1776 Yılında Polonya'nın güzel ve şirin kasabası Czermna'daki Saint Bartholomeus Kilisesinin rahibi Waclav Tomasek'in dikkatini çeken bir durum oldu.
Kilise çevresinde dolanıp duran pek çok köpek vardı ama bu köpekler karınlarını doyurmak için kilise rahiplerine ihtiyaç duymuyorlar, bizzat kendileri nereden buluyorlarsa buldukları kemikleri yiyorlardı.
İyi de etrafta ne mezbaha vardı ne de köpeklerin bu kadar çok kemiği bulabilecekleri herhangi bir kaynak.
Rahip Tomasek bu konunun üzerine düştü ve köpeklerin özellikle çan kulesi civarını eşeleyerek topraktan kemik parçaları çıkardıklarını gördü. İşin daha da ilginci bu kemikler insan kemikleriydi.
Kilisenin mezar kazıcısı J. Langer ve zangoç J. Schmidt'e bu bölgenin kazılmasını emrettiğnde kısa süre içinde gördüklerine kendisi de inanamadı zira bu kilise çevresinde 24.000 insanın kemikleri gömülüydü.
İşte o anda aklına bir fikir geldi: 1626 Yılında bizzat Papa VIII. Urban tarafından Roma'da ''Santa Maria della Concezione dei Cappuccini'' veya ''Günahsız Meryem Kapusen Kilisesi'' adıyla yaptırılan kilisenin hem mahseninde hem de dekorasyonunda 4000 civarında insan kemiği kullanıldığına göre kendisi de aynı şeyi yapabilirdi. ( Bu kiliseden de bahsedeceğim. )
Mezar kazıcısı ve zangoç'a bu iskeletlerin temizlenmesini, parlatılmasını emretti. Ancak kurmayı planladığı kemik şapeli için bölgenin sahibi olan Leopold Von Leslie'nin onayı ve desteğine ihtiyacı vardı.
Leopold von Leslie '' Tabii ki olur. '' Deyip bir de desteklerini esirgemeyeceğini söyleyince kemik toplama, yıkayıp temizleme ve parlatma işine daha sıkı bir şekilde sarıldılar. Bu arada da St Bartholomeus Kilisesi bahçesi içerisinde küçük bir şapel inşasına başlandı.
1776 yılında başlayan kemiklerin toplanması ve temizlenmesi işlemleri ile şapelin yapımı işlemleri on sekiz yıl sürdü ve 1794'de Kafatasları Şapeli hizmete sokulmuş oldu. [ Bu şapele '' Kafa Tası Şapeli '' adını veren bizler değiliz. Bizzat kendileri. Şapelin girişindeki '' Kaplıca Czaszek'' Yazısı Lehçe'de '' Kafatası Şapeli'' Demektir. ]
Şapel aslında 11 Metre uzunluğunda 6 Metre genişliğinde çok küçük bir binaydı.
24.000 İnsanın kemiği bu şapelin altındaki mahzene yerleştirildi. 3000 kadarı ise şapelin dekorasyonunda kullanıldı fotoğrafta da gördüğünüz gibi.
Peki bu kadar çok kemiğin o bölgede işi neydi?
Efendim, bahsini ettiğimiz bölge 7 Yıl ve Otuz Yıl Savaşlarının en yoğun olarak yaşandığı yerler. Ayrıca salgın hastalıkların da... Bölgede bu kadar çok insan kemiğinin olmasının en önemli sebebi bu.
Peki bu Kafatası Şapelinin bir mesajı var mı?
Olmaz mı? Bir önceki yazımda anlattığım Kemik Şapeli gibi Kafatası Şapelinin mesajı da aynı: '' İnsanoğlu ölümlüdür. ''
Bu mesajı şapelin hemen girişindeki melek tasvirlerinin altına yazmışlar zaten: '' Ölümden Kalk '' [ Yuhanna İncili 11: '' Kalk ve Yürü Lazurus. ''] ve '' Yargıya Gel'' gibi mesajlarla bu şapelde de insanların ölümlü oldukları vurgulanmaya çalışılmış.
Bugün bu kafatasları hala sergileniyor ve bir Tatar savaşçısının, Czermna belediye başkanının ve karısının kafatasının kurşun delikli kafataslarını, frengiden kaynaklanan İsviçre peyniri görünümlü kafataslarını ve hatta bir devin kafatasını görmeniz mümkündür. Tabii ki şapelin bânisi Tomasek ve mezar kazıcısı Langer'in kafatasları da bu şapelde sergilenmektedir.
(
Kafatası Şapeli başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
30.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.