Bir lahza idi içlenen.
Bir lahza sadece duyguların değil
gözlerin de topak topak olduğu.
Sanır mısın ki; ölümdür en işveli
v/eda ve sanma ki:
Fazlasın bu dünyaya.
Kerpiçten evlerde büyüyen
yanılgıların
Kazık kaktığı kadar da
Şairin geçirdiği şiir atakları…
Bir müfreze bir de münferit oldu mu
duyguları…
Hazzın genzinde yolculuk yapan
hıçkırık
Hüznün seyrinde bir batında da doğdu
mu gün ve gece
Ve en şık kelam aşk
Ve en kestirme yoldan
Önce kendine sonra Rabbine ulaştığın.
Evrelerden soyutlanmış bir zaman
aralığı
Minvalinde saklı
Hem örtüsü hem güdüsü
Telaşla seviyor olabilmenin lalden
özlemi
Kayıtsız kasıtsız bir ihbar
Çetelesinden aşırdığım her çentik
En ihtişamlı duyguya mazhar
Örtüştüğüm kadar
İsyan ve ettiğim nice tövbe
Hayat da beni benden ettiği kadar
Ruhumun kırık sazı
Bir sızı
Mahiyetinde çınlayan kulaklarıma küpe
Babadan miras ne varsa
Cıngılı belki de günün
Ömrünse üstü örtülü
Bir düğüm gibi
Ya da bir düğün iken
Ölümün ön sözünde saklı
Varsa yoksa sonsuzluğun rahmeti
Geçit vermez kimi zaman pek çok duygu
İhlal edilmişse eğer ki sınırlarım
Ve işte lahzasında hayatın
Deştiğim kadar ruhumu
Yüreğimi ise çoktan çöpe attım
Altına imzamı attığım her şiir nasıl
ki ölüm fermanım
Ve fedaisi olduğum kadar aşkın
Farazi gölgelerden alabildiğine uzağa
kaçtığım
Huzurdur huzuruna çıktığım
Hüzündür s/özlendiğim ve el yazım
Ve ilhamım
Ve de idam sehpam:
Acıların menüsünde saklı
Bal kaymak misali
Şiirin gizliden gizliye eşlik eden o
t/adı