Sessizliğin nidalarıdır içimde
sakladığım güneşin ve gün yüzü görmenin de muradı da kelamın yittiği selamın
geri dönmediği bir yaz akşamı.
Haznemde yangın
Muhtırayı veren yüce Rabbim
Közümde özüm
Özüm iken sözüm
Ah, annem ah…
Sensin benim iki gözüm.
Tek gözde dahi saklarız biz sevgiyi
Göz süzenlerden değil Rabbimize dönük
iken yüzümüzü
Güldürendir Huda
Aşkın kastı ise sevgiden üremek
Sevgiyle eşelediğim toprağın altına
girmek içinse çok erken
Sağanağın rahmetinde
Sevginin hikmetinde
İlahi Adaletin gücünde
Ve işte eksilen gücüme güç katan
Tesellisi elbet saklı ettiğim dua ve
dileklerde
Rengi yok mudur sahi insanların?
Hiç mi ar yoktur sözcüklerinden
Süzülen yaşlarıma nice insan eziyet
eden
Lakin meziyet bildim ben her insanı
sevdiğim kadar
Ulaştığımdır Rabbimin Dergâhı
İzafidir yaşam
Aslında öyle imiş
Sır dolu küplerinden bana ne hem?
Benlik değilmiş hüzün
Beylik hiç değilmiş ömrün
Dolmayan vadesi
Dinmeyen vardiyası
Eklem yerlerinde sözcüklerin
Şiirler yığdığım
Kapının dibi
Hele ki yüzüme kapanan kapılar yok
mu?
Yâd ellerde misafir eylediğim hüzün
kipini
Saklı tutmaksa insanlığımı
Derinlerde yüzdüğüm kadar
Dibi görsem de el vermez mi hiç
Tanrı?
Ah, akasya bahçem
Ah, nazenin yüreğim ve evrene
sunduğum dilekçem
Diklendiğim zalime
Direttiğim kadar doğruyu
Devri âlemmiş meğer duygular
Var olmak adına ve kutsanırken
insanın ruhu
Meali mi günün?
Ah, be insanlık gülüp de geçerim
Mizacı mı yiten zamanın?
Bilendir Rahman asla da çatık
değildir kaşım
İki gözüm iki elim
Sağımda Besmele solumda sevgi kipim
Bir izdiham ki
Önüme yığılan hayatın tefrikası
Bir hezeyan ki iblisin turşu satan
siması
Ve bakışlarında görürüm ben kimin ne olduğunu
bilmem gerçi
Geçkin bir hüzün olması ettiğim
temenni
Geciktiğim kadar kendime
Elim de armut toplamıyor hani
Dünya denen rüyada
Cihan denen yalancı semada
Hani, saklı tuttukları insanların
içinden
Geçen her duygunun dile geldiği
Korkarım Allah katında kabul görmemek
adına
Kabullendiğim nice zulüm nice iftira
İfrata kaçan iblisin de düştüğü kadar
payına
Payidar olmalı illa ki iç sesim
Sen azizim sen de berhudar ol yeter
çektiklerim
Yatıya kalan bir gecenin
Sönse de feri
İlahi Aşkın Ateşinde saklı metanetin
izi
Gizim bilinen O’nun nezdinde
Sayıp sövenlere itibar etmediğim
kadar katık ettiğim
Ümidin gizinde saklı fermanım
Saklıdır ses bulmayan feryadım
Elbet vuku bulacak illa ki
İlahi Adaletin hiç söner mi o ateşi?
Bir itibarsa sevgi
Bir izdihama neden olsa da kimi zaman
içimde yaktığım
Barış çubuğunda saklı
Yüreğimi boca ettiğim kelam
Aşkın emaresi
Hüznün çetelesi
Rabbime dönük yüzüm
Annemin sesine hasret ah, be iki
gözüm
Arzı endam edecektir elbet kaderin
Nakşı ve zulmün ve de zalimin
Na’şında tutuklu bir zümre
Dağlansa da yüreğim
Dağlar deviririm ben annem uğruna
cebelleştiğim
Bir dünya ki
Efkârın yitik nazı
Endamlı bir umutla
Koştuğum mevsimin kırık dalı
Tutunduğum illa ki Rabbin izniyle
Ne rengim kaçık
Ne mealim yitik
Sevgiyle ağırladığım her gün her şiir
her sözcük
Batılı ömrün
Kayıplarda olsa ne ki günüm?
Günsüz de geçmez zaman
Geceyi bağrına basan
Karanlığa teslim olsam bile
Işığımdır beni aydınlatan
Yağan nura bedelim
Yağdıran Rabbime şükrüm ve hamt
ettiğim
Gecem gündüzüm
Ne çıkar ki
Sessizlikle ve acıyla olan sınavımda
Dokunduğum sonsuzluktur
Daha çok sevebilmenin rahmeti
Didindiğimse selametle yaşamak yaşatmak
adına