Müsemma gösteren şanlı bir v/eda idin
Hem de öznene muhalif
Aşkın kayrasında sekerken nice hece
Ve işte
İçinde kalan ukde ile
Ufka açılan pencere…
Endamı yitikti güneşin
Sözcüklerinse neşrinde saklı duygu
Küfe dolusu nesir yazmanın büyüsü
Kâfi derecede hüzün
Ah, keşke olmasaydı ölümün öyküsü
Hasat zamanına denk düştü tüm renkler
Ve de efkârın bam telinden firar
Ederken içine kapanan güller
Mevsimlik işçiler gibi kapış kapış
hüsran
Günü birlik aşklara ettiğim veryansın
Bir zümre bir de sair cümle
Göğün geviş getiren bekçileri
Ha leylek ha saka ha Anka
İçinde saklı yeis bir vedanın
türküleri
Gazabın sonrası
Azabın öncesi
Sevgininse sönmeyen meşalesi
Sırra kadem bassa ne ki âlem
Sarrafı olmuşken bir kere terk
edilmişliğin
Şeceresine atılan her çentik
Kana bandığım şu kalem bir de
seyirlik öfkesi yılların
Ve işte kuruyan yaşıma meftun
Oldum olalı
Kurunun yanında yanmadığım ne malum?
Malum olduğu üzere saydığım şafaklar
Afaki notlar ve notalar
Uçuşan göğsümde
İzafi sevgiler aşkın atandığı olmalı iken
En üst en üstün Makam
Ve işte Rabbin kudreti
Acıyla seken her saniye
Zaman aşımına asla uğramayan tek özne
Elbette içimde saklı
Bir melun kâbus
Bir de mütereddit sevdam
Nakkaşı olduğum
Deryanın dermanı nasıl ki saklı Allah
katında
Ve işte devasa bir izlek
İçinde saklı nice kelebek
En sevdiğimse ipek
Saçlarına dokunmaya kıyamazken
Ruhumun efkârı
Yaşadığı can pazarı
En sevdiğimin
En vazgeçilmezimin
En çok da müşküle düştüğüm
Ölümü iteklemek hanemden…
Ömrü tetiklerken sevginin, duanın
haresinden
Öteye de yol yok
Adını anmakla
Sevgisi anbean çoğaldıkça
Ve işte tek ırkım tek hırkam
Tek saydam varlığım
Kalp gözüm
Rabbime itikadım
Sözcüklerim ve narım ve nur yüzlü
sevdam
Rabbimin bahşettiği en mükemmel
armağan
Acımla iştirak ettiğim yorgun kalbine
Huzurun ve umudun resmini çizdiğim
Gök gözlerine
Yanımdayken bile özlediğim
Yârim, yarenim, yongam ve yorganı
evrenin
Dualarım hep ama hep seninle,
anacığım…