Bir önceki bölüm finali
- Rakkas çıktı meydana
Kendisi otçul bir dana
Binbir takla, oyun ile
Kıvırtır bir o yana, bir bu yana -
Leydi ve canoğlan'ın dillere destan efsane aşkını sindiremeyen ve her geçen gün
Kafayı biraz daha sıyıran yancı, serbest tepelere çıkıp, "yazııık, ne kaldı geriye, O
sonbahar akşamlarından?, biraz empati yapsaydın Leydi, sancımı diyemiyom kimseye"
Gibi antin kuntin sözlerle, üstünü başını parçalıyor, ağlıyor, zırlıyor, yerlerde sürünüyordu.
"Keşke" diyordu Leydi, "keşke canoğlan'ım, canımoğlan'ım, günün her saati, yedi
Yirmidört benimle olsaydı, kırlarda dolaşıp, sahilde yürüyüşe çıksaydık, kumrular gibi
Hep elele, kol kola, yanak yanağa olsaydık.Şu yüzsük ağlak sefili yancıyı sonsuza kadar
Hayatımızdan çıkarıp, aşkın, tutkunun, sevdanın zirvelerinde mutluluğa dalsaydık".
Yine romantizmin doruklarında sarmaş dolaş oldukları bir gün
Leydi canoğlan'a, "çok çalışıyorsun aşkım, durdurak bilmiyorsun, maaşallah dünyalığı
Yapmışsın, hanlar hamamlar, evler bahçeler, yazlıklar kışlıklar gani, biraz işe ara verip
Benimle ilgilensen, yanımda olsan, çok özlüyorum seni, burnumda tütüyorsun" deyince
"Çalışmak ibadettir leydim, işlemeyen demir pas tutar, tamam şükür, herşeyimiz var
Ama ben parayı değil, hareketi, koşturmayı, dinamizmi, atraksiyonu seviyorum, sefil
Ezik, boş gezenin boş kalfası, varlığıyla bu dünyaya yük olan yancı gibi boş oturamam
Çalışmam, üretmem, ülke ekonomisine katkıda bulunarak gençlere örnek olmam lazım" demişti.
Allahım bu nasıl bir adamdı?Bir adam hem bu kadar karizmatik, hem bu kadar cesur, Hem bu kadar bilgili, hem bu kadar mert, hem bu kadar yetenekli, hem bu kadar kaslı Ve seksi hem de bu kadar çalışkan olabilir miydi?Evet bahsi geçen kişi canoğlan'sa, olurdu.
Kendine çekilen hastirlerden, defollardan, biiiiptirgit'lerden utanmak şöyle dursun
Keyif alan, utanmaz arsız yüssüz yancı, adeta "bu kadar yetmez, sabah akşam
Suratıma tükürün, itin mabadına sokun, hatta anama sövün" dercesine sırıtıyordu
Dünya ilk defa, tarih'te eşi benzeri görülmemiş yalaka, sahtekar, ikiyüzlü, utanmaz,
Arlanmaz, adi bir adamla tanışıyordu.İşin en trajikomik yanıysa, böyle bir adam
Onun iç yüzünü gören, onu tanıyan, bilen ve bunlarla taban tabana zıt bir karaktere
Sahip bir kadından sevilmeyi bekliyordu.Jenifer Lopez'in bir ayı ile gerdeğe girmesi gibi
Daha çok beklerdi, beklesindi.
Canoğlan, onu canından çok seven Leydi'sine bir süpriz yapmış, o akşam onu şehrin en
Lüx, en pahalı, en klas, en kazık restoranına yemeğe götürmüştü.Ama kahretsin ki,
İçeride onları bir süpriz daha bekliyordu.Evet, ezik, sefil yancı da oradaydı.Böylesine
Ciks, kaliteli bir mekana, açlıktan nefesi kokan bir Medine fukarası nasıl girebilirdi?
Canoğlan'ın, aşırı derecede öfkelendiğini ve onu hacamat edeceğini bilen Leydi
"Yapma aşkım, bulaşma, ezik sefilin teki işte, bırak mamasını yesin gitsin, ne olur
Onun ağzını burnunu yamultup, kemiklerini kırma, yapma aşkım yapma" diyerekten
Canoğlanı sakinleştirmeye çalışıyordu.Leydisini üzmek istemeyen canoğlan
Sakinleşmeye ve öfkesini Leydi ve diğer müşterilere belli etmemeye çalışıyordu.
Hemen restoranın sahibini çağırtan canoğlan "Benim olduğum mekanda, bu ağlak ezik
Yancının ne işi var, gitsin kırlarda bayırlarda ot yesin, yonca yesin, saman yesin
Derhal dışarı atın, yıktırmayın bana mekanı uleen" diye kükrüyordu.Mekan sahibi, bu
Son derece kibar, naif, beyefendi adamın, öfkelendiğinde terminatöre dönüşeceğini ve
5 kaplan gücüne ışınlanacağını biliyordu.Hemen güvenliği çağırıp, yancıyı dışarı
Atmalarını söyledi.Yancı boynu bükük, başı önde, utanç içinde mekanı terkederken
Son derece vicdanlı, yufka yürekli bir adam olan canoğlan "duruuuuuuun" diye haykırdı
Mekan sahibine dönerek "Bir torbaya, marul roka maydanoz dereotu filan koyun
yancıya verin yesin, zira o otçul bir tür, et but ona dokunur" diyerek, o gaddar, o haşin
bakışlarının ardında, aslında nasıl şefkatli, sevecen, insancıl bir adam yattığını, bilfiil
herkese gösteriyor ve ispat ediyordu.
Yemek boyunca canından çok sevdiği biricik sevgilisini, kendi elleriyle besleyen
Padılcan kebaplarını, beytileri, lahmacunları, çiğ köfteleri, nefes aldırmaksızın
Canoğlan'ın ağzına tepen Leydi "Ye aşkım ye, sen bana lazımsın, gücünü kuvvetini
Koruman lazım, aa aaa sen ne güzel sarmasın, hu huuu sen ne şirin dolmasın,
Romantik gecelerde aşka doymayalım, sabahlar olmasın" gibi manilerle canoğlanı
İçten içe, bilinçaltı mesajlarla tahrik etmeyi sürdürüyordu.
Sonra canoğlan'a dönüp şöyle dedi "her şeyi söyle aşkım, her şeyi anlat, sen ben ve
Sefil yancı hakkında bilinmeyen hiçbir şey kalmasın, herkes büyük aşkımızı öğrensin,
Ezik adamın ne mal olduğunu bilsin, saklama aşkım, söyle anlat anlaaaat"
Canoğlan Leydi'sini kıracağına, kendi kafasını kırardı, Leydi'nin dediğini yapacak
Ezik sefil yancının, nasıl bir hıyar, ne çeşit bir maymun, hangi tür bir otçul olduğunu
Bütün dünyaya haykıracaktı.Buna karşılık yancının tepkisi ne olacak
Daha ne kadar rezilliğine rezillik, kepazeliğine kepazelik katacak
Boyuna yuvarlanıp taklalar atmaya, kıvırmaya kırıtmaya, yaltaklığa yalakalığa
Ne kadar devam edecekti?
Adı üstünde o, karşılıksız aşkı başına vurmuş, su katılmamış yüzsüz moron bir eblehti,
Devam edecek...