Makul bir düş g/örmeliydim illa ki…
Hani ölü nefsime çimento döktüğüm
Hani aldığım her nefesi anneme
sunduğum
Hani körüklenen hüznüme kefil olduğum
Belki de yazılası
Bir Tanzimat Fermanı
Mademki müptelası olmuştum sevginin
Ve sınandığı kadar yüreğimin dirayeti
Seyyah sözcükler
Seferisi olduğum hayat denen sahne ve
rota
Dümende kıvrılan kıvranan bir
muhabbet ehli
Kalemimin tanımlayamadığım kaderinde
Kederin hası
Ölümün hazzı
Haiz olduğum iken
Sadece o ve tek zerre.
Düşük yapmışken kara gece kara nizam
ve nice karartı…
Uleması hayallerin ve de şiirler
Varsa yoksa bir başkaldırı
İçre dönük o yolculuk ve şair
Müptelası olduğu hüzün ve umutla
örülü ömür
Hırpani bir gölge baş veren
Aşkın ulağı
Elbet aşkın atar damarı ve üstüne
kapandığım
Seccade
Bir uydu misali
Göğün tekbir getiren gaipten gelen
sesi
Garip bir minval baş veren
Baharı çağrıştıran bir sevda baş
koyduğu
Kadar yarınlara ve umuda
Divanesi sözcüklerin
Ah, kalender kalemimin izini
Sürdüğüm gizin teyakkuzunda
Solan bir neferim
Gün ışığını güttüğüm
Her gece nöbette selama durduğum.
Ve de münferit hecelerle örtülü üstüm
Adına ister şiir deyin ister içgüdü…
Atlastan yorganım
Fasılam
Havsalamdan taşan
Aşkın mimarisi ve işte buluştuğum
Devriâlemi hüznün
Mukayyet olmak adına içimde süregelen
Hüznün düşen
Süngüsü
Akla zarar bir minvalde
Dağıstanlı ya da Horasanlı bir tepede
Sancağımı diktiğim
Ve ülküm
Ve ülkem
Ve insanım
Zayi olmuşsa ömür kime ne?
Zaafların kırık tekeri
Ardı ardına eşlik eden şunca
tekerlemeyi
Nereden pelesenk etmişsem artık
dilime
Dilemması sözcüklerin
İmgelerse bir sığıntı bir dilaltı
Sığamadığım kadar bedenime
Kalıbımdan taştığım
Bentler aştığım
Ve işte o revnak acı
Reçinesi göğün
Bulaştı işte üstüme çamuru yeryüzünün
Gel gör ki:
Alnımın akı elimin kiri
Kalemiminse künyesi…
Küskün mizacım
Körkütük sarhoş bir nazım
Dinmezken niyazım
Sırlarım ve de top yekûn taarruz eden
Yüreğimden seken her hecede
Saklı tutulası bir hazine ya da bir
sır
Seferisi aşkın
Mevsimin namesi
Sevdanın da ibaresi
Kilit noktam kadar nokta koyamadığım
bir minval
Üç kere öpüp de başıma koymuşken
nimeti.
Nidalarım soluksuz
Solumdaki fısıltı nasıl da kasıtsız
Bir aşka bir hayale yelken açmışken
Yâdımda saklı yârim
Yarenimin hüzünlü sesi
Alnımda saklı masumiyetin busesi
Akça pakça teni sayfanın
Sonu gelmedi gitti mürekkebin
Hala solgun hala hülyalı
Ve evet, ben babamın öldüğü yaştayım
Durduk yere de yazmadığım kadar
Kazdığım mezarımda saklı her satır
Her ukde
Her nükte
Tutulan nutkuma da eşlik eden o rütbe.
Sağdıcım ve kalemim ve omzumdaki
Apoletim
Ne de olsa ne de olsa
Ben aşkın ve kaderin emir eriyim:
Bana az müsaade…