Düş peşine öykümden soyutlanmadığım Eylül’ün kısık sesinde…
Sakla beni
Sandal misali yarıladığım denizi
İpekten ellerinle ört üzerime
Şüheda dalgaların mirasçısı bir garip şairim
Üzümü yediğim kadar bağını
Üstüme alındığım
Aşkın ve babamın öldüğü yaştayım
Her ne hikmetse
Ruhum ketenhelva
Açmazda saklı hayallerim
Bir kesif sessizlik ki mihrabıma konan
Bir korna sesi ki uykumu b/ölen
Aşkın rencide edilesi kasveti
Hani, özlemine bandığım şiirin arka bahçesi
Haşmetli bir rüzgârım ki
Ruhumun da adeta ikizi
Hazan başı
Yola düştüğüm
Yalnızlığın perçeminde saklı kalemin kan izi
Her his bana özel
Her huy canım çıkmadan çıkmayacak belli ki
Belirli belirsiz bir gülümseme daha kayıt altına
Aldığım her gün her imge
Sararıp solmama ise vakit de var hayli
Yeni çıktım yazın rehavetinden
Yeniden âşık olmanın hicreti
Kardığım bir düğüm
Kandığım varsın olsun düğün
En çok da aldatıların
Başşehrinde tokalaştığım ölüm
Bir kum zerresi
Neye meyyal sahi
Gaipten gelen o ney’ in sesi
Ruhumun fermanı
Aşkın feryadı
Şiirin kök saldığı
Dumanlı başımın belası
Bir zincir ki
Eklenesi gönlüme
Eveleyip geveleyen dedemin bet sesinde
Derme çatma da bir kulübe
Firarına dünden razı
Feleğinse dinmez nazı niyazı
Fiyakalı bir sihir
Fildişi tuşlarından inşa ettiğim bir şehir
Asası kayıp düşlerin
Endamı yitik öncemin
Evhamlı buhranlı bir güz başlangıcı
Yandı gülüm keten helva
Mademki aşkın hatırı saklı adımda
Adımladığım her harf her hece
Afalladığım dünde kalan bir çekince
Münferit duyguların idam sehpası
Nasıl ki kurulu kulluğumun nezdinde
Fedaisi duyguların
Aşkın şerri yalan tutkuların
Önsezim önsözüm
Hiddetimden çözülmez kördüğüm
Kaybolmanın da ilk minvali
Hazan geldi şehrime
Hüzün ekledi yeni bir zincir daha kalbime
Gün ölgün
Gece sürgün
Edimlerim kadar da hüzünlüdür kalbim