Bu Ne Kıyamettir Ki Ömrüme Düşen

***

ah hangi hüzünlü dize
hangi gam yüklü cümle anlatabilir 
gazze şehrinin ahvalini 
bu şehir bu kadar acıyı nasıl çeker 
nasıl dayanır insanlıktan nasibi olmayanların acımasızlıklarına
art arda sayıp döksem içimdekileri 
yine de kafi gelmez 
şahit olduğumuz zulmü tasvire
nereden başlasam bilmiyorum 
burada yaşayanların maruz kaldıklarını anlatmaya

bir caninin elindeki makineli silahla üzerlerine 
mermilerden daha ağır kinini boşaltmasını 
bu topraklarda şehit edilen binlerce masumun arasına yazılan 
bebek şehitleri 
hangi kelimeyle 
nasıl yazabilirim

hangi yürek dayanır bu kadar haksızlığa 
yaşadığımız şaşkınlık ve acı tarif edilemez
hangi vicdan sahibi kimse kabul edebilir bu kadar zulmü 
toprakları işgal edilmiş
evleri yakılmış yıkılmış
evlatları oğulları eşleri çocukları katledilmiş
baskı ve zorbalıklarla sindirilmeye çalışılan bir halka 
daha ne yapılabilir ki
tüm dünyanın kör sağır dilsiz kaldığı bu dram 
insanlığın utanç sayfaları arasında yer alacak elbet

devrilen her taş bizim 
yıkılan her ev bizim
bizden yıkılıyor hepsi 
acizlik ve mahcubiyet duyguları içindeyim
seni unutursam ey gazze 
seni unutursam 
eğer seni anmazsam 
eğer gazze seni en yüksek sevincimin üzerinde tutmazsam 
dilim damağım yapışsın

ey merhamet duygusu
hüzünlü bir grup vaktinin dökülen ışıkları gibi
peygamber kokusuyla çıkıp gelsen
bildiğin ne varsa anlatsan
yıkasan temizlesen yanında tutsan bizi 
bir kavim helak edilirken 
ölülerin üzerinde ad olarak kalacak vicdansızlık
sabah güneşinin ışıklarına mı kalsaydı 
gök gözlü çocuklar 
saf kanatlarıyla umut yüklü bulutlara yükselirken 
başka bir gün doğumuna mı bıraksaydık seni bekleyişlerimizi
adını ne koysaydık
gazzeye düşen kanlı mahzunluklarımızın

bu ne kıyamettir ki ömrüme düşen
bir kaç geceydi geldi geçti diyemiyorum
derdimi diyorum yani 
acı nefesimin şiddetli yalnızlığını
ateş gibi bir yalnızlık diyorum
bir acı ki ay kadar parlak
asma köprülerin orta yerinde sallantılı ruhlar gibi 
bekliyoruz sıcak sesini ey merhamet 

ben ruhuma kırılmış müjdeler fısıldayan 
cansız uğultulardan çok vurgun yedim
her bir mevsimin her gününün her sabahında 
her akşamında görüyor olmaktan bıktım israil zülmünü 
ey merhamet seni bekliyoruz
bu umudu besliyoruz durmadan bir çelimsiz fidan gibi 

yakın tarihinin en zorlu günlerini yaşıyor gazze
enkaz yığınlarıyla dolu şehir
ümmetin kanayan yarası
gazze demek yokluk demek
gökten yağmur gibi yağan füzeler demek
mamasız bebeler evsiz aileler ilaçsız hastalar
susuz ve elektriksiz hayatlar
yıkılmış okullar yerle bir edilmiş camiler
uzayıp giden bir yokluklar mekanı demek

müslüman olduğunu söyleyen alemi seyredin
onların  mezarlıktan farkı yok
gazzeye karşı hareketsiz duygusuz ve duyarsız
adeta bir mezarlık gibi sessizler
ah tüm dünyanın gözü önünde 
canına malına toprağına kastedilen gazze
gelip göremeyecekleri bir diyarın hasretiyle yanmanın
bir kez uğruna 
canlarını seve seve verecek sevdalılar arıyoruz 
ümmet-i muhammedin sinesindeki yerini soruyoruz  gazzenin
işgalin büyüğü gazzede mi 
yoksa yüreklerimizde mi 

bize emanet gazze
müminlerin felah ve saadete ermelerinin bir şartı da 
emanetlerine ve ahitlerine sadık kalmaları değil midir
kutsi emaneti oradaki kardeşlerimizin uhdesine tevdi etmiş
ahde vefa sorumluluğunu
ne vakittir yalnızca onların zannetmişiz 
mahzun bir yetimdir gazze 
yetime kol kanat germek 
hamisi olmak 
Allah Teala’nın emridir 
mazlum kardeşini kendi kaderine terk etmenin hesabı
Allah’a nasıl verilecek

kalplerde ne ulvi sevdalar yeşerir
ne yüce davalar can bulur
müslüman olarak üstümüzdeki ölü toprağını atmadan
zihnimizdeki önyargı zincirlerini kırmadan
kalplerimizdeki gaflet bulutlarını dağıtmadan
hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışmadan 
ne biz özgür olabiliriz
ne gazze 

büyük davalar büyük bedeller ödetir 
tıpkı bugün 
gazzeli kardeşlerimizin ödediği bedeller gibi
özgürce yaşamak iman ister
aşk ister
yürek ister
 
her bir taşı
her karış toprağı nice hikayeler anlatır
ne sırlar fısıldar 
ey başı miraca yükselir gibi dik duran
cesur yürekli gazzeli
selam olsun size
müminliğimizi yeniden sorguluyoruz sayenizde
hikayeni  öğreniyoruz
adını dahi bilmediğimiz gazzeli yavrum
selam olsun sana 

tüm şehri saran hüzün bizleri de tesiri altına aldı
hangi filistin beldesinde yaşamadık ki bu duyguları
insanlığın  gözleri önünde çaresizliğe terk edilen 
bir halkın makus kaderini 
itaatin teslimiyetin fedakarlığın
tüm ulvi hasletlerin kendisinde cem edildiği gazze
selam olsun sana 

redfer
( Bu Ne Kıyamettir Ki Ömrüme Düşen başlıklı yazı redfer tarafından 28.10.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu