*
*
ya sen
ya sen filistinli çocuk
dün seni gazze de gördüm yapayalnız
bir yetim gibi
kalbimi acıtan belki de senin susmandı
sesini kimselerin duymadığı paramparça gecelerdi
içime yığılan
söylemek istiyorum
ağıtlı türküsünü gazzenin
hep birlikte gazzenin bağrına ekmek istiyorum her türküyü
taş fırlatır gibi
fırlatıp atmak istiyorum her öfkeyi
alın diye
kurşun yağdıran kahpelere
yemyeşil bir portakal ağacının dalları nasıl kırılırsa
nasıl gazze de yetim kalınırsa
işte öyle ağlıyorum
en dondurucu kış kadar soğuk gözlerim
portakal çiçekleriyle dolu ellerim
ve hep çöl
ve hep kum
ve hep bir kum tepesi
seni hep orada görüyorum
siyah saçlarınla
gazzenin talihsiz çocuğu
yıkıntılar ortasında
bendim o
bendim gözlerine bakan yabancı
ey çocuk
ey çöl güzeli
seni su testilerinle gördüm
buğday başaklarında gördüm
yıkık dökük
unufak
sancıların şimşeklerinde gördüm
bağrımdan koparılmış ciğer parçası sendin
hasretime ses olacak yel sen
ateş ve nehir sendin
gördüm seni
bir harabenin ağzında yetimlerinin çamaşırlarını iplere asarken
gördüm seni
sokaklarında ve ateş ocaklarında
kanayan kanında gazzenin
ve yıkıntılarında
ve bütün tuzlarında denizin
toprak gibi güzel
yasemin gibi
ve çocuklar gibi
barış isterken
kardeşlik isterken
bayrak isterken
bir bayrağın altında yaşamayı isterken
susmayı öğrettiler sana
oysa zeytin ağacının dalındaydı barış
bir ebabilin kanadındaydı
gazzeli çocukların ceplerindeydi misket misket
hala masmavi
hala umut dolu
sizin orada
şehirlerde bombalar patlıyor
bebeler ölüyor
gazzeli çocukların ölü fotoğraflarını
dünya alem görüyor
cam kırıkları gibi binlerce parçaya bölünen o körpe bedenleri
anneler ağlıyor çocuğunu toprağa verirken
filistin toprağına yeni bir tohum dikiyorlar
yarınlarda yeşersin diye
ey bahtı karalı çocuk
sen filistinden yıldızlar kadar uzakta iken
kırlarda çiçekler bize matem
med-cezirler kaplamış denizleri
yağmur taneleri sokaklarda giryan
bereket başakları tarlada perişan
gazzenin yamaçlarında açan puşulu yiğitler
gökleri kanayan kentlerden sürülmüş
gah ateşe dalan pervaneler gibi yana yana
gah mecnun-misali divaneler olup leylarını ana ana
toplanıp gitmişler
ant içerek
baygın gülümseyişlerini
acı kahkahalarını
bırakmışlar hüzün soluyan mevsimlere
giydikleri kasım güneşi
taslara doldurup içtikleri ateş yalımı
sayısızca baş veren başak timsali
ekmişler ruhlarını pare pare
gazzenin sokaklarına
ya sen
ya sen filistinli çocuk
sen ne silah bilirdin
ne öldürmek
bomba seslerinden bile korkarken
önce kaybetmeyi
sonra ölmeyi öğretiler sana
bir kuşun kanadında nasıl uçabileceğini öğrenmeden
ve dün gece ant içtim
bir şiir yazacağım diye sana
yüreğimden kopardığım sancılarla süslü
redfer
(
Ya Sen Filistinli Çocuk başlıklı yazı
redfer tarafından
25.11.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.