Düşlerimin tekerlemesinde kayboldum
tekleyen kalbim iken ağıtlar yakan ve işte ben en çok da aşka talip oldum ve
aşkın ihtişamlı gölgesinde miski amber kokan şiirlere bir de devasa bir yer ve
huzur bulduğum annemin yüreğinde elbet öncesinde yüce Rabbimle hemhal ve
şiirler sırdaşım ve öyküler yoldaşım ve sözcüklerle de eşleşen kalemin sadık
sağdıcım.
Hüznüm bir rediftir, hafız ve ikilet
ne olur bu aşkı ikilet ki…
Kabıma sığamadığım kadar da taşkın
bir aşkın mihrabında sekmekte yüreğim ve ben celladıma âşık oldum bıçaktan dahi
keskin iken kalemimin damıttığı ruhum ve semazen aşkımın renklerinde uçuşan bir
pervane gibi yanıp tutuştuğum kalemim nasıl ki şiar edindiğim bir edim ve
hafız…
Havsalamdan taşansın da sen…
En çok da seninle söyleştiğim kadar
sözleştiğim ruhum ve yüreğimin mührü bastım mademki damgamı ve parmak izimi…
Unutmadan, sevgili hafız:
Aşkla ereceğim bir hidayetin öncesi
ve sonrasına da kefilim madem ve bak yanıp tutuşan yüreğime büyüyen o ateşe dön
de bir bak ve sen de nasiplendin bu devasa sevgiden ateşlenen kalemime döktüğün
benzinle büyür hem benim hüznüm ve sen beni sevmediğin kadar yanar içim sensin
ve nice insan gözümde büyüttüğüm ve gözümden düşen yaşı sadece Rabbim siler bir
de annemin yüreğindeki meşale aşkla ereceğim bir nihayet öncesi mademki senin
talebenim, hafız.
Babadan da tembihli:
Efkârın sesinde raks eyleyen yüreğim
misal.
Acının endamında yaşaran yeşeren
gözlerimin de aralıksız verdiği sinyal.
Sinem mi?
Yoksa sindiğimi mi sanır insanlar?
Yâdı dünün yarenimse yarının meali.
Ölümle eşleşen bir rabıta ve reçinesi
varlığımın var olmanın da hikmeti.
Künyemde yazar ismim hem de en
hasından:
Mademki babamdı koyan ismimi ve bana
on yaşımda iken aldığı künyemi ben çıkarmazken bileğimden…
Dahası da var hafız ve kulak ver
sesime, ses etmeden yaşayan şu talebene bir fırsat ver de dinle.
Mecalin mi yok yoksa?
Yordanan düşlere teslimiyetimle
varlığımı heba etmişliğimle ve kanayan yüreğimle kanaviçeler işlediğim
şiirlerimle…
Nereden başlasam ki?
Sanma ki söz bitti bende:
Sanma ki durduk yere yazarım durduk
yere de sızarım?
Ah, içtiğim şerbet çarptı beni ve
efsunlu sevdama d/okundu sözcükler…
Ben bir yitim miyim bir yetim mi
yoksa yetilerine yatırım yapan bir ekonomist mi?
Yalanım yok.
Rugandır ayağımı sıkan ayakkabının
bağcığına kokan kelebek.
Sevda ise diğer adım mademki aşkı ve
kalemimi şiar edindiğim.
Şairliğim dünden kalma değil.
Sözcüklerim eskitmediğim hiç değil.
Meylettiğimse sonsuz bir hüzün ve
süzülen imgelerden derlediğim binlerce şiiri sanır mısın ki boşa yazdım?
Kayramda saklıyım ama sığmam…
Lahzamda sızan varlığım ama isyan
etmem.
Gel gör ki itiraz ederim ve ibraz
ederim ve yüreğimi naklederim başka yüreklere başka şiirlere ve aşka bir konar
bir de göç ederim.
İhlaslı yüreğimde sakar bir çocuk.
Şiirlerde seken bir kalem.
Nazım niyazım dinmez ve sevgidir
sevgim benim tek hazinem.
Haznesindeki yangın dinmez hem
mabedimin ve matemimin.
Sözcükler ve ilhamım hız kesmez.
Hırsımı alırım kendimden ve ben değil
miyim kendini defalarca linç eden?
Varsın sen sevme beni alınmam.
Ama değer verdiğin kadar da büyür
gözümdeki değerin asla kanmam yalanlarına insanların.
Yalansız mekansız zamansız bir
yürektir Rabbin bahşettiği ve Allah sevgimdir yüreğimi kutsayan beni ayakta
tutup güçlü kılan.
Son bulmayacak bilmez miyim bu sevda
mademki ben baş koydum aşka.
Sevginin bedeli mi?
Sevdanın badiresi mi?
Ve hafız, sen ki baba yarım…
Ve hafız, sen ki bir varsın bir
yoksun.
Var olmanın külfeti midir yoksa
hiçlik kavramı ve sarmalında yalnızlığın koştuğum tek Makam, Rabbin Dergâhı.
Sular aktı çoktan köprülerin altından
ve alt edemediler beni.
Sözcükler yandı kavruldu leblebi
misali ve leb demeden anlarım ben seni.
Lebiderya sevdalarda özlemle el
sıkıştım madem ve bir artı bir idi yüreğim ne de olsa bir b/ölü aşk
nasiplendiğim ve ölmeliyim ben her gün ki yeniden doğsun şiirlerim.
Hazan benzeri bir tabiat ruhumun
dökülen yapraklarına ben basmaya dahi kıyamazken…
Ve dünde kalan nice insan ebediyete
intikal eden başımı okşamaya dahi kıyamazken.
Kıymete binmek mi dedin?
Yoksa gıybet midir insanların tek
öğünü?
Ve övündüğüm kadar içimdeki iyi
niyetle ve de içimdeki çocukla sanma ki ömür kolay geçti.
Bilemezsin asla bilemezsin, hafız:
ben kaç bin öğün atladım.
Öğütler kulağıma küpe öğretilerse
başımın tacı.
Öznem gizli değil özlemim de ve işte
kendimi sevmeye yol aldığım bu yokuşta elimi ilk sen tuttun onca uzaklıkta
olsan bile izafi mesafelerde kaybolurken çoğu insan ben defalarca kendimi
buldum ama son iki sene öyle bir kayboldum ki acının batağında ve sınandığım
kadar sevdiklerimle sığındığım kadar yüce Rabbime ve de sığamazken kabıma ve
işte imdadıma yetişti yine kalemim bilsem de celladım olduğunu seviyorum ben
celladımı.
Önce ölçüp biçtim yetmedi.
Çünkü doğaçlama yazmalıydım ben.
Tahayyül dahi edemezken neyi
yazacağımı ve işte ilham perime esir düştüm düşeli aksasa da bir ayağım aksa da
çatım asla çatık kaşlı bir peri değil peşimdeki yoksa ben miyim ilhamın peşine
düşen ve işte peşin peşin de sevip borcumu ödemişken minnet duymadığım kadar
bir Allah’ın kuluna merhametlilerin en merhametlisi sahip çıkmadı mı şu aciz kuluna…
Ederi yok pek çok şeyin.
İstediğin kadar sev sevilmeyi falan
da çoktan geçtim.
Görünürde sevgileri ile fal tutan kâhinler
görüyorum saygın olmanın da ilk koşut olduğunun bilincinde ve işte kendime
duyduğum saygının ertesinde kendimi doya doya sevmenin de özlemi ile
tutuşmuşken ben aslında en çok sevgiyi sevdim.
Turuncu güneş.
Sakar mehtap.
Mademki ben de bir Yıldız’ım ve
yıldız haritamda eşleştiğim mizacım ve kimliğim ve mensubu olduğum İkizler
Burcu:
Gel de sevme.
Bir adım çiçek iken bir adımsa Samanyolunda
gezinen bir yıldız ve işte iki uçta yaşadığım kadar da uçuşuyor sevdalı
yüreğim.
Tefe konsam da.
T/av olsam da.
Ant içtiğim kadar namusumun üstüne ve
bak işte alnıma konan masum buseye.
Endamlı bir yalnızlıkla ve gizemle de
dolu iken benliğim seviyorum yağmayı seviyorum sevgiyi yağdırmayı.
Başımın tacı olsan da sevgili hafız,
acım büyüktür benim.
Canım acıya acıya sevdiğim kadar da
dilim yanmışken sevmekten ve işte Rabbimle buluştuğum o İlahi Rakım:
Çıtası yükselirken sevginin ve
yalansız çıkarsız sevgilerle eşleştiğim çünkü ben en çok Allah rızası için
sevmeyi şiar edindim nihayetinde de sıra kendime gelmişken.
Hummalı bir arayış.
Yazmaksa bir hurafe değil bilakis
yüreğimi doyuran.
Açmaza girsem bile dimdik ayaktayım
gölgemle kavgalı olsam bile kendimi kucaklamanın verdiği mutlulukla hamt
etmekteyim.
Sessizliğin.
Bazense sitemli benliğin.
Bense seni ve tüm kâinatı Allah
rızası için sevmişken…
Rabbim kıyamadığı kadar inanan kuluna
ve İlahi Aşk iken yüreğin endamı ile asılı kaldığı ve aşkların da medarı
iftarı.
Ölümü gör ki, hafız…
Ölsem bile dönüşüm yoktur bu yoldan…