Peşin peşin iki not:
1- Vatanı ve vatandaşı kuvvetle muhtemel bir tehlikeye karşı uyarmak siyasi bir konu ise bu yazı evet siyasi bir yazıdır
2-Bu hikayenin % 20'si kurgu, %80'i gerçektir.
****
Her zaman olduğu gibi aşk galip gelmişti ve sokak köpeği Hephaistos, bir görüşte aşık olduğu Afet Hanım'ın Şinşilla cinsi köpeği Kontes'in aşkı uğruna Papatya Sitesinin Çin Seddi gibi tüm siteyi çevreleyen duvarlarını, hatta duvarlar üzerindeki dikenli telleri aşarak site sakinleri ve çalışanları dışında herkese yasak olan bölgeye girmişti.
Evet, bahsini ettiğimiz sokak köpeği bu sitede herkes tarafından bir Yunan Mitolojik tanrısı olan Hephaistos'un adıyla tanınıyordu ama site sakinleri dışında kalan halk ona Karabaş diyordu. Lakin o Karabaş adını hiç sevmiyordu çünkü kendisine Karabaş diyen varoş tabaka ona bir dilim ekmek bile vermezken hatta sürekli '' hoşt '' diyerek yanlarından uzaklaştırırken site halkı her gün önüne neredeyse bir ton mama dökerek obez bir köpek yapmıştı. Hatta site çalışanlarının belediye otobüsü beklediği durağın içinde tahtadan bir kulübe bile yapmışlardı ona. Varoş takımı sıkıysa o kulübeye dokunsundu. Bir iki '' Yahu bizim burada belediye otobüsü beklediğimiz yerde köpek kulübesinin ne işi var? Kaldırın şunu şuradan.'' diye şikayet eden olmuştu da Papatya Sitesi dahil tüm diğer site sakinlerinin '' Köpeklere uzanan eller kırılsın'' gösterilerine maruz kalmışlardı.
Mahallede Hephaistos gibi üç beş köpek daha vardı böyle. Başka mahallelerde köpekler bir kemik için birbirleriyle dalaşırken bu mahallede Papatya Sitesi ve daha bir kaç site halkı sayesinde sokak köpekleri mama manyağı olmuşlardı adeta; o sebeple de ne kendi aralarında hırlaşıyorlar ne de diğer insanlara havlıyorlardı. Tek havlayıp hırladıkları şey yabancı otomobillerdi. Kedileri bile maksat kimse kendilerine ''Siz ne biçim köpeksiniz, kedi bile kovalamıyorsunuz.'' Demesin diye kovalıyorlardı.
***
'' Uyutma Yaşat'' Platformu ve site Yönetin Kurulu Başkanı Avukat Sezai Bey, Hephaistos'u sitenin ortasında, C Blokun tam önünde görünce beyninden vurulmuşa döndü ve o öfkeyle telefona sarılıp site Güvenlik Müdürü emekli albay Siyami Bey'i aradı.
- Alo Siyami Bey.
-Buyurun Sezai Bey.
-Siyami Bey ! Güvenlik Şirketimizi değiştirmemizi mi istiyorsunuz?
-Anlamadım Sezai Bey. Bir kusurumuz mu oldu?
-Daha ne olsun albayım. Hephaistos bizim sitede. Şu anda C Blokun önünde uluyup duruyor.
-Ben derhal ilgileniyorum Sezai Bey. Siz hiç merak etmeyin.
-Lütfen... Bir daha da tekerrür etmesin tamam mı?
-Tamam Sezai Bey. Ben o güvenlik görevlilerin analarını ...im. Bir daha böyle bir zaaf göstersinler de görelim bakalım.
Siyami Bey, Sezai Bey'den yediği fırçanın acısını çıkarmak üzere derhal güvenlik görevlilerinin yalı kazığı gibi dikildiği dış kapıya yöneldi ve başladı saydırmaya.
-Ulan ben size bu siteye yabancı bir sinek bile girmeyecek, gözünüzü dört açın demedim mi?
Güvenlik görevlileri '' Aha da sı.tık. Bakalım bu sefer kimi kovacaklar?'' Diye düşünür ve '' İnşallah ben değilimdir'' Diye dua ederken üç senedir bir türlü atanamadığı için boş boş gezmektense bari güvenlik görevlisi olayım diye düşünüp güvenlik görevlisi olan Biyoloji Dersi öğretmen adayı Bahadır saf saf sordu:
-Siteye yabancı bir sinek mi girmiş albayım?
Siyami Bey küplere bindi.
-Sinek değil, Hephaistos girmiş.
Bahadır alışamamıştı Hephaistos ismine o sebeple saf saf konuştu.
-Çok şakacısınız albayım. Ben de ciddi bir şey sandım. Koskoca Yunan Demircilik ve Ateş Tanrısı bizim siteye girdi ha? Ha ha haaaa.
Siyami Bey daha da öfkelendi?
-Ulan sen benimle dalga mı geçiyorsun hırbo?
Diğer güvenlik görevlileri Bahadır'ı uyardılar
-Oğlum anlasana. Bizim Karabaş siteye girmiş. Siyami Bey onu söylüyor..
Bahadır, dudaklarına kadar gelen '' Hırbo sana benzer şerefsiz.'' sözünü yuttu. Başka da çaresi yoktu zira evde ekmek bekleyen yaşlı bir annesi, lisede okuttuğu bir kız kardeşi vardı.
-Özür dilerim Albayım. Biz ona Karabaş dediğimiz için anlayamadım siz Hephaistos deyince. Şimdi derhal çıkartıyorum.
-İyi edersin. Sen onu çıkartmazsan ben seni çıkartacağım zira.
****
Bahadır koşa koşa C Blok önüne gitti. Hephaistos kafasını kaldırmış on yedinci kata doğru ulumaktaydı zira Kontes 17. Katta ikamet ediyordu.
Evet, Hephaistos 17. Kata doğru acı acı uluyorken C Blok kapısı önünde üç yaşlıca kadın telaşla aralarında konuşuyorlardı.
- Geç kalacağız. Maalesef yürüyüşe geç kalacağız. Uyuz bir sokak köpeği yüzünden kaç zamandır hazırlandığımız yürüyüşe geç kalacağız.
-Hep bu Mahinur'un yüzünden. Ayol insan Hephaistos'tan korkar mı? Kadın resmen çakıldı, kıpırdayamıyor.
-Ayol n'aapıyım korkuyorum köpekten. Hele de böyle uluyunca daha da korkuyorum. Hem unuttunuz mu daha geçen sene hem de bu sitede dizi oyuncusu B... O...'yı yüzünden ısırmadı mı Rotveiler cinsi köpeği? Daha sonra aynı köpek M.T adlı kadını ısırmadı mı? Korkuyorum köpekten, zorla değil ya.
-Ama senin yüzünden '' Uyutma Yaşat '' Yürüyüşüne geç kalacağız. Biz gidene kadar dağılır yürüyüş. O değil de Melahat'ların grup bizi yürüyüşte görmezse '' Bu mu sizin hayvanseverliğiniz?'' Diye yedi aleme rezil eder vallahi.
- Durun durun, o yakışıklı güvenlik görevlisi geliyor. Şimdi hoop diye atar şu uyuz iti. Ayol azcık besledik diye bu itler de neredeyse koynumuza girip yatacaklar.
****
Bahadır tam olarak Hephaistos'un karşısına geçti ve gözlerini onun gözlerine dikti.
- Ulan şerefsiz geri zekalı ! Burada böyle uluyarak ta on yedinci kattaki ite sesini duyuracağını mı sanıyorsun?
Hephaistos cevap verdi:
- Abi ayıp oluyor. Bana şerefsiz demene eyvallah da Kontes'e it demekten men ederim seni.
-Hastir lan. Men edermiş. Şimdi efendi efendi dışarı çık da adamın asabını bozma.
-Çıkmazsam n'aaparsın?
-Ooolum bela mısın sen? Binbir zorlukla bulduğum işimden mi edeceksin beni? Haydi çık dışarı. Kıçını tekmelettirme.
Bahadır, öfkeyle Hephaistos'un üzerine yürümeye hazırlanıyordu ki olay yerine gelen Sezai Bey gök gürültüsü gibi gürledi.
- Heeeyyy Güvenlik Efendi! Sen bir köpeği tekmelemekten mi bahsediyorsun? Bu ne barbarlık? Siz dövmekten, öldürmekten başka bir şey bilmez misiniz? Allah'ın ayıları.
Bahadırın sigortalar attı artık.
-Kimi dövdüğümüzü, öldürdüğümüzü gördünüz de böyle konuşuyorsunuz Sezai Bey?
-Ben sizlerin ciğerini bilirim. Karıyı döv, kızı döv, çocuğu döv, hayvanı döv, işiniz gücünüz bu.
-Biz hep döveriz ama siz seversiniz öyle mi? Bu sitede 1074 daire var. İnsanların hiç biri diğerini tanımaz, site dediğiniz bu duvarlarla çevrili alandan içeri site mensubu olmayan bir sinek dahi giremez, site dışındaki insanlar açlıktan ve susuzluktan ölse ruhunuz bile duymaz ama siz insan seversiniz öyle mi? Bir kez olsun arabalarınızdan inip de başlarını okşamadığınız iki tane sokak köpeğine, iki tane tahta kulübe yaptırıp hizmetçileriniz vasıtasıyla mamalarla beslediğiniz için siz hayvan seversiniz biz hayvan düşmanı öyle mi? Her Yaz mevsimine giriş ya da mevsim sonunu, Yılbaşlarını mangal partileriyle kutlayıp Kurban Bayramlarında '' Kurban kesmek cinayettir'' eylemleri yapan sizler hayvan seversiniz ama biz hayvan düşmanıyız öyle mi?
-Sen... Sen benim, bizlerin hayvan severliğini sorgulayabilecek kapasitede misin be hey cahil herif? Sen bir kez olsun ''Uyutma Yaşat '' dedin mi?
Ok yaydan çıkmıştı artık.
-Demedim. Demeyeceğim de. Ama sor istersen nedenini?
-Yok merak etmiyorum. Sizler katil bir ruh taşıdınız ve taşıyorsunuz her zaman.
-İşte tam da bunun için - Gönlüm asla sokak köpeklerinin uyutulmasından yana olmasa da- ''Uyutma Yaşat '' demiyorum. Çünkü çok iyi biliyorum ki 2013 Yılının tam da bu günlerinde çok masum bir eylem olarak başlayan ''Ağaçları Kesme. '' eylemi , sonradan şekil değiştirip ''Velev ki ibneyim.'' '' Hepimiz Ermeniyiz'' ve daha pek çok ağaçla ilgisi olmayan eyleme dönüştü ve bu site, etrafımızdaki diğer sitelerle birlikte sabahlara kadar tencere tava çaldı eyleme destek için. Bugün de '' Uyutma Yaşat '' Eylemi aynı şekilde bir eyleme dönüşecek. Hatta TBMM'de başlamış bile. On binlerce insanımızın, kundaktaki bebeğin bile katili olan Pkk'ya '' Terör örgütü '' diyemeyen bir siyasi partinin yani bu ülke insanının canına zerre kadar değer vermeyen bir anlayışın temsilcisi, TBMM'de iktidara '' “Şiddete, kana ihtiyacınız var. Katliam yasasını getirmek istiyorsunuz Lafa gelince din iman masalları anlatıyorsunuz. Allah, kitap sözleri sizin kirli ağızlarından düşmüyor. Sizde ne din kalmış ne iman kalmış" Diyerek bombanın fitilini ateşlemiş bile...
-Ulan sen kendini ne sanıyorsun da benimle tartışmaya giriyorsun? Etin ne budun ne senin çapsız herif.
-O hakaretinizi aynen iade ediyorum size. Hephaistos dediğiniz bu köpeği de siz çıkarın artık siteden. Eliniz bir sokak köpeğine değsin bu vesileyle.
Size bir soru daha soracağım: Köpekler hayvandır da kediler değil mi?
-Ne alaka?
-Geçen sene bu siteden olup bir satanist ayininde zavallı bir kediyi parçalayarak öldüren üç delikanlıyı mahkemede siz savunmuştunuz da...
-Sen onu anlayacak kapasitede bir insan değilsin. Hukukta her insanın savunma hakkı vardır.
-Muhakkak öyledir de o gençler bu siteden değil de parasız pulsuz insanların evlatları olsaydı onların da savunma hakkını savunur muydunuz? Hiç sanmam...
Neyse... Bizim hayvanseverliğimizi sorgulamayın sakın. Eğer bizim hayvanseverliğimiz olmasa siz sofranızda ne et, ne süt, ne yumurta ne de bal görebilirsiniz. Rakınıza meze yaptığınız balığı bile rüyanızda görürsünüz. Bunu da unutmayın sakın.
***
Bahadır elbette ki bu konuşmadan sonra işinden olmuştu ama iş elbiselerini teslim ederken senelerdir içinde biriktirip söyleyemediklerini bu ikiyüzlülerin temsilcisinin yüzüne karşı söyleyebilmiş olmanın rahatlığı içinde terk etti Papatya Sitesini.