1918'de I. Dünya Savaşı sona ermiş ve 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasının 7. Maddesine dayanarak galip devletler İstanbul'u resmi olarak olmasa da işgal etmişlerdi.
Herkesin bildiği gibi bu işgal sadece İstanbul ile sınırlı kalmamış, bunu diğer işgaller takip etmişti ve 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgal edilmesi bardağı taşıran son damla olmuştu.
İzmir'in işgalinden sonra ise yine bilindiği gibi yurdun her tarafında Milli teşkilatlar kurulmuş ve düşmanla mücadele başlamıştı ki yine herkes hatırlayacaktır T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Derslerinde gördükleri '' Milli Mücadele Yıllarında Kurulan Faydalı Cemiyetleri.
Evet, herkes faydalı cemiyetleri bilir ama ders kitaplarımızda maalesef sadece erkekler tarafından kurulan ve adına '' Kuvay-i Milliye '' denen teşkilatlar bilinir de kadınların kurdukları milli direniş teşkilatları bilinmez. Mesela '' Müdafaa-i Vatan '' Cemiyeti ders kitaplarımızda yoktur.
Yurdun her tarafında kadınların kurdukları Müdafaa-i Vatan Cemiyetleri de vardır.
'' Eeee. Bu yazdıklarının Fehime Sultan'la ne ilgisi var?'' Diye düşünüyor olabilirsiniz. Hemen açıklayayım.
Fehime Sultan, İstanbul'daki Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'nin gizli bir üyesidir ve Milli Mücadeleye oldukça büyük ve önemli hizmetlerde bulunmuştur.
Mütareke yılları dediğimiz 1918- 1922 Yılları arasında Fehime Sultan, İstanbul Boğazında, Ortaköy'de bulunan yalısında sık sık ziyafetler, toplantılar veriyordu ve bu toplantılara İşgalci Devletlerin yüksek rütbeli subayları ile diplomatları geliyordu.
Bu durum Osmanlı hanedanının diğer mensupları tarafından bile nefretle kınanan ve düşmanla işbirliği olarak nitelenen bir durum olmasına rağmen Fehime Sultan kimseye aldırmıyor, davetlere devam ediyordu. Dahası kendisi de zaman zaman Beyoğlu- Pera Palasta İşgalcilerle bir araya geliyordu.
Dış görüntü itibariye bu durum vatana ihanetti ama işin aslı çok farklıydı. Çünkü Fehime Sultan İşgalci subay ve diplomatlardan edindiği bilgileri anında Müdafaa-i Vatan Teşkilatına, onlar da Ankara'ya ulaştırıyorlardı.
Evet, şimdi böyle yazınca tabii ki itiraz gelecektir '' Osmanlı'yı Milli Mücadelenin yanında göstermek için uydurulmuş hikayeleri bize Tarih diye yutturmaya çalışıyorsun. '' Diye.
O zaman bu bilginin kaynağını verelim:
Bu bilginin kaynağı: İstanbul’da ikamet etmekte olan, Akdeniz işgal donanmasının başkanı Amiral Dumesnil’in eşi Vera Dumesnil’in hatıralarıdır.
Öte taraftan Fehime Sultan eğer ki bu vatan için herhangi bir hizmette bulunmamış olsaydı geçen bölümde yayınladığım son mektubunda '' VATANA KARŞI İFA ETTİĞİ VAZİFESİNİ milletin hürriyetiyle tediye ettiren[Ödeyen] '' diye bir cümle kullanır mıydı?
[Bu arada araya sıkıştırayım: Fehime Sultan'ın kız kardeşlerinden Fatma Sultan, ablasından çok farklı olarak sık sık Mevlevi Tekkelerine gidiyordu mütareke yıllarında. Mevlevi Tekkeleri ise o yıllarda Anadolu'ya, cepheye silah sevkiyatının yapıldığı merkezler arasında yer alıyordu. Yani Fatma Sultan da isimsiz bir Kuvay-i Milliyeci idi.]
Evet, vatana karşı vazifesini üstelik de ''Hain '' diye damgalamayı göze alarak ifa eden Fehime Sultan, TBMM'nin 3 Mart 1924'de aldığı Halifeliğin Kaldırılması ve Osmanlı Hanedanının Yurt Dışına Sürülmesi karar ve kanunuyla yurt dışına sürüldü.
Yurt dışına sürülmeden önce kendilerine ait ne var ne yoksa yok pahasına satmışlardı ve ellerindeki parayla önce Viyana'ya yerleşti kocası Mahmut Tevfik Bey ile. Daha sonra ise hanedan üyelerinin çoğunun yaşadığı Fransa'nın Nice şehrine gidip orada yerleştiler.
Mahmut Tevfik Bey, bir dondurmacı dükkanı açmak için Fehime Sultan'a ait ne kadar para varsa elinden aldı. Dondurmacı dükkanını da açtı ama kısa sürede iflas etti. Sonrasında ise bu dükkanda tanıdığı bir Fransız tezgahtar ile birlikte kaçarak Fehime Sultan'ı beş parasız bıraktı.
Koskoca bir yalıda şaşaalı bir hayat yaşamaya alışmış olan Fehime Sultan öyle bir sefalete düştü ki anlatılmaz. Bir süre, daha önceden tanıdığı Lehli ( Polonya asıllı ) dostu Jean Shafer'in yardımlarıyla ayakta kalmaya çalıştı ama bu durum uzun sürmedi. Vereme yakalandı. Yatalak oldu. Etrafında tek bir dostu kalmıştı o da sadık hizmetçisi Müyesser.
Zenci bir kadın olan Müyesser, efendisini asla terk etmedi. Bazen sokaklarda dilenerek, bazen fahişelik yaparak kazandığı paralarla Fehime Sultan'ı yaşatmaya çalıştı ama kırk dokuz yaşında sürgüne gönderilen Fehime Sultan bu sefil hayata çok fazla dayanamadı. Elli dört yaşındayken hayata gözlerini yumdu.
(
Sevgili Vatan Ve Milletim ! ---2. Bölüm --- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
9.12.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.