Aksanı yoktu ki şiirin ama adabına sarılı düşlerin ikamesi elbet alabildiğine ç/ağlayan şairin sevdalı yüreği.

 

 

 

 

Nüktedandı yaşam cılkı çıkmış olsa bile cihanın.

Nüktesi ise ölü yatırım

Yatıya kalansa hüzün bohçası

Alabildiğine yalnız ve suskun ve acılı

Siması ise tanıdık iken günün

Gece özürlü düşlerin

Hükmünde mevcut hem gün ışığı hem şehrin

Sonlanmayan vardiyası

Aşka konuşlu nice ilahi

Sergüzeşt sevdaların iniltisi

Bir var bir de yok iken mutluluk

Hüznün örüntüsü saklı olduğu ufuk

 

Deryalar aştı şair

Denizin sadece tek damlası olsa bile

İlla ki s/onsuzluğa konuşlu ömür

Özenti aşkların sönmüş bir kere şah damarı

Şahlanan imgeler

Bol keseden seven sözcükler

Kanamalı bir redif

Cinaslı kafiye

Ölümsüzlük dilerken şair öncesinde

Olmadığı kadar da Kaf dağında burnu

Jet hızında yaşamanın meali

Şiirle iç içe geçmiş bir kere yaşamı

 

Hayta idi rüzgâr

Gün durgun

Güneş kendinden beklenmediği kadar

Solgun ve s/üzgün

Yıldızlarsa çatık kaşlı

Endamlı sahibesi gecenin

Nasıl ki gizemin de adresi

Mehtabın yankısı

Hüznün yergisi

Samanyolunda salınan binlerce ışık

Gözü kapalı severcesine

Cihandan değil yedi ceddinden mesul

Karartma gecelerinde devşiren bir inilti

Şairin varsın olmasın dengi

 

Hüzün askıntı

Şeytanın ışıldak gözleri

Ölüm ise derinden gelen bir hırıltı

Hacizli düşlerin son bulmayan öyküsü

Yedieminde unutmuşken şair, kalemini

Yeditepeli şehrin tek güvencesi

İki yaka nasıl da ırak birbirinden

İkilem dolu beşer

İkiletirken sevgiyi

İkna gücü kudretin doğrultusu

Aşkla atılan her adım

Sadık olduğu kadar Rabbine dönük yüzü

 

Renklerin idam fermanı ise gök kuşağı

Siyahın yok iken mevcudiyeti

Beyazın sonlanmayan nazı

Masumiyetin ç/ağrısı sonlanmayan niyazı

Yana yakıla dönen devran

Yâdında mazinin

Kök söktüren duygulara eşlik eden

O rahvan at

Eşleştiği kadar yolun aşılası engebeleri

Sökün edense duman

Ne de olsa şiir yeni çıktı fırından

 

Fıtratı ve fiyakası ve faizli sevgileri

Men ettiği kadar kendinden kendine

Uzanan o güzergâh

Sevi yüklü her nida

Fısıltısı dahi çıkmışken ayyuka

Aşılası bentler

Taşınası o küfe içi tıklım tıklım

Nazenin bir örgüde saklı ruhun

Her kımıltısı

Ödün vermediği kadar kendinden

Öldüresiye hüzün kokan

 

Sehven ölü

Sadık kaderine

Seyyah duyguların mimarı

Cenk ettiği

Bin bir cephede

Salınımı kubbenin

Saltanatı sonlanmışken dünyanın

Ve seferi tanıklığında rüzgârın

Gel-geç duygulara öykünmeyen

Öldürmeyen Allah ve işte gün yüzüne

Çıkacaktır da duaların kabulü

 

Sabır

Şükür

Dirayeti sınandığından da öte

Bir dilaltı addedilse bile şiir

Değil mi ki hayatın ve hüznün ta kendisi

Yerleşik nizam

Yankısı duyulmayan o derin hüsran

Yâdında mazinin

Yandığı kadar yüreğinde

Sönmek bilmeyen İlahi Meşalenin

Aydınlattığı nasıl da aşikâr

 

Ölümle ettiği dansın ötesinde

Oysaki ölümsüzlük dilemişken öncesinde

Şair ve kaftanı ve hayatı

Demlense bile yoklukla

Sınandığı kadar kaderi başı gözü üstüne…

 


( Yatıya Kalan Hüzün Bohçası... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 31.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu