Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 8.10.2024
Okunma Sayısı : 247
Yorum Sayısı : 11
Kavuklu,  Pişekar  Ve  Diğerleri


Rivayet  olunur  ki Sultan Orhan  zamanında  Bursa'da  onun  adıyla  anılan  caminin  inşasında  çalışan  iki  kişi  inşaatın  zamanında  bitirilmesini  engellemektedir. 

Sultan  Orhan'ın  ''  falanca  tarihe  kadar  mutlaka  bitirilmesi  gerekir.''  Diye  emir  vermesine  rağmen  Hacı  İvaz  Ağa  adlı taş  ustası  ile  Trakyalı  bir  demirci  ustası,  kendileri  doğru  dürüst  çalışmadıkları  gibi  etraflarına  toplanan diğer  ameleleri  de  yaptıkları  komik  konuşmalarla  güldürüp işi  engellemekte,  caminin  inşaatının  tamamlanması  gecikmekteymiş. 

Padişahın  onca  uyarısına  rağmen  bu  iki  kişi,  tutumlarından  vazgeçmeyince  kelleleri  vurulmuş. 

Sonra  efendim  o  yıllarda Bursa'da  yaşayan  mutasavvıf  Şeyh Muhammed Küşteri,  bu  olaya  çok  üzülmüş  ve  birine  Hacivat,  diğerine  Karagöz  adını  verdiği  bu  iki  kişiyi canlandırmaya  karar  vermiş. 

Kısaca  özetleyecek  olursak Şeyh  Küşteri, Sultan  Orhan  zamanında  Türk  Milletine  yepyeni bir  seyirlik  oyun  kazandırmış. 

Ancak? 

Ancak  Karagöz  ve  Hacıvat  olarak bildiğimiz,  hatta  Bursa'da  adlarına  anıt  mezar  bile yaptığımız  bu  iki  kahramanın aslında Bizans  orta  oyunu  kahramanları  olan Nimus  ve  Maksus olduğunu,  Türklerin  Karagöz  ve  Hacivatının  Nimus  ve  Maksus'tan  ilhamla ortaya  çıkartılan  kahramanlar  olduğunu  söyleyenler  de  bulunmaktadır.

Evet,  Osmanlıların  oldukça  uzun  süre  en  önemli  eğlence  kaynaklarından  olan  Hacivat  ve  Karagöz  oyunları sadece özel  seyir  alanlarına değil  doğrudan  doğruya  saraya  bile  girmiştir  ama  öyle  anlaşılıyor  ki  hepi  topu  en  fazla  180'e  180 cm boyutlarında  olan  bir  perdede  sunulan  bu  gösteri  zamanla  kesmemiş  özellikle  padişahları  ve Karagöz- Hacivat'a  asla  dokunmadan  ama  onların yerini  alacak,  tamamen  canlı  kişilerle  icra  edilen  gösterilere  döndürülmesi  istenmiş  bu  olayın.

Hacivat'ın  yerini  Pişekar,  Karagöz'ün  yerini  Kavuklunun  aldığı  ve  kayıtlara  geçmiş  en  eski  orta  oyununun  ise  1834  yılında düğünü  yapılan  II.  Mahmut  kızı  Saliha  Sultan  için  düzenlendiği  biliniyor. 

Sonra  efendim  gelsin  Kavuklu Sepetçi Ali Rızâ, Kavuklu Cüce Vasil, Kavuklu Hamdi Efendi, Kavuklu Naşit, Kavuklu Ali  gibi  kavuklular  ve Pîşekâr Âsım, Pîşekâr Küçük İsmâil Efendi  gibi  pişekarlar...

Bizim  çocukluk  ve  ergenlikten delikanlılığa  geçtiğimiz dönemlerde  İsmail  Dümbüllü  vardı  meydanlarda  Kavuklu  olarak.  Pişekarı  ise  Tevfik  ileri  idi. 

1973'de  İsmail Dümbüllü  öldü.  Ölmeden  önce  kavuğunu  Münir  Ozkul'a bırakmıştı  ama  kabul  etmeliyiz  ki  İsmail  Dümbüllü  son  Kavuklu,  Tevfik  İnce son  pişekardı.  

Evet, daha  okumuş, kibar  konuşan  ve  genellikle  bir  konağın  sahibi  rolündeki  Pişekar'ın  elindeki  şak  şak  denen  tahtadan  aletle  ses  çıkarması  ve  genelde  ''  İbiş ''  adlı  kavukluyu  sahneye  çağırması  ile  başlayan  oyunda  tabii  ki  bu  iki  kahramanın  yanında  başka  kahramanlar  da  sahnede yerini  alırdı.  Mesela Matiz:  Sarhoş,  bu  tiplerden  sadece  bir  tanesi  olup  Ermeni,  Rum,  Yahudi,  Laz,Kürt, Kayserili vb  tipler  de  bir  hayli  çok  olabiliyordu.


Günümüze  gelince.

Günümüzde  edebiyat  dünyamızda  zaman  zaman  pişekarlar  ortaya  çıkıp  ellerindeki  şak  şaklarla  kavukluları  şak  şaklasalar  da,   bazı  matizler  ve  diğer  tipler  de  onlara  iştirak  etse  de  maalesef  o  eski  orta  oyunlarının  tadını  bulamıyoruz.  Bırakın  güldürmeyi,  gıdıklamıyorlar  bile. Çünkü eser  diye  sahneye  koydukları  nesnede  zeka  yok  her  şeyden  önce.    Kısacası , sadece  şak  şakla  olmuyor...

( Kavuklu, Pişekar Ve Diğerleri başlıklı yazı Sami Biber tarafından 8.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu