Ruhumla sürtüşen bir imge bataklığı
Ve aklımın kıvrımlarında saklı
O devasa düş yatağı
Bir mülkiyet mademki
Bedenin gezindiği o tren yolu
Bir de hakkaniyet gözetti mi insan
Ardıç kuşlarına öykündüğüm
Üstüme serili
Sözcüklerden imal edilmiş atlas
yorgan
Belki de bir düş pazarı bir gönül tezgâhı
İdamesi hayatın ikircikli
Acılar durağına bir türlü gelmek
bilmeyen
O acı acı öten tren ve düşlerin garı
Hazzı mı yaşamın yoksa
Ölüm müdür sivri dilli dilberdudağında
Saklı yarınların akıbeti
Gönül hicran dolu nasıl da yorgun
Ve uleması sessizliğin
Aşktır aşk ulağı
Mevsimden mevsime seken bir yürek
kilimi
İkiletmeden de sevdi mi insan…
Ah, acının yerküresi
Ağıtlar yaktığım aşkın düş küresi
Düşbaz sevdam sapmadığım rotam
Nevruzun sesi nöbet tutan
Yüreğimdeki sevgiyi üstüme başıma da
boca ettim madem
Elimin kiri geçer
Olmazın oluru bir rüyada kim bilir
Hangi rüzgâr eser?
Aşkın şahikası
Edimlerimde saklı bir ömre de bedel
mademki
Yazılan her şiir
Dünden kalan ukdelerin devridaimi
Ölümle sevişen gizin izini
Süren yorgun yaralı bir iklimden de
arda kalan mademki
Şiirin tininde saklı şairin hasreti
Ne çıkan yangın
Ne de tüten dumanı vapurun
Aykırı özlemler biriktiren
Sözcüklerin neferi
Nasıl ki nasıl ki sihirli bir değnek
Kalemin zarafeti
Ruhuma konan asalet
Kimine göre mutluluk
Varsın olsun bir rivayet
Çöreklendi mi de o uçsuz bucaksız
rehavet
Bir matem bir de esen meltem
Mabedin kıvrımlarına konan kuşun
Kurşun ağırlığındaki o yorgunluğun
Uğrak yeri mademki şiir
Ve tevazu yüklü şair
Elinden mademki kayıp gitti ömür
Namelerin esintisine kapılan
sözcükler
Misali
Miadı dolmuş bir hikâyenin de izini
sürer
Sürgün edildiği zindandan ansızın
firar eder
Firakı hüznün frapan bir şiirden de
sızar hayaller
Ve hüzün yüklü küfenin ederi
Şairse minnet etmeden bir Allah’ın
kuluna
Mizacında varsın saklı olsun hayaller
Meali ile de örtüşen nice dua…