2010 veya 2011 yılıydı.
Bir özel akşam lisesinde görev yapıyorum.
Bu okulda sınav zamanlarında okulun tüm sınıfları aynı gün aynı saatte aynı dersten sınav oluyorlar.
Mesela Din Kültürü dersi sınavı yapılacak diyelim ki. Aynı gün aynı saatte 9. 10. 11. 12. Sınıfların hepsi birden sınav oluyor ve sınıfların başında normalde o saatte hangi öğretmen o derse giriyorsa o öğretmen duruyor.
Haftanın ilk günü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi sınavı var ve ben 12. Sınıflardan birinin başında gözetmen öğretmen olarak bulunuyorum.
Sorulara bakıyorum ve kendi kendime '' Aman Allah'ım ! '' diyorum. Çünkü Diğn Kültürü Öğretmeni arkadaşım öğrenciler kolayca cevaplasınlar diye ilk okul öğrencisi için bile çok basit olan sorular sormuş.
Evet sorular çok basit ama öğrenciler boyun fıtığı olacak neredeyse yanındaki, önündeki, arkasındaki arkadaşının kağıdına bakayım derken. İlle velakin bir iki kişi hariç kağıdına bir şey yazan yok ki?
Sorulardan biri hiç unutmam şu: Kelime-i Şahadetin Türkçesini yazınız.
Yahu bunların hepsi Müslüman çocukları, bu senenin sonunda üniversite öğrencisi olacak bazıları ama Kelime-i Şahadetin Türkçesini bilmiyorlar. Hatta o sorunun üzerine parmaklarını koyup '' Hocam ! Siz bilirsiniz. Yardım eder misiniz?'' diye benden yardım istiyorlar.
Sinirleniyorum tabii ki '' Kelime-i Şahadetin Türkçesini bilmeyene hiç bir yardımım olmaz '' Diyorum.
Eee onlar da uyanık tabii ki. Neticede beş tane soru var, bir diğerinden yardım istemeyi düşünecek kadar kafaları çalışıyor. ( Zaten affedersiniz hepsinin kafası şeytanlığa çok iyi çalışıyor. )
Bir kız öğrenci parmak kaldırıyor '' Hocam ! Az bakar mısınız?'' Diye
Gidiyorum yanına, elini bir sorunun üzerine koyarak melül melül yüzüme bakıyor ve '' Hocam ! Bu sorunun cevabı neydi?'' Diyor.
Bir soruya bakıyorum, bir kıza bakıyorum ağzım bir karış açık kalıyor çünkü soru şu: ''12 İmamdan dördünün adını yazınız'' Beni şaşırtan şey ise kızın Alevi olması. Sık sık Alevi olduğunu vurgulayan bir kız 12 İmamdan dördünün olsun adını bilmiyor.
'' Bak kızım biri Hz. Ali, haydi ötekileri de sen yaz.'' Diyorum '' Ali '' yazdıktan sonra hâlâ suratıma bakıyor '' Ötekileri de söylesene '' der gibi.
Diğn Kültürü Öğretmeni arkadaşım sınav kağıtlarını okuduktan sonra, yani bir hafta kadar sonra soruyorum '' Kelime-i Şahadetin Türkçesini kaç kişi yazmış hocam?'' Cevap: Öğrencilerin tamamının ancak %15'i
Bu anıyı neden yazdım oraya gelelim şimdi.
*****
Son zamanlarda sosyal medyada çok sık rastladığım bir tartışma konusu var. Konu özetle şu: Osmanlılar Maturidi miydi yoksa Eş'ari mi?
Allah Allah... Bayram değil, seyran değil eniştemiz bizi neden öpüyor ki?
Yahu Allah aşkına bu ülkede insanlar Kelime-i şahadetin manasını bilmiyor. Bu ülkede Alevi vatandaşım 12 İmamdan hiç olmazsa dördünün adını sayamıyor. Siz hangi Maturidilikten, hangi Eş'arilikten bahsediyorsunuz?
Mesela ben...
Yetmiş yaşındayım. Dindar bir insan sayılırım. Bayağı da mürekkep yalamış biriyim ama Eş'ari miyim, Maturidi mi bilmiyorum. Bilmediğim gibi peşine de düşmüyorum. Benim gibi neredeyse her konuyu araştıran biri Maturidi mi Eş'ari mi olduğunu merak etmiyorsa Kelime-i şahadetin manasını bilmeyen biri mi merak edecek? Muharremin onunda '' Ali, Hasan, Hüseyin '' Diye sırtını zincirleyip sonra da '' Hocam 12 İmam kimdi? '' Diye soran biri mi merak edecek?
Kendi adıma şöyle bir baktım nedir bu Maturidilik, Eş'arilik diye, inanın hiç bir şey anlamadım. Benim anlamadığım bir şeyi kaç kişiye anlatacağını düşünüyor bu tartışmayı açanlar?
Komik bir şey daha söyleyeyim:
Cübbeli Ahmet Hoca, bir konuşmasında bir cariyenin, peygamberimizin idrarını içtiğinden bahsedince adamı yerden yere vuruyoruz yobaz diye.( Bu yerden yere vuranlara ben de dahilim ) O da cevap veriyor elindeki kitabı göstererek '' Ben kendimden demiyorum. İmam Suyutî öyle diyor.''
Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Cübbeli Ahmet'e '' Suyutî de kim ulan yobaz?'' Diyenlerin bir kısmı, Türkler Maturudi miydi yoksa Eş'ari mi konusuna gelince '' İmam Suyutî buyuruyor ki '' Diyerek Suyutî'yi kaynak gösteriyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu anlayabilene aşk olsun.
Mesela Ay'ın peygamberimizin bir parmak işaretiyle ikiye yarılması hadisesi var. Bu hadise Kur'an'da Kamer Suresinin 1. Ayetinde vardır. Ayrıca Buhârî, Müslim , Tırmizî, Taberî, Hâkim, Beyhakî, Kadı lyaz, İbn Seyyid, Zehebî ve Ebu'l-Fidâ gibi İslami kaynaklarda vardır ama?
Ama bu olaya
* Muhammed'in gaza gelip ayı ikiye bölmesi olayı..
*Bu kadar çabuk gaza geldiğine göre, Hz. Muhammed öyle söylendiği gibi peygamber sabrına sahip değilmiş.
* Hz. Musa Kızıldeniz'i bir asa vuruşuyla ikiye ayırdıysa, elbet Hz. Muhammed de bir parmak işaretiyle daha büyük bir mucize gerçekleştirmeliydi, ki çöl bedevilerine vitamin yapılan da budur haddızatında.
*Müritleri neşe dolup zevke dalan bir peygamber için kolay iştir. Hem Rabbim isterse eşekten bile insan yapar. Bundan kolay ne var? Biz de yıllarca rakı-roka-fava-balık ortamlarında demlenip her gece mehtaba çıkmadık mı? Tüm bunlar yalan mı?
Gibi alçakça, saygısızca yorumlar yapanlar, bakıyorum hiç de üzerlerine vazife olmayan Osmanlılar Maturdi miydi Eş'ari miydi konusuna gırtlaklarına kadar dalmışlar ve '' Sahih-i Buhari'de '' der ki, ''Tırmızi'de şöyle anlatılır,'' 'İbni Mâce'de bu konu şöyle ifade edilir'' '' diye o alay ettikleri, dalga geçtikleri kaynakları kullanıyorlar iddialarının ispatı için.
Neyse... Sözlerimi Aşık Daimi'den bir deyişle noktalayayım belki anlayan anlar:
Göremiyor isem gerçek varlığı
Sünni isem Aleviysem ne çıkar
Sanat edindiysem sahtekârlığı
Sünni isem Aleviysem ne çıkar
İnsanlık giderken hep ileriye
Bizler inadına kaldık geriye
Gelmedikçe cehaletten beriye
Sünni isem Aleviysem ne çıkar
Kemaletim, hidayetim olmazsa
Marifet suyundan kabım dolmazsa
Benden insanlığa eser kalmazsa
Sünni isem Aleviysem ne çıkar
Gayet inatçıysam gayet zorbalı
Gündüz tesbihliysem gece kavgalı
Olmadıkça insanlığa faydalı
Sünni isem Aleviysem ne çıkar
Daimi'yim nefse galip olmazsam
İlme fazilete talip olmazsam
Ele-dile-bele sahip olmazsam
Sünni isem Aleviysem ne çıkar.