Bir kadavra adeta yaşlı zaman
Tahakküm altında geçen yılların
ardından
Nakşeden özlem yüklü hüzünler
Sonsuzluğa mahal verense hep kader
Öznesi yitik bir gün
Özlemi devasa o bitimsiz tercüme
Cereyan eden umut
Cehennem ateşinde yanacakken münafık
Kirli hevesler
Nefsine tapınan var mıdır sahi bir
babayiğit?
Var mıdır yalnızlığın kuramına sadık
bir teselli
Miski amber kokan sessizliğe
Verip veriştirdiğim ne isyan ne de
saklı bir ümit
Bodoslama eser rüzgâr
Aşkın şavkında kırağı çalar
Yandan çarklı vapurlar
Telaşla geçer enginleri
Geçkin şiirlerin geçimsiz imgeleri
Boyut atladığım bir hanedir
Yazmaya durduğum her şiir
Paye verdiğim kadar
Tükenir ömür
Tünediğim hasretin yüz ölçümü
Büyüktür yaşadığım küreden
Yeşeren bir gün ki
Yaşlı semanın yaslı mehtabı
Yana yakıla sökün eden muhatabı
Varsa yoksa Azrail
Deşmeden yüreği
Söyle mümkün mü tasviri?
Bir yenilgi belki bir yanılgı
Algı eşiğinde sararan yüzü sevdanın
Menşei özlem
Mısralarda saklı gizem,
Tebessüm ehli bir yakarış
Top yekûn firar eden nice bedevi
Müsveddesi ömrün sanma ki
Sadece bir şiirde saklı
Sanma ki:
Sadece sensin semada saklı tek yolcu
Yiğit yüreklerin efkârını
Bandığım kadar kaleme
Nükseden sızı
Nakşeden her duygu
İlahi bir esinti
Yalnızlığın mihrabı
Ne çıkar dünde saklı isem?
Ne çıkar varsın olsun güme gitsem
Gürül gürül şakıyan bülbülün
Aşka ve güle hicreti
Bir yıkımdan doğan cennet misali
Firari nice kıvılcım ifa eder
metanetini
Özü sözü bir ise şairin
Delişmen rüzgârdan aldığı kadar
gücünü
Güç bela sürer de atını
Her mahmuzladığında şiiri
Mahlası yorgun bir cüsse
Meali yırtık bir cübbe
Kefil olduğu içinde saklı umudu
Veryansın eden zalime sunumu
Elbet gıyabında düşen sessizlik
payına
Mağdur yüreğin ihbarı
Gözünü sakındığı aşkı
İfa etmenin cesareti
Bir şiir daha da dikti mi göğsüne
Bir renkten çıkıp da yola
Boca ettiği sonsuzluğu
Beyan ettiği yalnızlığı
Nasıl ki sevgidir dile gelen
İnsanlığın hası ve hazzı
Bir istekten çok ama çok öte…