‘’en çok kendimi kırdım ben
en az kendimle barıştım…’’(Alıntı)
Çeyiz sandığı misali ruhumun
kepçesine takılı
Hem aşkın hem hüznün gözyaşları…
Ve misilleme yapan bir beden ama
yetmez, hafız
Beden dilimden dökülen sözcükler ve
onca naz
Nice niyaz
Saplantı mahiyetinde hüzün
Ruhumun çökertmesi
En çok da teselli babında yazılası
Şiirler
Adeta…
Her biri birer
Revnak acı misali
Goncası kapalı bir aşk bir mevsim
Şah damarımdan sökün eden
Bilinmezin
Ve biricik Rabbimin tecellisi
Mağdur düşler ülkesinden geldim ben,
hafız:
Sanır mısın ki; tanırsın beni?
Ya da tanır mı sahiden eşrafım?
Hani ahvalim bilmezken gönül yaramı
Tekerleğim kırık
Tescil ettiğim kadar ne kadar dile
gelse de kalbim
Renklerin hasıdır içimde saklı zambak
Ve de zalimin ta kendisi:
Elbet benim ben kendime ettiğim
Haşmetinde iman gücünün
Havsalamdan taşan gürültünün
Değil mi ki kareköküdür yazdıklarım
Bir de karesini aldığım yalnızlığım:
Ah, evet, mahlasım bir de mihenk taşı
dolmuş duyguların
Bam teli
Asla haiz olmadığım mahlasın mahcubiyeti:
Benim ben çiçeklerin hası
Benim ben içimde saklı
Cennetin bağı
Benim ben:
Dikenlerimle hemhal
Diz boyu su değil
Dize boyu hüznüne mazhar
Ölçüt nedir sahi, hafız?
Ölçemediğim adalet mi dünya nezdinde?
Ölçüsüz sevgim mi, ahret öncesi?
Ön sözü nice hikâyeye mahal
Ölümle sergüzeşt varlığımın iştigal
Ettiği o kantar
Yüz ölçümüm ölüm
Kareköküm hüzün
Kare kodumsa umut:
Hücrelerimden akan su gibi
Ruhuma baskın gelen asla da değil
iken metazori
Basmakalıp addedilse bile hayatım ne
ki?
Ne ki ne?
Neyden ibaret ise iç sesim
Nemli bir mimari
Kazıntısı su misali
Ve aşk iken temeli
Hem de annemden babamdan tembihli
Ve işte soyuttan somuta dönüşen
duygularımın izi
Gaipten gelen coşkumun saklı tuttuğu
vecizesi
Sürmanşet ilham!
Sulusepken imgeler!
Sudan bahanelerle beni iteleyenler
İhyası ruhun
İdamesi huzurun
İnkârı yalanın
İfşası yüreğimin
İsyanı bastıran bir dervişin
Değil mi ki;
Kolluk kuvvetidir zikrine denk düşen
fikri
Ve dergâhım, hafız…
Divane aşkımın pervazı
Saklı sırlarımın serili surları
Su misali
Sevdiğim…
Serlerime serili
Tümden gelen hislerim
İlhamın katıksız esintisi
Ya aşk ya ölüm…
Ya hiçlik ya da yazmak iken tek çözüm
Yağan rahmetin
Yağmalanmış kalbimin
Kabrimin ve de beni çağıran sesi
Ben ki:
Uleması sözcüklerin yetmedi
Alametifarikası sonsuzluğun
Öncem lal
Varsa yoksa umutla hemhal
Bazen kor
Bazen kör
En çok da özümde saklı sözüm
Közümde pişen imgeler
Cennet misali ayağımın altına serilen
şiir
Hani, çok da görmeyin bana bu
bitimsiz sevgiyi
Şiarım
Tüm şarkılarım
Öncemde neşeli şimdilerde efkârım
iken
Baskın olsa ne ki dış sesin ruhuma
ihaneti?
Ve işte fidan misali
Ektiğim her tohum her sözcük her şiir
Nasıl ki bağrıma bastığım çocuğum
Hele ki içimde bangır bangır
Bağıran o yetim çocuğun meali:
Sanma ki tek şiir yeter bana
Sanma ki hüzündür duayeni duyguların
Elbet iman gücüm katıksız
Elbet umuda bandığım en zararsız
Meziyetim iken sevgi
Eziyet babında kendime yaptığım
zulmün ertesi
İklimden de düşen ne ise payıma
Ve işte fısıldıyorum beni her daim
duyan
Sağır Sultanın
Kulağına eğilip de
Öperken elini annemin
Başım gözüm üstüne nasıl ki tek
ziynetim
Nasıl ki
Şiarım Rabbin Gücü ve Dergâhı
Efsunlu bir dua gibi
Selamın ertesi
Varacağım Hidayetin de öncesi
Sabırla şükürle katık ettiğim her
sözcüğün ibaresi
Zemheride ölse bile içimdeki gonca
Defalarca açacağım öldükten sonra
Dünüm
Günüm
Ve yarınım
Yâdımda saklı İlahi Aşk
Yarenim kalemimle yürüdüğüm
Hak yolunda
Yoktan var edene duyduğum o ihtişamlı
sevda…