirilen Alman savaş gemisi Bismarc’da fare avlama görevi bu kediye verilmişti.
Evet... Bismarc adlı gemi bir savaş gemisiydi ve 18 Mayıs 1941’de iki İngiliz savaş gemisi olan HMS Cossack ve HMS Ark Royal ile savaşa tutuştu. Bu savaşta Bismarc ağır hasar gördü ve oldukça kalabalık mürettebatından sadece 118’i hayatta kalabildi. Hayatta kalanlardan biri de kendisini bir tahta parçasının üzerine atan kediydi.
Kediyi İngiliz Savaş Gemisi HMS Cossack kurtarmış ve adını bilmedikleri bu sevimli yaratığa Oscar adını vermişlerdi. Yani Oscar artık karşı tarafın kedisi olmuştu.
Aradan bir süre geçti.24 Ekim 1941’de Cebeli Tarık’tan İngiltere’ye gitmekte olan bir konvoya eşlik eden HMS Cossack bir Alman denizaltısı olan U – 563 Tarafından torpillendi ve bu olayda 139 İngiliz denizcisi Akdeniz’in serin sularına gömüldü. Sağ kalan mürettebat HMS Legion adlı bir gemi tarafından kurtarıldı. Bir tahta parçası üzerinde miyavlayarak ‘’ Beni de kurtarın ‘’ Diyen Oscar da kurtulanlar arasındaydı. İkinci kez bindiği gemi battığı halde hayatta kalması sebebiyle Oscar'a ‘’ Batmayan Sam.’’ Lakabı takıldı. ( Bu arada HMS Cossack’ın aldığı yara sonucunda 27 Ekim 1941 de sulara gömüldüğünü de ilave edelim.
Oscar için artık yeni bir hayat başlıyordu. Nerede peki? Oscar’ın ilk bindiği gemi olan Bismarc’ı torpilleyen gemilerden biri de HMS Royal’di ya işte o gemide...
14 Kasım 1941’de HMS Ark Royal de bir Alman denizaltısı olan U-82 Tarafından torpillendi ve akıntı sebebiyle kıyıya ulaşamadan aldığı yaralar sonucunda yavaş yavaş battı. Tabii ki mürettebatın çoğu ölmüştü. Ancak Oscar ya da lakabıyla söyleyecek olursak Batmayan Sam yine bir tahta parçasının üzerinde sapasağlam vaziyette miyavlamaktaydı. Yani Batmayan Sam yine batmamıştı.
İşte bu olaydan sonra Oscar ( Batmayan Sam Cebelitarık Genel Valilik binasına alındı ve ömrünün kalan kısmını burada geçirip 14 Yaşındayken son miyavlamasını karada yapıp hayata gözlerini yumdu.
İngilizler onun aziz hatırasını (!) yaşatabilmek ve gelecek nesillerin kedilerine örnek olması açısından Greenwich’deki Ulusal Denizcilik Müzesine yağlıboya bir tablosunu yerleştirdiler.
İkinci Oscar’a gelince...
O ABD’nin Providence şehrinde ileri derecede Alzheimer hastalarının yaşadığı bir bakımevinin kedisiydi.
Bu Oscar’ın özelliği ise bir iki saat içinde ölecek olan hastaları önceden bildirmesiydi.
‘’ Nasıl yani? Bir kedi ‘’ Bu hasta bir iki saat içinde ölecek.’’ Diyerek hastaların öleceğini önceden haber mi veriyordu? ‘’ Dediğinizi duyar gibiyim.
Tabii ki hayır. Bir insan gibi insanlarla konuşup ‘’ Bu hastanın gözleri iyice toprağa bakar oldu. Çam fıstıklı helvasını hazırlayın.’’ Demiyordu elbette.
Efendim bu Oscar her sabah ve akşam bakımevinin hemşire ve hasta bakıcıları ile birlikte viziteye çıkıyordu. Vizite esnasında ‘’ Yolcudur Abbas bağlasan durmaz.’’ Vaziyetindeki hastaların yataklarına atlıyor bir süre yatakta oturuyordu. Eğer kısa bir oturuştan sonra kalkıp yere atlarsa hastabakıcılar ve hemşireler anlıyordu ki o hasta o gün ölmeyecek. Eğer yataktan kalkmıyor uzun süre yatakta oturuyorsa ya da yataktan alınsa bile odadan dışarı çıkmamakta direniyor veya oda kapısı önünde miyavlayıp duruyorsa artık duruma alışmış olan hasta yakınları bile başlıyorlardı ağıtlar yakıp zılgıtlar döşenmeye... ( Pardon... Gaza geldim biraz. ABD’de ağıt ve zılgıt geleneği var mıdır biliyorum tabii ki.)
Bir gün şöyle bir olay oldu:
Oscar bir gün hemşirelerle hasta odalarını gezdiği sırada bir anda 310 numaralı odanın kapısına gelince durup oturdu, hiç hareket etmeden bekledi.' Uzun süredir hasta olan bir kadının kaldığı bu odanın önünde 25 dakika boyunca bekleyen Oscar, kapı açıldığında içeri girdi.
O hastanın tüm vücuduna yayılmış olan meme kanseri vardı ve son üç gündür hiç konuşmuyor, ne yiyor ne de içiyordu. Hemşireler ''Akşamdan beri sık sık ve hırıltılı soluk alır olmuştu. Bir kaç saat ömrü kaldığını düşünen kızı ise yatağının başından ayrılmıyordu'' diyordu. Oscar bir hamlede yatağa sıçrayınca hastanın etrafında dolandığını gören hemşireler tedirgin olsalar da korktukları gibi olmamıştı. Durup bir iki dakika yaşlı kadının zayıf yüzüne bakıp havayı koklayan Oscar, yere inmişti.
Daha sonra 313 numaralı odanın önünde duran Oscar, aralık kapının arasından içeri girdi. Bu kez yine hastanın yatağına çıkıp yüzüne baktıktan sonra havayı koklayan Oscar, yere inmedi. Ardından hastanın yanına kıvrılıp yattı. Hemşireler bir tedirginlik hissettiler. Hemen hasta yakınlarına haber verdiler. Çünkü önceki vakalardan artık ezber etmişlerdi. Oscar birisinin yanına yatıyorsa o kişinin birkaç saat ya da en geç 24 saat için de ölümü gerçekleşiyordu.
Hasta yakınları odaya toplanmış ve herkes yas içerisindeyken, kedi halen orada yatıyordu. Hastanın torunu, kedinin niçin yatağın üzerinde olduğunu sorduğu zaman annesi: “Çünkü kedi, anneannenin cennete gitmesine yardımcı oluyor.” demişti. Hasta 30 dakika sonra son nefesini vermişti. Ardından Oscar, sakince yattığı yerden kalkıp odadan çıkmıştı.
Oscar o bakımevinde kaldığı süre içerisinde 50 hastanın öleceğini tahmin etmişti. Kendi ölümünü de tahmin edebilmiş miydi? İşte orasını bilmiyoruz.
(
İki Ölüm Meleği Efsane Kedi: Batmayan Sam Ve Oscar başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
13.06.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.