Şalterini indirdim:
Önce göğün.
Dip boyası gelmiş yerkürenin
Tozunu dumanına kattığım
Seyyah iklimlerin
Gücüne gitse de yaşamak…
Önce öldüm sonra aldım nabzını
hayallerimin
Sükûtu hayale uğrayan demli mizacında
ömrün
Sırlar ektim aynaya
Sonra kırdım pekişen bir öfke ile
Binlerce aynaya denk düştüm
İçime tutulası ışığın
Hasretine yenik düştüğüm aşkın
Yerin göğün Efendisi alıcı kuşların
Yüzü suyuna hürmeten
Saf tuttum saf kalbimle
Safiyetin nemini alan ellerim
Ve işte astım her birini ipe
Öncem ve yanık andaki mevcudiyetim
Varlık mademki kutsalımdı
Hiçliğime sarıldım ansızın
Salkım saçak söğütlerin
Rengine ve yaratılışına kurban
Kurada çıkan yanılgılarımın
Hesabını kestiğim kadar şaibeli rüzgârın
Önce peşine takıldım
Terk edilmişliğin başşehri iken
Sözcüklerden akan kanı pansuman
yaptım
İyileştirici gücü duaların
Her birine asıldım delicesine içime
ektiğim
Tohumların
Mademki gübreye ihtiyacı vardı
Hüznümü kattım içime
Meali ölüm olsa bile gidişatın
Fani rütbemle
Yetmedi yüreğimin kırık fay hattı
Ve af diledim sonramdan uzaklaşıp
Peşi sıra koştuğum çeşme başı âşıkları
Ve işte kutsandı aşk
Kutsaldı mademki sevmek
İzahı da yok iken duygularımın
Kırkladım kalemi
Kıtladım bir bir heceleri
Kat izinde saklı
Olsam bile duyguların
Olduğumdan da öte ötekileştirilen
varlığımın
Hem hicvi idi yazdıklarım
Hem de hicreti
İvedilikle sektiğimse hayal âlemi
Son durağa gelmiştim ki:
Annem çağırdı beni…
Selameti uğruna hayallerin
Ve elimde tuttuklarım
Elimden kayarcasına canımdan giderken
Canım
Canhıraş adaklar adadım
Bağrıma bastığım taş değil
Ütopyası yaşananların varsın olsun
sair hayal
Hemhal ettiğim kadar sırlarım
Sarmalında gecenin
Saman alevi gibi yanıp sönen
Bir şarkının efkârına çevrildi
bakışlarım
Akamadığım kadar coşkulu
Aktardıklarımdan da öte tutulan
nutkumu
Önce şiir belledim
Sonra ömür
T/aşkın isyanında gecenin
Bir çiy tanesi gibi
Bilinmezin gizemi
Varla yok arası varlığımla
Adımı yazdım yeniden
Unutulmuşların müzesinde
Unutmak adına da kendimi…