Mubah bir düş müydü gördüğüm,
haresinde sessizliğin yalanların çıtasını yükselttiği ihaneti aşkın ibrazında
saklı duyguların inisiyatif kullanmayan kalender kalemin sesi ve rengi eşlik
ederken gecenin zirvesinde saklı zevcesi ve ziyneti: ölü bir öfkeyi daha baş
göz etti mi şehir, istimlak edilen kale duvarları zimmetli olduğu kadar acıya,
açık ara farkla sevebilen şairin nüktesi, yırtık güncesi…
Zikrediyorum:
Önce fikrimi akabinde ölümü
Tevazu yüklü kâinata, Rabbime
sığınıyorum
Şems’in ayaklarına kapanan
Kara bulut misali
Çökkün omuzlarında şiirin
Tek tutamağım işte şiir ve umut
Uydusu aşkın
Karanlığın zihniyeti
H/içselleşen renklerin duayeni
Sıra sayı sıfatlarında seken öznesi
Gizemin
Teyit etmekle iştigal
Kâh rota
Kâh nokta varlığım
Not defterimin yırtık yaprakları
Her aşka düştüğümde
Ayrı düştüğüm kendimden
Acıya mazhar bir sevda
Esen yelin ayak sesi
Gece dahi tevekkül ediyordu
Issızlığıma mahal veren sedef boyalı
düşlerdi
Avuntum
Hele ki yok mu o savunma mekanizmam
D/işlerken kalemi
Bir çürük düş’ ün izi idi
Kalan
Gölgemden yana derdim
Kayıp iklimlerse sır küpü
Sessizliğimin o ölümcül hamlesi
Hamt ettiğim ölçüde huzurlu
Şükre doymaz iç sesim ve ruhumun sisi
Şehre yağan karın yok iken haddi
hesabı
Oysaki güneş idi ihbar edilesi
Işığın harı haresi
Ölümün öfkesi
Dağınık benliğim
Ayırt edemediğim duygular mikado
çöpleri gibi
Uzamında sensizliğin
Üzerime alındığım her söylem
Kanaya kanaya sürüklenen yaprağın
gizemi
Köküne sadık olsa bile neydi ki insan
sevmedikten sonra?
En çok da kendini
Öykündüğü o haletiruhiye ki
Kimliği kayıp bir şiire daha meyleden
İlhamın ayak sesi
Eksik etekli imgeler
Sürrealist bir coşku mademki
Şairin meylettiği
İsyankâr bir teftiş
Meleklerin ç/ağlayan sesleri
Bense insan olmanın, insanlığın
nabzını
Tutan bir masal kahramanı
Titizliğinde devindiğim yerküre
Ne soyut bir imge ile rastlaşırım
Ne de somut bir aşka kanat açarım
Ve işte O ve Bakara suresi
Aşkın hicreti
Meylettiğim o gemici feneri
Işıldağı
Yüreğimin koyu gözlerinde saklı aşkın
afeti
İçerken şiiri
İçtimada göğün neferi
Yıldız saçan gözlerim
Gül kokan hasretim
Adı bende saklı şiirin
Bir damla daha aktı tasıma yüreğimden
Tası tarağı toplayıp da gidemediğim
kadar arkama
Bakmadan yürüdüğüm şu uzun yolun
hatırına
Ve evet:
Ben uzun uzadıya severken sizi
En kestirme yol dahi çıkamazken
sabaha
Gecenin fendi
Yendi yaktı geçti köprüleri
Atağa kalkan mermerden kalbim
Salkım söğüt misali
Dağılan bir avuç kül
Belki de eksilen bir gün ve mikado
çöpü
Hayatın evrelerinde unutulmuş yırtık
bir cübbe
Cüssemi aşan etekleri
Taş döken kum saatim
Taşlanan sessizliğim
Taçlandığım kadar külliyesinde
duyguların
Bir anıt mezar sessizliğinde içimde
kalan ukdelerin
Top yekûn yüreğimden
Firar edip şiire namzet günün
Sair acısı ve öfkesi
Zemherilerde
Unutulmuş be kurutulmuş bir gülüm
mademki
Matemimle yargılayın beni
Ve döktüğüm yaprakları da çiğnemeden
Ezilen içimde saklı yarım kalan hikâyem
Öykündüğüm kadar kendimden
Kendime ulaşmanın ibaresi