Bir iş adamını dinliyorum, hem kişisel eğitim hem liderlik yöneticilik alanlarında eğitim veriyor. Gayet de güzel anlatıyor. Hemfikir olduğum birçok cümlesinde hafif hafif gülümsüyor ve başımı sallıyorum. Sonra çocuklarından anlatıyor; onlara ders çalışma anlamında asla “baskı”! yapmadığından önemli olan şeyin ahlaki değerler olduğundan söz ediyor. Evet değerler konusunda haklı tabi ki ama aklımda beliren sorunun cevabı birazdan geliyor.
Yabancı bir ülkede okuttuğu kızı şirket yöneticiliği için ülkemize dönmüş. Bu sırada benim düşüncem, “Türkiye’de kaç aile baskı! yapmadığı çocuğu bir üniversite kazanamadığında yabancı bir ülkede okutabilme imkan ve şansına sahiptir ki?!” oluyor. Cevabı sanırım herkes biliyor..
Belki de eğitim konusu konuşulurken, güzel ülkemin her kesiminde farklı şartların yaşandığı unutulmadan sözler sarf edilmeli. Başka çaresi olmayan bir aile okumak adına çocuğu için çırpınıyorsa bunun adı baskı değil “çocuğuna gelecek inşa etme gayreti” dir ve kocaman bir alkışı hak eder. 👏