Mıntıkam belli, aşkın seyyah neferi

Unutulmuşluğun gözlerinden geldim geleli

Gitmek ne ki?

Gitmekten de öte çatık kaşlı bir istila

Eziyetin tek muhatabı

Gönlümün ve de şah damarımın kırbacı…

 

Beyitler aştım,

Ey, beynamaz münafıklar:

Sabrım taştı taşalı

Azadesi göğün nemli iklime takılı gözü gönlümün

Beyhude sevinçler biriktirmiştim oysaki

Biteviye şahlanan dağlanan yetimliğin minvalinde:

Artık kimse kim, mükemmeli ve iyiyi oynayan

 

Hasat zamanı geçmiş meğerki

Sevecen dilimden dökülen şu imgeyi

Satır arasına serili yetim yüreği

Şeffaf sevgiminse tek muhatabı

Hazana dönük yüzü mevsimin

Kordan geçitler

Lahit ötesi bir kabri

İnşa ettim edeli hüznün delik deşik seyri

Şimdimden dahi yoksun

Yarınlar çürük düşlerim kadar meftun

 

Ah, yaram;

Ah, yamam;

Ah, yağmalanmış hicranımdan taşan

Yasıma da yaşıma da dokunmasın hiç kimse

Beti benzi atmış nice mesuliyet

Taş mı taşıdı da insanlar ağrıdı kolları?

Taşlandığı kadar hüznümün yakıcı korları

Azınlıkmış meğerki:

Sevgi de hüsran da vicdan da

Hele ki merhamet

Kapılası şu rüzgâra

Her dem yüreğimde saklı metanet

 

Ummadım umarsızlığın kırbacını

Uğurladım gönlümün yasını

Sözüm ona yok saydım acımı

Sazım yok ki:

Kırık telinde depreşsin bitimsiz rüzgârı

İçimde derlesin nicedir Rabbim

Esen değilim esintinin hicrinde

Yanıp tutuşan ömürlük varlığının közünde

Bir mihrabım bir de matemim

Bir meal ki içimden geleni artık sezdirmiyorum

Bir Allah’ın kuluna:

Yatak döşek duygular vurgun yemiş ruhuma

 

Sunulan komplolar

Ne bakirmiş insanlık

Ne de özgür

Alabildiğine b/atıl

Katıksız hüzünle demlediğim çayın, kömür

Gözlerine gecenin kardığım kadar

Düşlerimin yetim merhalesi

Ne zanlardır umurumda

Ne de ziyan ettiğim ömür

Kefilim ben ruhumun şanlı nuruna

Adını dahi

Telaffuz edemediğim hüznün yerlisi

Yerleşik düzenden muaf tutulası

 

Bir defter-i kebir ki

Yalnızlığın ç/ağlayan şelalesi

Yâdım ve yârim ve yanık kokan kalemimi

Dileyen batırsın da yerin dibine

Yetmedi adımdan yoksun değilken

Yaşadığımı ispatlayandır koşuşturduğum

Şu mekândan en uzağa gidemediğim kadar

Yalandır

Araf’ta saklı bir iz

Öykündüğüm sadece bana dair o giz

Yeter ki nemalanmasın artık hiçbir beşer

 

Hüznüme de kefilim sevgime de

Şerh düşülesi vicdanımın her zerresine

Tanık olduğu kadar ulu Yaratan…

 


( Gönlümün Ve Şah Damarımın Kırbacı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 27.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu