Üstünkörü bir renk olmayı diledim ve
olmazın oluru hayaller kurdum safkan yalnızlığımda safiyet yüklü ruhumla
sökemediğim mıhlandığım zincirleri çivileri.
Paspaldı hayat.
Pandispanya kıvamında hüzün.
Bense dirlik ve dinginlik uğruna
vazgeçişlerimle ünlendiğim ve ünlediğim yalnızlığım.
Önce bir noktaya büründüm sonrası
virgül ve daha sonrası Allah kerim…
Okuduğum kadar mutlu bahtiyar bir
yalnızlığı giyindim bir ömür daha doğrusu yaşım kırka erdiğinde nutku tutuldu
okuduğum kitapların ve anlamaz gözlerle fırlattım her birini hava sahanlığına.
Bir düş idim öncesinde ve sayısız
gülücük fink atarken aheste aheste.
Sahiden de mutluymuşum öncemde:
Sadece okuduğum sadece okunmayı
bilmeden okuduklarıma riayet ve sirayet eden afaki duygularım bense…
Bilip bilmeden yaşayan bir ölüyü
saklamışım içimde.
Şen sesim.
Evim.
Neşem.
Ucuz ama paha biçilmez servetim ve
tek güncem iken umut limanına henüz demir atmadığım.
Annemin kirpiklerine yağan yağmur
olmayı henüz anlamadığım:
Aslında anne olmanın lüksünü
yaşamadığım önceki hayatım:
Sevgim engin ve pervasızca âşık
olabildiğim bir o kadar aşka hükmettiğim.
Ve siz, bayım…
Henüz tanışıklığım yok iken sizinle…
Ve siz, değerli muallim ben her ne
kadar bir muallime olsam da içinizdeki gizi fark edemediğim kadar farkındalık
sunmamışken bana Tanrı.
Ve edimlerim.
Çabam.
Çelimsiz bedenim.
Cılız bacaklarım.
Piyanomun fil tuşlarında gezinirken
ince parmaklarım.
Dolma sarmadığım.
Parmaklarımın dolma büyüklüğünde
olmadığı.
Hayallerimin sırdaş ikliminde…
Nazenin hanemde.
Narin yüreğim ise buz tutmamışken
henüz.
Ve ben sadece otuzlu yaşlarımın
başında inzivaya çekilip dünyanın kütüphanesini bir okuyucu olarak ağırladığım
iç sesimin duyulmayan tizi ve tınısı ve tanısı olmayan hastalıkların rüştünü
ispatladığım.
Kaynakçamsa sevmediğim mesleğimin
üstüne inşa ettiğim yeni mesleklerim olduğu kadar eğitimini aldığım birkaç
branşı dünya bildiğim; amfilerde sektiğim; hızlıca inip çıktığım merdivenler
tozu dumana kattığım üniversite yıllığımda bir resmim bile yok iken yokluğun ne
olduğunu bana henüz sunmamışken Tanrı.
Cebimdeki param.
Sorumluluklarımın sınırlı olduğu ve
de:
Annemi bol bol üzdüğüm.
Bol bol yediğim sevdiğim yemekler.
Bol bol aç kaldığım bollaşsın siye
kıyafetlerim sporun da tozunu attığım.
Hegemonyası sözcüklerin ve her biri
nasıl da diri:
Yabancı dilimin imkânlarının
sınırlarını ihlal etmediğim henüz ve yaptığım çevirilerle hayatımı idame
ettirdiğim sanattan bihaber ve edebiyatı okuduklarımla sınırlı tuttuğum ve
yazma lüksüme uzak şiirlere uzak bir minvalde ilk şiir kitabım iken Orhan Veli
bir de paraya sıkışıp utanmadan şiir kitabımı ve nicesini sahafa tereddütsüz
sattığım.
Bir kıyım imiş meğer sözcüklerim
henüz kıyametin alameti olmadığı.
Sıra dışı kimliğime eşlik etmezken
edebiyat ve matematiğin öncü gücünde sayılarla restleştiğim finansal tablolarla
eşleştiğim.
Kolluk kuvvetim yok iken henüz.
Kollamazken arkamı.
Kodlamazken iç sesimi.
Avurdu çökmüş gecelerde bol bol film
izlediğim asla ayracı olmadığım bir yolculuğun çok uzağında.
Tebeşir tozu yutmanın verdiği şevk
ile aşkın da kazanımı iken öğretmenlik mesleğinde tutunmaktan ziyade
öğrencilerimle kurduğum muazzam iletişimin her şeyden öte olduğu gerçeği ile
paranın pul olduğu henüz dara düşmediğim.
Kaynakçam mademki sevgi ve işte
şiarım Edebiyat.
Bir gecenin hükmü verilmişken kalemin
elime geçtiği aslında ruhumun kaleme geçtiği ve bir ömür beni kaile almayan kim
varsa sıra sıra dizelerimle ve hikâyelerimle yaptığım yeni başlangıç:
Kırklı yaşların keyfini yazarak
sürdüğüm.
Bir o kadar hayatın engebelerini
yazarak aştığım.
Yalnızlığın tokadını yemiş olsam da
rütbem artık tekil kimliğimde saklı iken ve yalnızlığın duvarlarını kale
bildiğim kalem denen mefhumla seviştiğim ilk gecenin ertesi tüm benliğimi yine
kalemim ele geçirmişken…
O halde selam olsun üstada tam da
dediğinin üzerine atmışken ruhumun temelini tedirginliğimden sıyrılıp tevazu
yüklü gönlümün bahçesinde de cirit attığım kadar yalnızlık beni terk etmemek
adına yapışmışken yakama…
‘’Zaman değil bir sonsuz hüzün…
Yazarken ve yaşarken…
… bir çınlama, bir an, beşinci
mevsim, on üçüncü ay, sekizinci gün…’’