Sabri
orta okulu yarım bırakmıştı. Nasıl olduysa çok kitap okurdu. Günlük tutardı
hayatı paylaştığı tek şey yazdıklarıydı bazen ses kayıt cihazını alır oraya her
gün yüklemeler yapardı. Spor yapmaya bayılırdı bahçesine vücut geliştirebileceği
bir parkur bile yapmıştı.
Köyde
kahve çalıştıran Sabrinin kahveye gelmesinden rahatsız olduğu tek bir insan
vardı o da Murattı. Murat’ı çevrede seven insan sayısı gerçekten azdı. Muratta
herkesle oturmazdı. Masasına yamuk adam geldi mi ya kendi kalkar gider ya da
masaya gelen oturabilir miyim derse sert bir şekilde ikaz ederdi. Murat’ın
inancı zayıftı ama ben cennetliğim diyen birçok insandan daha cömert daha
saygılı ve daha merhametliydi sadece hayatta yanlış giden şeylerin bilimsel açıklamalarının
olduğuna inanırdı. Bazen sokakta gördüğü kediye su verir bazen birilerine
askıda ekmek alır bezende küsleri barıştırırdı.
Sabri beş vakit namazını kılar ne isterse Allahtan
isterdi. Kuldan bir şey dilemezdi tek dost onun için Allah’tı. Ama kendisine
göre olan yaşantısında Allah’ın yasakladığı her şeye harfiyen uymaz nefsine
zaman zaman yenik düşerdi.
Murat
yeşil duvarları olan bahçesinde sarmaşıklar dut ağaçları bulunan evinde
çocuklara yemek ısmarlar her geldiklerinde hepsine harçlık verirdi. Onlara
dondurmalar alır yaşıtlarıymış gibi onlarla sohbet ederdi.
Köyde
bisiklet tamirhanesi bulunan yer fıstığı Kerime çok yardım etmişti Murat ona
her zaman maddi konularda destek olur karşılığında hiçbir şey istemezdi. Kerim
kalıbının adamı değildi. herkesin arkasından konuşur dedikodu yapar insanları
çekiştirirdi ona gider falanca böyle dedi. sana gelir o yaramaz adam boşver onu
derdi.Resmen mikser gibiydi. Lakabı yer fıstığıydı. Kısacık boyu vardı ama
türlü türlü kötü huyu vardı. Seveni çok azdı müşteri olarak gelen birine
yaptığı işi çokmuş gibi gösterip cebindeki parayı gasp ederdi. Murat huylarını
bilmesine rağmen gariban diye yardım istemekten çekinmezdi.
Bir de komando Habib vardı tabi askerliğini komando olarak
yapmıştı sert bir adamdı. Dediğim dedikti. Alkol tüketirse herkese racon
keserdi içmezse olay çıkartmazdı bir gün içkili kafayla Kerime bisikleti tamir
ettirmek için gitmişti. Zil zurna sarhoştu öyle saatleriydi. Kerim bisikleti
tamir edip iki yüz lira para istemişti. yaptığı iş tekerleğe yama yapıp tekere
hava basmaktı. Habib iki yüz lirayı duyunca çılgına döndü. Yok bana komando
Habib derler sen benim kim olduğumu bilmiyor musun dedi. Aralarında bir
münakaşa başladı sırada Sabri insanlık namına araya gir dur yapma dedi O sırada
sesi duyan Muratta oraya vardı. Kahveci Sabri. Kerimle Habibin
arasına girdi derken birden Habib belindeki bıçağı çıkarıp sağa sola sallamaya
başladı Murat yerinde durur mu Habib tam bıçağı Sabrinin karnına doğru
götürürken kavradı Murat bıçağı aldı elinden Sabrinin hiç sevmediği Murat
hayatını kurtarmıştı ona bir can borçlanmıştı. Bu hengamenin arasında polis
geldi aldı Habibi götürdü.
Sabri
şaşkındı ilk defa başına böyle bir olay gelmiş biri onun için canını tehlikeye
atmıştı bu güne kadar hiç dostu olmayan Sabri Murata karşı yumuşamıştı Muratın
ona göre inancı zayıftı ama mangal gibi yürek vardı sonra Sabri kendi kendine
düşündü ben mi daha inançlıyım yoksa Murat mı diye o sırada kahveye geçip
oturdular. Sabri hemen Murata bir sade kahve yaptı geçti karşısına kardeş dedi
sen delikanlı adammışsın Allah var ben seni çok sevmezdim ama bu hareketinden
sonra kardeşiz bir emrin olursa başım gözüm üstüne sana hep inançsız biri
gözüyle baktım nerden bilirdim bu kadar delikanlı olduğunu sağ ol var ol
dedi.Murat biz kalleşten yana değil kardeşlikten yanayız Sabri dedi aralarında
ölüme giden bir dostluk baki oldu.