Ne Zamandan Beri Böyle Dağıldın


susmuş bir yanardağ 
küllenmiş bir ateş 
akmayan bir ırmak 
kokmayan bir gül gibi 
söylesene
sen nerede kayboldun 

kendinden hangi köşe başında vazgeçtin  
ne zamandan beri 
başına bir kuş tüyü konduğunda
yüreğin kanamaya başladı 
yaran o kadar mı derin 
kolun kanadın nerede kırıldı
hangi kördüğümü 
içinde bir ukde bile kalmadan 
kendi ellerinle boynuna doladın

hangi vakit sendeledin 
düştün 
ve bir daha kalkamadın
sonsuz bir matem çöktü şehrin üzerine 
çöktüğünü ve bir daha kalkamayacağını
ne zaman anladın
söylesene

söyle bana
kesif bir sis içinde yol almaya çalışırken
sis lambalarını yakmayı unutmanın ölümcül kazalara yol açtığını
unutulmuş bir zaman üzerinde durmanın 
sanıldığı kadar emniyetli olmadığını 
bilmiyor muydun

bir yaranın kanatılması gibi 
sen mi yazdın ortaya saçılan bütün bu cümleleri 
kelimeleri bu kadar çok israf ettiğinden mi 
yoksa 
görünmek istediğin ile göründüğün arasında ki uçurumu 
fark ettiğinden mi oldu bu 

kanatların yoktu 
lakin iki yakan arası 
bir köprü kuramayacağın kadar da mı genişti 
o uçurumun başında mı vazgeçtin
dönüşebileceğin bir şeyin kalmadığını mı fark ettin

son nazarınla yer ile göklerin titrediğinden mi
kalbinin denizinde taş üstüne taş bastığından mı
böyle böyle mi sonunda taş kestin 
o zaman mı 
siz gidin, ben gelmiyorum dedin 

ilk kez
ya da ne zaman 
aynı kapıya çıkan bir cümle daha kurdun
siz kalın
ben gidiyorum
dedin

ayrıldın kalabalıktan
sonra her an için sökecek gibi duran karanlık 
bir duvar dibine yaralı bir kedi gibi kıvrıldın da 
tek çığlık koparmadan 
bütün 
o müphem uğultuyu gerisin geri ciğerlerine mi yolladın
kopuk cümleleri bir araya getirmek değil miydi 
senin marifetin

aynan paramparça
ne zaman böyle kırıldın
böyle dağıldın
bulutlara mı kırıldın  
yağmurun ,şimşeğin, gök gürültüsünün varlığını 
ne zaman inkar ettin

ne zaman bunun bir oyun olduğuna 
karar verdin
sıcak bir haziran günü mü
artık secdeye kapanan bir alanın
konuşan bir ırmağın kalmadığını mı 
daha gidecek hiçbir yer olmadığını mı 
fark ettiğinden mi 
döndün geriye

kimse görmedi mi
kimse işitmedi mi
bir hilal gibi karanlık geceye varıp da 
yeniden doğmaya başlayamayınca mı
yoksa şehadet parmağını ışığa çevirip de 
gördüğünü gösterebileceğin bir kimsenin 
kalmadığını mı fark ettin

bir daha söylesene
yenilgiye tam evet demişken 
bu defa 
ve işte ilk defa 
önünde diz çöken kimseyi bulamayınca mı
kıydın kendine

ne zaman
sen kendine
bir demet nergis almaktan vazgeçtin
söylesene
nerede kayboldun sen 
hangi kavşakta
hangi çıkmaz sokakta

redfer
( Ne Zamandan Beri Böyle Dağıldın başlıklı yazı redfer tarafından 4.06.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu