Sözcüklerin b/ağlanmış basireti ve
düş cesetleri.
Kirli ellerime bulaşan kan misali
Kardığım yeni gün bağdaş kurduğum
kerameti
Yalnızlığın.
Miyop ruhlar sokağı aşkın baş eğdiği
yakın ya da uzak hiç fark etmez ben ki esaretinde hayatın cahil cesareti ile şiirleri
sevdiğim çok mu belli?
Aşkın hünkârı mağdur bir düş gördüm
dün gece
Aşktı seken hece hece
Özlemdi esen güne meyyal geceyi basan
afakanlar
Yazdığım kadar da yüreğim kanar
Kanadığım her yeni gün her yeni hüzün
Depreşen bir ikrarla set çektiğim
ömrün
Yitik nazı yitik niyazı dünün
Sancılı bir oluşum
Hasret babında akan yaşlarım
Akmak ne kelime?
Çağlayan sessizliğin fısıltısı dem
bulur şiirde
Dertlerimi de bilerim inceden inceye
Kâh bir kavis kâh bir yokuş
Metaneti koruduğum kadar
Yazmaya fırsat bulduğum
İki arada bir derede yaşadığım
mutluluğu
Kimse çok gören yalnızlığımı
Kalburüstü bir özlemle meylederim
yeni güne
Dirayetim sınanan
Asalet yüklü tebaam
Mademki bir şiire daha mahal verdi kâinat
Asmadan yüzümü astığım kadar ruhumun
örtüsünü
Kaybolmak ne kelime?
Var olmanın diğer adı yazılası hece
hece
Tekbir getiren bir fısıltı
Çığı gibi büyüyen
Bitap düşmüşlüğüm kadar
Hicvettiğim bir başıma yitirdiğim
gölgem
Melun mahzundur yaşam
Dirlik birlik sancısı ile yanar kelam
Ölümün öteki yüzü
Yaşamakla gitmek arasında bir tercih
yapamadığım
Delice esen yele yol versem de
Ruhumdaki bıçkın rüzgâra kefilim
kelamın yitik dününde saklı benim tinim ve yüreğimin yongasıdır hüzün akla
zarar aşklarla ihya ettiğim yaşama sevincim ne de olsa külüstür bir düşüm ben ırak
olduğum kadar hayattan ihtiva ettiğim duyguların da yüzölçümüdür şiir.
Bir meta olsam keşke ya da mermerden
mezar yastığım.
Dolu yağarken içime dolan öfkeyi
kusup ansızın buharlaştığım sevdamın yanlı seyrinde içimde ukde kalan
mutluluğun nezdinde köpüren denize sevdalıyım nasıl ki tek damladan mütevellit
ölü iklimin görücü geldiği düğün öncesi yağdırdığım rahmet ve sevgi gibi
varlığım elbet tüm mazlumlara ve çocuklara duacı.
O kesif sessizlik içimde büyüyen.
Pür neşe çocukluğumda dönemediğim.
Ruhumun her suresi sevgiyle eşleşen
bir suret ve sözcüklerimin her hecesi bilfiil yaşadığıma delalet.
Sözcükler olmadan yaşayamam ben: hem
dünümde hem günümde.
Öncemde okumakla iştigal ettiğim bir
yangında ilk kurtardığımdı madem kitaplarımın ve işte ömrün ikinci evresi
kalemimle yaza yaza yazgımı kabullendiğim elbet ihya edilesi bir hayali gerçek
kıldığım kadar da aşka namzet iken sözcüklerin albenisi.
Bir ben yok benden içeri çünkü nice
ben var benden dışarı:
Püskürttüğüm.
Paslaştığım.
Paspal ruhuma sayısız mintanı
yakıştırdığım:
Bir günüm şiir bir günüm masal
ömrümse sayısız romana delalet bir hüznün aldığım sertifikası bir de görünmeyen
yüzü ömrümün.
Renklerin ve duyguların mucidi İlahi
Esintide hem karşılık bulduğum hem de kendimi.
Istırapla dolu bekleyişim hayatın
neye hükmettiği değildi önem arz eden nüktesi elbet kaderin ve istifli
sözcüklerim isyankâr kalemim.
Adaklarım.
Ardıç kuşuna öykündüğüm.
Azman çağıltısı sessizliğin kem
gözlerden uzak acıya tutsak kelamın bazen yittiği ömrün bittiği yerdeyim:
Günlerden hazan.
Günlerden özlem.
Öznesi yitik sözcüklerin ötenazi
yaptığım imgelerin sağaltıcı gücü.
Bir nebze de olsa kendimden
kaçamadığım.
Bir nezaket ölçüsü iken sözcükler
güftesini yitirdiğim hayaller batağında atağa geçtiğim.
Kimseler görmedi öncesizliğimde bir
buluta meyletmiştim bir şiir vakti ruhumun semasında saklandığım kadar da sema
idi belki de yüreğimde saklanan ve sevincim ve hüznüm ve kederim ruhumun
penceresinden sarkan…
Bir bulut geçti önümden uğurladığımdı
kendim.
Bir kendim ki kimsesizliğin mealinde
saklı nice dikit nice sarkıt acının ve hüznün bin bir hali.
Yosma idi ruhumu saran yosun hem
tutarsız hem çelimsiz hem azgın ruhumu üfüren hisler dünümde kalmışlığım kadar
kendime kayıtsızlığım ve işte buğrası sözcüklerin ansızın bir bukalemun gibi
evrim geçiren hüzünlü yüreğim ve tek sahibi.
Şairin de dediği gibi:
‘’Kimseler görmesi, bu dünyadan ben
geçtim.’’
Seyyah bir günün şifa olduğu
acılarıma.
Acının alfabesinde sektiğim nice harf
nice duygu ve tecrit edildiğim iklimde saklı iken ölümün çağıran sesi.
İzbelere mahkûm olduğum ve saydam
yüreğimde acıların şifasını bulmak adına çalakalem yaşadığı yazdığım çala iken
acılar ansızın çalan kapı zili ve ölümün yokladığı bense içtimada bense firarda
mademki yoktum evde görmezden mi gelindim evrenin nezdinde?
Çıtkırıldım mizacım.
Çatlayan yüreğim.
Talip olduğum izdivacı kalemin ve
neşrettiğim ve nesri ömrümün bazen bir şiirin güme gittiği bazen yüreğimin
gümbürtüsünü cümle âlemin duyduğu ve işte efkârla birleştiğim acıyla
buharlaştığım aşkla tutuştuğum yelkenli siması duyguların semada huzur bulduğum
ansızın kalemimin kanada dönüştüğü ve uçmanın verdiği huzur ile bedenimden
ayrışan duygularım bense kâh rüzgârgülü kâh uçuşan perdenin tülü belki de
tüysıklet vicdanım bu kadar hafif ve huzurlu iken Araf’ta kaldığım yılların da
çetelesini tuttuğum.
Ölümü arzulayabilirdim içimde kökü
kalmamış olsaydı yaşama sevincimin belki de arzuluyorum yol yakınken kendime
kavuşmak adına…
Bir b/ölü ikiye varamadığım kaç bin
parçaya b/ölünsem de azat edemediğim bir ruh t/aşıyorum diri ve dik bedenimde
mahsustan sever gibi yapanlara uzak durduğum kadar biliyorum da beni kucağına
alacak olan tuzakların.
Hurafeler saklı içimde beti benzi
kaçmış.
Münasebetsiz gölgelerle çevrili bir
yokuş.
Manidar bir b/ölüm benimki
hücrelerimin azalacağına çoğaldığı coğrafyalardan geliyorum ve ruhumun atlas
yorganıdır sözcüklerim pekmez kıvamında sergüzeşt bir kıyım içilesi bir bardak
şarapla avunduğum değil yaralarıma döktüğüm yaşın da devamında yasın çeperinde
bir yasa belliyorum ben hüznü.
Göğün kükreyen sesinden arda kalan ve
yerin iniltileri…
Bir koz ise sunacağım kozamdan tecrit
edilme ihtimali ile öfkeye kapıldığım…
Vecizeler misal.
Bir veryansın iken kulağıma ilişen.
Elleşmeden duyguların da kör noktası
bir o kadar çözülmesi imkânsız kördüğüm ve işte isyanımı ibraz ettiğim bir
günün ertesi kavuşmayı beklediğim huzurla yeknesak sessizlikte saklı ne/kim
varsa bir arpa boyu yol alamadığım.
Günün meşrebi.
Hazanın evveliyatı.
Hüzünse bir başına başıma bela
addedilse de hüznümle hayat buluyorum ben ve kurşun ağırlığında ne kadar
düşünce ve duygum varsa ruhuma saplanan hançerle muhatabım.