Düşlerimden arda kalan bir ayraç niteliğinde:
Önce öfkemi söndürdüğüm.
Sonra özlemimi öldürdüğüm.
Öykündüğüm tek bir Allah’ın kulu da yok iken sadece
kitaplardaki kahramanlara ulaştığım ve devrik hayallerimle uzlaştığım:
Miyop bir sancıyı yakınıma çektiğim ama yetmedi…
Sözcükleri yel değirmeninde öğütüp geviş getiren bir imgeyi
de sırtlandığımdan da öte çetelesini tuttuğum duyguların hâkimiyetinde hem
sanık sandalyesinde oturduğum hem de kalemini orta yerinden kıran hâkime
özendiğim aslında hayatın da kalemin de ipini kendimin çektiği!
Ve bingo!
Sürtüştüğüm zeminde yetmedi ettiğim yeminde ve artık
yıllardan kendime ördüğüm bir hırka misali asla önünü iliklemediğim belki de
annemin yırtık mintanında bir oya bildiğim bir düğme misali iliğimi tayin
ettiğimden de öte iğne iplik tutmayı bu yaşımda yeni öğrendiğim bir algoritma
iken hayat ve işte kalemimi büyüteçle eş değer bildiğim kadar uzağımdakileri
yakın; yakınımdakileri uzak kıldığım…
Çoktan da rüştünü ispatlamışken acılarımın.
Renklerin müdavimi ve karanlığın tutkalı.
Zıt duygulardan yarattığım şahsına münhasır bir dünya ve
kodladığım tüm şifreler ve alfabenin çengisi kerrat cetvelinin ta kendisi
sürekli kendimi birileri ile çarpıp asal sayılardan hallice ve asil bir harfte asi
bir cümleyi de ihbar ederken sözlüğün ve evrenin hâkimine ve sahibine dönük
yüzümle uzlaşmak adına belki kendimle.
Sırdaş bir katilim üstelik:
Açılası her parantezi kare kodu ile eşleştirdiğim.
Yazmaya üşendiğimden de değil tek noktayı yok sayıp üç noktayla
özleştiğim ve de özlem duyduğum yeni bir beni yaratmak adına ilerleyen
zamanlarda çizdiğim o t-cetveli ve asla denkleştiremezken ruhumun bütçesini ve
kimlik davamda sürtüştüğüm nesnelerden uzaklaşıp kendimi bulmak adına kendimi
kalemimle dikte ettiğim...
Sergüzeşt bir mısrada saklandığım...
Pişekâr imgelerle
helalleştiğim.
Üzümünü yiyip de
bağında bilfiil çalıştığım her şiirin hikâyesi benim için ayrı ve özel bir
yolculuk iken ve işte hibe ettiğim sırlarım ve işte tasfiye ettiğim önceki
hayatım ve işte şivesi kayıp bir mizansende saklandığım kadar da duygularımın
ayyuka çıktığı adeta bir semt pazarı iken gönül tezgâhımda serili dizeler ve
yazılar.
Ve de aniden
uyanışımın tek mimarı…
Akabinde ruhuma
sekte vuranların tarumar ettiği tek diyarı iken ruhumdaki sarkaç ve gönlümdeki
ukde elbet hanemde saklı nice acı ve nice mucize…
Sözcükler cirit
atarken bizim buralarda…
Yalnızlıkla da
eşleşirken kalbim sözcüklerin yan çizdiği yolda yoldan çıkmamakla iştigal
yolgeçen hanı iken de yıkılmış duvarların arasında yaşanan hayatlar ve uyruğu
olmayan zemherinden ulak bildiğim kamberimden aslında ruhumun diyezi ve diyeti
iken ilham perimden sökün eden her şiir her imgelem…
Her ne kadar
yakınsam da başımı dik tutan matem ve mahremim ve mabedimde yakınlaştığım bir
servet değerinde içimde saklı o mucizevi çocuğun kıymeti gerçi gıybet edenlere
de mesafeli davrandığım kadar yazmayı eyleme dönüştürdüğüm bu minvalde, canım
yansa da kendimle gurur duyduğumun da hem teminatı hem ispatıdır işte tüm
yazdıklarım askıdaki mutluluğu da bana ayıran kadere ve Rabbime ettiğim
teşekkürlerin de yok iken haddi hesabı…
Yazarın
Önceki Yazısı