E = M.c²


 

E = m.c²" Formülü Birde Yani Ne Kadar Hızlı Hareket Edersen O Kadar Ağırlaşırsın

 

“E = m.c²" ifadesi, Albert Einstein'ın ünlü denklemi olan "E=mc²"yi ifade eder. Bu denklemde, E enerjiyi, m kütleyi ve c ışık hızını temsil eder. Denklem, kütlenin enerjiye dönüşebileceğini ve enerjinin kütleye dönüşebileceğini gösterir.

 

"Ne kadar hızlı hareket edersen o kadar ağırlaşırsın" ifadesi ise, bir cismin hızı arttıkça, o cismin etkili kütlesinin de arttığını ifade eder. Bu kavram, cismin hızlandıkça zamanın değiştiği ve cismin ağırlığının arttığı özel görelilik teorisi kapsamında ele alınır. Bu nedenle, genel anlamda, "Ne kadar hızlı hareket edersen, o kadar ağırlaşırsın" ifadesi, Albert Einstein'ın görelilik teorisine dayanan ve kütlenin enerjiye dönüşe bilirliğini açıklayan E=mc² denkleminin bir sonucudur.

 

Genç ve hırslı bir bilim insanı olan sönmez kardeşim ve ben Bilgin Bey, evrenin sırlarını keşfetme yolculuğunda yeni formülle adım adım ilerlemekteyiz. Bir gün, gizemli bir deney sırasında yaşanan beklenmedik bir olay, insanlığın hayatını değiştirecektir. Deneyin sonucunda biz, belirli bir hıza ulaştığında aniden ağırlaşmaya başladığımızı fark ettik

Bizim keşfimiz Einstein’ın ünlü denklemi E=mc²'nin başka bir boyutunu ortaya çıkardı. Hız arttıkça kütlenin de artış gösterdiği gerçeği, zihnimiz de yeni bir pencere açar. Biz bu boyutun durumunu anlamak ve kontrol altına almak için akıl almaz bir maceraya atıldık.

Yolculuğumuzda bilinmeyen kuvvetlerle savaşırken aynı zamanda içsel bir yolculuğa da çıktık Kendi sınırlarımızı zorlarken, sevdiklerimize olan bağlılığı ve insanlıkla olan ilişkisi de sorgulanmaktayız. Bizim karşılaştığımız zorluklar ve seçimler bayağı etkisiyle derin olacaktı. "Hızlı hareket edersen hızla ağırlaşırsın” “Yani ne kadar hızlı koşarsan yolda dermansız nefessiz kalırsın yorulursun, yavaş yürü emin adımlarla yürü” amacına ulaşmaktı amacımız. Şair kardeşimiz bizden önce bulmuş anlaşılan ve yazmış.”

“Aman güzel yavaş yürü aman
Çok güzelsin güldüğün zaman
Yapmıyorum sana hiç falan filan
Ara beni yaparız mutlaka plan”

 

Bir dörtlükte ben yazayım

 

Aşkından deli oldum zincirler tutmaz beni

Bekliyorum gece gündüz

Gel de kurtar sen beni

Hasretinden kavruldum gel de söndür beni

Bir aşk hikâyesiyle E=mc² formülü arasında ilginç bir paralellik bulunmaktadır. Sevgililer arasındaki bağın, enerjinin kütleye dönüşümü gibi etkileyici bir gücü vardır. Aşk, kütlesiz gibi görünse de, içinde büyük bir enerji yatmaktadır.

 

Mahallemizde onu tanıdığımda 20 yaşındaydım. Adı Kemal’di ve komşunun kızına âşık olmuştu. Ancak bir devlet dairesinde çalışmadığı için ara işlerde ara sıra çalışarak birçok gününü boş geçiriyordu. Kızın babası ve geleceği belirsiz olduğundan, kızını ona vermek istemiyordu. Kemal hemen evlenmelerini istese de, bazen ne kadar hızlı hareket edersen o kadar ağırlaşırsın felsefesi gibi hızlı hareket etmek işe yaramıyordu. Yavaş adımlarla ilerleyerek hedefe ulaşmak gerekiyordu.

 

Kemal’in kalbi Belma için atıyordu, ama bu aşk sadece duygularla sınırlı değildi. İş ve gelecek endişeleri de bu aşkın içindeydi. Bu endişeyi aşmak için çalışarak emek harcaması gerektiğine inanıyordu. Belma’nın babası, “Git kendine güzel bir iş bul, öyle gel,” demişti. Bu söz, Kemal’in kalbini kırsa da, sevdiğinden asla vazgeçmemişti.

 

Bir gün sonra, yorgun ve umutsuz bir halde geri dönen Kemal, Belma’nın babası Haydar Bey ile karşılaştı. İş arayışlarında başarısız olmuştu, ancak umutsuzluğa kapılmadan babasına doğru adımlar atmaya kararlıydı. Babasına yaklaşıp heyecanla konuştu: 

-Babacığım, size ve Belma’ya olan sevgim gerçek ve sonsuzdur. Belki şu anda işim yok ama ben size ve kızınıza layık bir adam olmak için çabalarımı sürdüreceğim. Sizden bir şans istiyorum, dedi.

 

Belma’nın babası Haydar Bey, 

-Peki, evladım. Sana bir şans veriyorum. Benim arkadaşım Veli, villasına bir bahçıvan arıyor. Orada çalışır mısın? diye sordu. 

Kemal hemen kabul etti: 

-Tabii babacığım, çalışırım. Sizi mahcup etmem, inanın ki.

 

Kemal, Belma’nın babasının elini öperek adresi aldı ve koşarak Veli Bey’in villasına gitti. Villa’da bulunan güvenlik görevlisine yaklaştı:

-Ben Veli Bey’i görmek istiyorum. Beni arkadaşı Haydar Bey gönderdi.

 Güvenlik görevlisi,

-Tabii, buyurun. Zaten o da sizi bekliyordu,” dedi.

Şaşırdı, sevinç içinde kapıdan içeriye girerken villanın muhteşemliği karşısında bir an şaşkınlıktan duraksadı, etrafına baktı, bahçesi bakımsızlıktan harap olmuştu. Villa'nın etrafındaki bahçe, yaz aylarının sıcaklığını ve kuraklığını yansıtan bir manzaraya sahipti. Tozlu ve çatlamış bir toprak zemine sahip olan bahçe, çalılar ve ağaçlar arasında az da olsa yeşil rengini koruyan solgun yapraklarla doluydu. Güneşin sıcak yüzüyle yıkanan bahçede, eski ve yorgun bir sulama sistemi bulunmasına rağmen bitkilerin canlılığını korumakta zorlandığı açıkça görülüyordu.

Bahçenin ortasında yer alan küçük bir çeşme, zamanla paslanmış ve suyu azalmıştı. Dikdörtgen şeklinde düzenlenmiş bir çim alanı, kurumuş ve sararmış haldeydi. Köklerinden su çekmeye çalışan ağaçlar ve çalılar, çaresizce kuru toprağı delecek kadar uzanıyordu. Bahçedeki taş yolların kenarlarındaki çiçekler ise solgun yapraklarıyla hüzünlü bir halde duruyordu.

Etrafı çitlerle çevrili olan bahçenin duvarları da eski ve bakımsızdı. Taş duvarların üzerinde yosunlar ve küfler yayılmış, belki de aylardır hiçbir bakım yapılmamış gibi duruyordu. Bahçenin genel görüntüsü, umutsuzluk ve yıpranmışlık hissi uyandırıyordu.

Ancak, güneşin batışıyla vuran kızıl ışıklar bahçenin üzerine düştüğünde, her şey bir anda canlandı gibi göründü. Kurumuş yaprakların üzerindeki ışıklar oyun oynarken, eski çeşmenin sesi uykulu ve huzur verici bir melodi yaratmaya başladı. Böylece, bahçe adeta uykusundan uyanmış gibi bir huzur ve dinginlik hissi veriyordu.

Kapıyı çaldı. Kapıyı hizmetçi kız açtı.

-Buyurun, Veli Bey sizi bekliyor, dedi Kemal. İçeri girdiğinde Veli Bey koltuğunda gazete okuyordu. Kemal elini uzattı ve Veli Bey ona baktı.

 

-Buna gerek yok, evladım. Gelirken bahçenin halini gördün. O bahçeyi güllerle donatarak beni yeniden memnun eder misin?

 

-Hem de en güzelini yaparım, Efendim. Siz merak etmeyin.

Veli Bey, Kemal’in kararlılığını ve içindeki sevgiyi azmini gördü. Birkaç saniye durakladı, sonra gülümseyerek devam etti:

 

-Tamamdır evladım, hemen bugün başla.

-Teşekkürler, sizi mahcup etmeyeceğim. İnanın ki.

 

Kemal sevinç içinde Veli Bey’e teşekkür etti. Ardından, daha fazla bilgi sahibi olan arkadaşı Veysel’i arayarak yardım istedi. Veysel, sararmış çiçeklerin yeniden canlanması, taş duvarların onarılması, taş yolunun düzeltilmesi ve toprağın gübre ile canlandırılması için bahçeyi inceledi. Yarım saat sonra, bir liste hazırlayarak Kemal’e verdi ve uzaklaştı.

 

Kemal, Veli Bey’in yanına girdi .

-Rahatsız ediyorum efendim, kusura bakmayın. Bahçenin onarılması, taş duvarın ve taş yolunun düzeltilmesi gereken yerler için bir liste hazırladım. İzininiz olursa gidip alıp geleyim, dedi.

 

Veli Bey kâğıda göz attı ve 

-Maşallah, kısa zamanda iyi iş çıkarmışsın evladım, dedi. 

Kemal, arkadaşının yardımıyla listeyi hazırladıklarını belirtti.

 

Veli Bey gülerek, 

-Bak şuna, tevazu sahibiymişsin. Aferin sana. Sen o arkadaşını da al yanına, beraber çalışın. Şimdi karşı sokağın sonunda arkadaşım Gürkan’a git, bu listeyi ver. Benim adımı ver, arabaya yükleyin gelin. Ben şimdi telefon edeceğim, arkadaşına da söyle gelsin. Arkadaşın evli mi, bekâr mı? diye sordu.

 

-Evli efendi, iki çocuğu var, efendim.

 

-Evleri var mı, kiradalar mı? 

 

-Kiradalar efendim.

 

-Öyleyse eşyalarını ve ailesini alarak yandaki dairede kalsınlar. Kirada istemem, üç odalı bir daire güzelce otursunlar. Haydi bakalım.

 

Kemal sevinçten bayılacak gibi oldu. Havalara zıplayacak gibi oldu ve Veli Bey’e teşekkür ederek dışarı çıktı. Telefonunu eline alarak arkadaşını aradı.Kemal ve Veli, aylarca bakımsız kalmış ve kurumuş bir bahçenin önünde durdular. Bahçenin etrafını saran yıkık taş duvarlar yılların ve doğanın yıpratıcı etkileriyle aşınmış, yürüme yolu olan taşlar ise yosun kaplamıştı. Ancak Kemal ve Veysel, bu eski ve yorgun bahçeyi tekrar hayata döndürme kararlılığıyla yüzlerinde okunuyordu.

İlk olarak Kemal, toprağı kazmaya ve temizlemeye başladı. Kurumuş yaprakları ve ölü bitkileri toplayarak bahçenin nefes almasını sağladı. Veysel ise yıkık taş duvarların bakımı için kolları sıvadı. Kendini belli etmeyen doğal taşları yenileriyle yerine oturttu ve duvarları tekrar sağlamlaştırdı. Birlikte çalışarak, bahçenin eski ihtişamına kavuşacağına inanıyorlardı.

Sonraki adım, yürüme yolunun yeniden düzenlenmesi ve canlandırılmasıydı. Kemal ve Veysel, yosun ve kiri temizleyerek taşları parlatmaya başladılar. Yavaş yavaş ortaya çıkan taşların doğal güzellikleri ve renkleri, bahçeye yeni bir soluk getirdi. Yılların eskitemediği sağlam taşlar, tekrar eski ihtişamına kavuştu. Veli Bey onları camdan izlerken bahçenin yeniden canlanmasıyla gülümsedi ve arkadaşı Haydar Beyi aradı.

-Haydarım nasılsın?

Haydar Bey arkadaşının sevinçli sesini duyunca şaşırdı.

-İyiyim Veli Beyim, sesin çok neşeli geliyor hayırdır?

-Bırak bu Bey sözlerini, gönderdiğin delikanlı ve arkadaşı bahçeyi ve yolları yeniden inşa ederek eski güzelliğine kavuşturdular azimle kararlılıkla, sana teşekkürler etmek için aramıştım.

-Sevindiğin için memnun oldum, başka bir yardıma ihtiyacın olduğunda ara çekinme.

-Ararım sende şu kızı ver artık aslan gibi oğlana, bak artık işi de var bir dairesi de var artık, kabul etmezsen ayrı bir evim var orada otururlar artık.

-Tamam, teşekkürler ederim ev içinde iş içinde görüşmek üzere düğüne de beklerim.

-Asıl ben seni beklerim koskoca boş arazim var düğünü de kınayı da burada yaparız artık.

Kemal ve Veysel’le, birlikte çalışmanın verdiği mutluluk ve heyecanla, her gün bir adım daha ileriye gitmeye devam ettiler. Bahçenin her köşesine sevgilerini ve emeklerini enerjilerini katarak yeniden inşa ettiler yani kısacası Sevgililerin birbirine olan sevgi ve tutkuyla dolu olmaları, aralarındaki sevginin yok olmaması için büyük bir çabaya harcayarak bunu enerjileriyle güçleriyle artırtarak bu enerji belirli bir kütleye( değere güzelliğe bakınca hoş görünen güzelliklere) dönüştürdüler. Bu durum, E=mc² formülünün bir benzeri gibi çalışır; aşkın kütlesi olmasa da, var olan enerjiyle etkiler. Sevgi ve aşk, bağlılık ve paylaşım gibi değerlerle beslendiğinde, enerji ve yaşamın anlamı daha da artar. Enerjiyi doğru yönlendirmek ve sevgiyi kütleye dönüştürmekten öte güzelliklerle süsleyerek, ilişkilerin gücünü ve derinliğini artırır. Sonuç olarak, aşkın, enerjinin kütleye dönüşümündeki gibi belirleyici bir gücü olduğunu söyleyebiliriz. Eğer sevgiyi doğru şekilde besler ve yönlendirirsek, E=mc² formülünde olduğu gibi büyük etkilere sahip olabiliriz." Vesselam.

 

Bu ağırlaşma süreci ilerledikçe, hızını kontrol altında tutmak ve etrafındaki dünyayı anlamak giderek zorlaşıyordu, yorgun bitkin bırakıyordu. Fizik yasalarının sınırlarını zorlayan bu olay, bizi bilinmeyen bir boyuta doğru sürükledi Bu artan hıza rağmen sevdiklerimize ve değerlerimize olan bağımızı koparıyor bizde buna vurgu yaparak içsel bir denge arayışına girdik.

Bir yandan hızla ağırlaşma durumu bilim dünyasında büyük bir ilgi uyandırırken, diğer yandan karşılaştığımız zorluklar ve seçimler insanlığın varoluşsal sorularıyla yüzleşmeye itti. "Sonsuz Hızda Ağırlaşmak", bilimin ve insanın doğasını derinlemesine inceleyen, akıcı ve sürükleyici bir hikâye sunmaktadır. Bize değişen gerçekliği ve çevresiyle olan etkileşimi, düşündürücü bir yolculuğa çıkarırken aşkın sınırları zorlayarak hayatı güzelleştirdiğine dair güzel bir eser olarak akıllarımızda kalacaktır inşallah.

Mehmet Aluç
( E = M.c² başlıklı yazı kul mehmet tarafından 3.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu