Yabani bir iklimdi gönlün meşk eylediği gizin sisinde saklı umutlar tahayyül etmekten de öteye gitmediğini sanmasın da hiç kimse.

Bir rezidans konuk ettiğim sevginin kör noktasında saklı iken özlemi verdiğim her selam ve sevgim rahmetidir evrenin.

Akasya ağacı.

Kurumuş çınar.

Kükreyen doğa.

Hayatın nazına yenik düşen her v/eda ve konuşlu olduğum kadar yalnızlığa bağrı açık bir hasretle diktim söküklerini ettiğim kelamın kayıp frekansında buldum kendimi içim her kıyıldığında ruhum her acıktığında ben sadece ve sadece kendime zulmettim…

Atladığım öğünler sayısı binlerce.

Öğütüldüğüm o devasa değirmen nasıl da sade ve kıvamında sevdim ben hayatı içimin yerleşkesi yeri geldi mi kurşun ağırlığında yeri geldi mi yavru kuşun kanatlarına yaslarken başımı…

Azadesi gülücüklerin.

Tebessüm ehli bir minvalde dinmez de canhıraş feryadım lakin içime estiğim içime esip gürlediğim güzün devamı iken kapıyı çalan kış bahçesinde bir bir sektiğim sergüzeşt hecelerin sarmalında ruhumun arındığı kadar elbet ne çok şiire mahal verir yorgun fıtratım ve gizim ve gizemim hele ki şüheda mazim yok mu…

Koyuvermişken kendimi.

Kanmışken kendime.

Kanatmışken içimdeki bereyi.

Yasa muadili iken her yas dolu ayin her yaş dolu yüreğimi de yakarken zalim.

Hayatı temize geçirmek benimki aslında tıpkı üniversitede deli gibi not tutarken alt yazı geçmek adına hayata.

Devasa bir parantezde saklı iken sözcüklerim ama yetinmediğim tek tuş ile sildiğim üstüne üstük ihlal edilirken benliğim.

Kara ikliminden göçen yağmur damlası.

Akdeniz ikliminde saklı güneş ve savurduğu nidası.

İçlenmeden içerlemeden yaşamak mümkün olsaydı keşke demenin de bir maharet olmadığı kadar ben duygularımı ben insanlığımı doya doya yaşarken.

Bir günde soldu gece.

Gecede saklandığım yılları dünde bıraktım ve gündüzle güneşle barışıp içimdeki idam sehpasını parçaladığım.

Hurafeler saklı bekçisi olduğum gecenin miadı doldu madem bir kere.

Kral Aslanın da şatosu konuk edildiğim kedi gibi uysal olmak ne kelime içime yağdırdığım öfkem içime yağan yağmurun tek damlası olmak bana çoktan yetti.

Kurak iklimlerde süregelen çorak topraklar.

Çörekotu serptiğim ruhumdaki dalgalar ve de…

Hangi düş’ ün hangi düşüşün sağanağı idi geceye yakalandığımız kadar kalemin ansızın sökün eden nidaları belki de bir kapı aralığından içeri buyur ettiğim Aralık’ın kayıp anahtarı idi peşine düştüğümüz peki…

Şaibeli idi kimi sevda masalı.

Şirin bir gülüm/seme dilerken şair.

Şiirin boyunu aştığı kadar da haddi hesabı yoktu ruhunun dalgaları.

Men ettik sevgiyi ve yetmedi…

Mahal verdik hüzne şairi ise kesmedi yazdığı şiirler gözüne kestirdiği idi ne de olsa içinde büyüyen Aşk ve içinde yatan Aslan Kral.

Hükümranlığında Rabbin küçük bir hücre hapsine çarptırılmış olsa şair ne ki ne?

Ruhundaki salavat.

Acıdaki nakarat.

Göğün muhtevası nice bulut ve işte sevgiyi bandı ufka şair un ufak edilmiş olsa bile tanıktı sadece Rabbi ve şair tav olmuştu bunca duygunun da izini sürdüğü ölçüde gizini sundu altın tepsiye.

Bir yatır meziyetinde iken yaşanası duygular.

Eziyet addedilse de yaşadığı hayat asla sapmadı yolundan.

Dümeni kırmadı bir kere bile.

Acının müptelası olmuş kurşun yemiş yürek kurşun ağırlığında olsa da vicdanı tüyden de hafifti ve şair uçmaya adadı kendini esir düştüğü hücrenin her hücresinde yaşattığı kadar yalnızlığı şair hep nöbete kaldı.

Nöbet geçiren bir iklime esir düştü kimi zaman.

Ötelendi de.

Öksüz kalmamak adına canına dişine taktı ve yetim yüreğiyle s/üzüldü günbegün hicap duymadığı kadar olumsuz tüm duygulardan arınmanın keyfini sürdü hem de hüzün iken bakaya kalan hem de hüzün iken varsın olsun bekası ömrün.

Zaaflarını yok saydı koydu yırtık bir zarfa ve kendine postaladı öncelikle yazdıklarını.

Yanık kokuyordu sağı solu.

Yâdı dünde saklı bir müfreze gibi meftunu olduğun aşkın Kerbelasında uyuya kaldı.

Günden güne büyüyen bir özlem kendine.

Öznesi yitikti ve gizli belki de bir siğil gibi geçecekti bu derbeder günler.

Debdebeli duygularına hürmet etti Allah’ın izniyle yaşadığı coşkuyu bunca duyguyu tek kalemde sayfaya yığdı.

Ne çok safsata yüklü idi insanların hayatı ve şair saf tuttuğu kadar saf yüreği ile uçuşa geçti.

Göğün o çağıran tema/sı ve şairin temas ettiği evren.

Verilmiş sadakası vardı ama yetinmedi aralıksız sadaka verdi ve sevdi insanları sevebildiğinden öte şair nasıl ki kâh uzak kâh yakındı içindeki yaraya yamalı bir kumaş gibi bir mintan gibi duyguları ruhuna geçirdi.

Sandal su alırken.

Şair ne zamanki yeltense dümeni kırmaya…

Kopuk bir düğme gibi aradı kendini: yarısı Asya idi yarısı Avrupa ama en çok kanayan coğrafyalarla eşleşti ruhu ve kanayan kandırılan insanların yiten insanlığın altına not düştü:

Nemalandığı kadar bunca acıdan nasip bildi hüznü nankör sesleri duymazdan geldi.

Çırpı bacakları kalemin.

Semiren yüreğinden sökün eden hüznün g/izinde.

Acının bakiyesi iken şiir…

Açamadığı kalbin sesinde ser verdi sır vermedi ve nice yazıya nice masala can verdi can bulduğu kadar sermayesi idi duyguları ve yüreği.

Zamlı tarifesinde hayatın uzak kalamadı da sunulan zanlardan ve üstüne dahi alınmadı ne de olsa insanlık havale geçiriyordu ve şair ne var ne yok havale etti Rabbine.

Küskün gecenin mimarı.

Sözcüklerinse miadı dolmadan.

Şerh düştü düşeli vara yoğa şerrine lanet okudu zalimin ve künyesinde asılı tüm sözcükleri bağrına bastı ağrına gitse de yaşadıkları hamt ve şükür ettiği sürece ayakta kalmayı da becerdi ve dolgun başaklar gibi eğdi başını Rabbin nezdinde kuruyan çiçeklere su verdi gözleri ile ve kuram dışı sevgisinde şair en çok sevmeyi sevdi kendi ile olan bitimsiz kavgasında son sürat hayal kurup umut etmeyi de saklı tuttu güncesinde solsa da neşesi sönse de ateş…

 

 


( Şair En Çok Sevmeyi Sevdi... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 3.12.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu