S/özlük anlamın yoktu senin ve
sessizliğin o sivri dili.
Pekişen hasretin de kırık rozeti ve
amblemi iz düşümünde şehrin şairse gizin peşinde saf kan aldatı saf kan
alıntının ihbarı deştikçe yaralarını sözlüğün verdiği bir muhtıra misali ve
işte kaderin hatırşinas söylemi ve kırık tokasına tutturulmuş yürek deşen keder
gibi.
Yitiklerin şehri.
Bitiklerin kadehte kalan son damlası.
Yorgun kıtalar atlası.
Önsezi adeta anestezi ruhu deşip de
ruhtan çalakalem duygularla yardığı teninde aşkın yakut gözlerinde özlemin ve
melankoli yüklü bir çapanoğlu ararken en derininde saklanmış teneffüs etmekten
bihaber telaffuzu olmayan bir dil gibi bir makale ve işte sızan derinden
sezilerin elediği savruk bir hayali neşreden kalemin izinden giderken gün ve
gece.
Patavatsız bir güç.
Doğa kanunu aşılması ne kelime belki
de doğaüstü bir rüzgâr keşmekeşi hayatın çapalanmış toprak misali topak topak
gözlerinin ihlali ve gözü açık görülen her rüyaya da duacı iken şair.
Bir izlek belki bir mizansen.
Seğiren sözcüklerin buklesinde saklı
nice renk nice gizem.
Şirk koşandı azizenin yangınında kül
duman renklere ve k/asılası bir halka daha zincirinin pasında ruhun deryasında
uyuya kalan bir nöbetçi misali tefekkürün minvali ve göğe dokunan bir el
misali:
Mihrabı yerinde bir s/özlük
Yüklemin dibinde yanan bir gedik
Asılası ruhlar
Aşılası derya
Öznesine atıfta bulunurken o gaipten
gelen rüya
Misilleme yapan dış sesin
Miracı huzura yönelik iç sesin
Azadesi düşlerin
Azımsanan yürek
Ayracı kürek kürek
Toprağın sarmalında
Yiğide gerekendi elbet
En tepeden
En dine
İzafi olsa bile yörünge
Haşmetli bir aşk masalı belirsizliğin
hörgücünde saklı imgeler ve işte yıkılan her köprü yıkılan her düş yakaran şair
en çok da belirsizliğin çengelinde takılı bir sızı misali.
Düş kırmızısı bir bulut ufkun
kıyamında saklı illa ki umut.
Tutamaklara geçsin harf ihlallerim
endamına bitik bir Mecnun, yitik ömrün günahları ve işte o dev/asa alfabe
ruhumun kırıntılarından inşa ettiğim soluk ve silik ve ritmi kayıp şarkıların
bedduası sıvadığım kadar kolumu sırtımı sıvazlayan göğün o kodaman dolgusu
içimin sarmalında yağmurun girdabında kök hücrem kolluk kuvvetim ve korunda
saklıyım ettiğim yeminlerin.
Hurra heceler.
Hatırşinas olduğunu bilmediğim
imgeler.
Kasıtlı ve kayıtlı bir aşk daha
hulasası duyguların tutuklu bir naz:
Haz etmediğim kadar nefretin, kinin
ve kirin harmanında öykündüğüm sadece bir iç-cennet, cinnetin kıyılarından
döndüğüm beti benzi atmış bir muradın çömdüğü…
Omzumda heybem.
Afatları yüklemin ve o devasa boyutlu
dış cephesi rüyalarımın.
Ne hür.
Ne sıradan.
Havsalamdan taşan binlerce kıyım.
Ruhun dengi sadece afaki bir
varsayım.
Huzurun döngüsünde sür-manşet
şiirlerin ölü gövdesinde ve işte doğmadan batan güneşin arazında hakkını
yemediğim dünüm ve varsa yoksa ölüm.
Külbastı duygular.
Köhne bir evin yıkımında dünde kalan
mimari esinti oysaki nasıl da haşmetli idi verandada yerleşik yaşam süren
çiçekler.
Günyüzü.
Gecenin öğütüşü.
Bir hiciv bir toka ve kayıp mıntıka.
Nazenin kanatlarında ölü bülbülün,
gülüne söylediği türküsü dünün minvalinden ansızın seken bir ruh bir de peşinde
sürüklenen güruh.
Meddücezrinde hayallerin dürten
kalemin ön görüsü…
Tekin değildi bu aralar süregelen
gördüğüm düşlerim gerçeklerin methiyeler yağdırmadığı bir minvalde s/ektiğim
heceler ve göğün girift teranesinde saklı vazgeçişler.
Konum atmıyorum da artık ruhumun
damgalanmış isyanında saklı tuttuğum acılardan nemalandığımın rüzgârında savruk
nidalarımın da yok iken eşkâli.
Ötenazi yapmakla iştigal ihbar
ederken en nemli meali.
Gün de geçkin gece de seyyah bir
külfeti sırtlanmışken…
Şair de telaşlı örerken hayatı
şiirlerin ve vecizelerin de dibine boyladığı kadar boyunu geçen dalgalarda
yüzüyor olabilmenin verdiği o heyecanı anlatmakla iştigal.
Nemli.
Namı da alıp yürümüşken.
Şakayıklar şakırken ve alnının akında
saklı aşk ve Tanrı.
Bir metafor bir hışımla da delip
geçebiliyor hani yüreği.
Bir mizansende saklanıyor olabilir de
sözcüklerin küreği.
Uzamında aşkın mesai harcadığı
yalnızlığın olmaz mı kimliği?
Ve işte seyyah ve saydam yüreğin hem
muadili hem müdavimi hüznün askıntı askısında salınan bir seremoni bir armoni
en çok da hiçliğin sessiz çığlığında saklı hüznün mentolü.