*
hiç eskimez bir masaldır bu
bir gece herkesler uykudayken
bir tebessümüyle ilk ödülünü verir bebek anneye
bana gülümsedi der
dünyalar onun olur
bu kadar kolay kanar anne
ve bütün anneleri ortak olarak kuşatan duygu
bu gönüllü kendini veriştir
ilk dişi
ilk kelimesi
ilk çizgileri
ilk resmi
ilk okulu
ilk acısı
ilk acıtması
daha ne ilkler yaşanır onunla
sınırsızdır annelerin dünyası
öyle bedelsiz fethedilmekte
ve kuşkusuz bir kez yitirilip de
bir daha bulununca
kendisi olabilen tek şeydir anne yüreği
dönen çocuk aynı değilse de
bekleyen anne hep aynıdır
çünkü çektiği her türlü acıların bahşişidir çocuk
anneye bağıştır
ve, anne yavrusunu
hep kucağına ilk verildiği günkü bebek olarak hatırlar
hayatı bu an ile ikiye ayrılır
ondan önce ve ondan sonra
çünkü her doğum
ruhun ezeli ve ebedi hakikatle yüz yüze gelip
gerisin geri dönmesidir
açılan bir pencereden ötelere bakmaktır
kısacık bir an
göz kırpımı bir mesafeden
ruhun bu dünyadaki bezm-i elestidir doğum
her kadına
daha yaşarken
ezel ve ebetle yüz yüze gelmiş olmasındandır
bunu her anne anlar
kucağı bebek biçiminde yaratıldığı için midir
içinin her bebeğe böyle akması
ve minicik bir bebeğin
bir kadını böyle güçlü kılması
başka türlü nasıl izah olunabilir ki
bir kadının
bir yangının ortasına
savunmasız yürümesine yetecek kuvveti
aniden ve izahsız kendinde bulabilmesi
ağırlığının kat be kat fazlası yükün altına
hesap yapmaksızın girebilmesi
taşırsam taşırım
taşıyamazsam altında ezilmeye hazırım demesi
neyle açıklanabilir ki
emanetine iyi baksın diye
şefkatle donatılan ona bunca dayanma gücü
göklerin ve yerlerin, alemlerin ve oluşun yaratıcısından
vasıtasız gelmekte değil midir
seninle benim sebebim aynı
bu yüzden anneler
çocuğunun çizdiği ilk resimlerde
en fazla, sol tarafa yerleştirilmiş
bu sevginin bedeli daha ilk anlarda
kan, ter, gözyaşı ve çığlıkla ödendiğinden midir
annenin böylesine sabır taşı olması
sabır taşı çatlasa da annelerin susması
ve, sonraları o kadar çok vereceğinden midir
başlangıçtaki bu kadarcık istemeleri
yeşil erik
kiraz ağacı
kekik kokusu
akasya dalı
adem kadar masum
havvanın bağışlanışı kadar inandırıcı
öyleyse doğrudur annelerin hakkının ödenmediği
ama her anne bilmektedir ki
kendi annesinin uykusuz kaldığı gecelerin hakkını
kendi çocuklarına uykusuz kaldığı gecelerde ödemekte
ve her anne
bebeğini hıçkırıklarını ninni yaparak uyuttuğu gecelerde
bir başka kadının hıçkırıklarını
kendine ninni edinerek uyuduğu geceleri düşünmektedir
yaşanmışlar kadar yaşanma ihtimali içerenleri de
kendine dert ettiği için mi
ağır bir saatin tik taklarının boşluğa döküldüğü gecelerde
böylesine benziyor gözlerdeki korku birbirine
böyle olduğundandır herhalde
gecenin saat sıfır üçlerine
bebeğin o denli yakışan naz kıpırdanışlarında
sıcacık yatağından aniden
ama aniden kopuvermesi
ya da uykuyu hiç bilmeden sabahı bulduğu yerde
ateşi aniden düşüveren çocukla
bir kez daha doğduğundan mıdır
yüzünde beliriveren aydınlanma
anlatılması ne zor bir şey annelik
güllük gülistanlık bir yol hiç değildir annelerin yolu
lakin güldür anneye çocuğu
dikenleri yüzünü ve ellerim yırtsa da
gülüm benim diye sever yavrusunu
ve hangi anne dikenlerinden ürkerek
gülden vazgeçebilir ki
redfer