Yitik öznesi öğütülen dünün ama
yetmez
Yatıya kalan da özlemi bir harfin
dahi ihlalinde
Kalem tetikler ruhu
Satısı sözcüklerin saklı kıyamet
habercisi
Çöreklenen bulutların
Uğultusunda dile gelir ölüm
Mevsimin kıblesinde seken milim milim
Örtüştüğüm kadar kederin cilvesinde
Tünerim en yüksek en ulu tepeye
Aşkın mimarisi
Makamların en gamlısı
Gaf değil bir dürtü hiç değil
Bodoslama serildiğim mavi göğün
yongası
Şiir olur açarım kimyamda ne varsa
Şehit olur cennete düşer yolum
Uğrunda can verilecek hele ki vatanı
varsa insanın
Aşkın cilvesinde tutuklu
Bir hüsranın da kasıntı sessizliğin
yakalamaksa
Umudu
Ufkuma b/andığım kadar kalemi
Attığım naraların uykusunu böldüğü
kadar şehrin
Göz kırpan silueti
Ardından kapanan kapılar
İçtimada şair ve kevgir yüreği
Azat edilesi bir düş mademki
Sonsuzluğun hem meali hm kıblesi
Somurtan bir edayla sabahladığım
gecelerse dünde kaldı
Sabahın en erken vakti
Ve işte şakıyan kuşlarla güne
başlarım
Azadesiyim bilinmezin
Azımsansa da varlığım ben için için
Devinirim
Renklerin en hası
Beyazın ve aşkın muvaffakiyeti
Sancılandığım her şiir vakti
Sancağımı da en tepeye dikerim
Salkım saçak olsa ne ki benliğim?
Salkım söğüt misali
Ruhumun yerleşkesi
Kalemin de mizacı
Ve işte tutuşan turuncu güneş
Turladığım yer gök
Aşkın mıntıkası ve sabır taşı
Çatlayana dek
Sevabı sevginin
Verdiğim selamın müridi
Bir derviş saklı ki içimde
Zikrime denk düşen fikrimle
Kâh yağmur olur yağarım
Kâh kükreyen aslan yatan yüreğimde
Beylik değildir esvabım eşrafım da
Benlik bir seyyah misali
Depreşen iç sesimde saklı o tekil
münferit hece
Ne gam
Ne af ettiğim kendim
Aşkı ihbar ettiğim kadar duyduğum
özlemim
Güne konuşlu bir minval
Boynumsa kıldan ince Allah katında
hemhal
Olduğum her duygu duyduğum huzur
Kanayan yüreğimden surelerden
sorsunlar beni
Solumda yas
Bazense sağımda g/af
Aşka ve hayata özet geçtiğim o minval
ki…