Boş Vadilere Düştü Yağan Yağmurlarımız
Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen 
serinin on ikinci babı


bize fikrimiz bile sorulmuyor nedense
oysa biz
bir medeniyetin adıydık eskiden
bir hayat tarzıydık
şimdi ötekiler hükmediyor bize 
bizi fişliyorlar durmadan
belki bir başkaldırmanın adıdır yaşadıklarımız
belki bir uyanmanın sancısıdır 
 
biz, 
biz olmayı yitirdikten sonra oldu olanlar
miskinliği gayrete tercih etmemizden sonra oldu 
gölgelerden kan sızdı sükunetimizin üstüne
suçlarımızın kanıydı hem...
sicim sicim gözyaşlarımızı dolayıp hoyrat ellerine 
gülüşlerimizin uçurtmalarını 
ötekiler uçurmaya başladı

biz
zamanın pürüzsüz akışına aldandık 
günü akşam etmekle yetindik 
akşamı sabah etmenin derdine düştük
keyiflerimiz bozulmasın diye telaşlandık
huzurumuza bir darbe inmesin istedik
kendi önyargılarımız içinde 
kendimizi haklı çıkarmaya uğraştık

son surat her gün koştuk
tüketmek istedik saatleri
daha sonralar vardı nasılsa 
yumuşacık yastıklarda unuttuk başımızı
yeni sabahlara taşınma uykusuna daldık

oldum diyerek  
hayatın koşturmacası içinde
başka türlü bir şey arayanlara katıldık
arayanlardan olduk
dün kaybolan bir çöl kervanında 
bezirganlar bizi aradılar 
kırlarda  bizim için kızıla büründü gelincikler
bizi gerdanlık diye takarak süslendi aynalarda yeniden 
melali kör kuyulara düşürüldü sevdalarımız

rüzgarlarımız avare çıktı 
yalnızlığımızı duyduk bir uçtan bir uca 
çığlıklarımız anlamsız kalabalıklara tutsak edildi
zaman onlara ayarlandı 
yelkovanlar da 
beyhude saatlere

*
efendimiz yirmi yaşında
ficar muharebesi patlak vermişti
cahiliye devrinde  
araplar arasında 
kanlı çarpışma ,cinayetlerin
şiddet olaylarının
kan davalarının 
her türlü hırsızlık, yolsuzlukların 
ardı arkası kesilmiyordu

kalpleri şefkat ,merhametten mahrum
cemiyet hayatları hak ve hukuktan uzak 
insanlardan birbirini 
kırıp geçmekten başka 
zaten ne beklenebilirdi

öteden beri 
muharrem, recep, zilkade, zilhicce ayları 
araplarca mukaddes aylardı
bu aylarda her türlü kötülüğün işlenmesi 
her türlü haksızlığın yapılması 
kan dökülmesi kesinlikle yasaktı
bunun için haram aylar adıyla anılıyorlardı
peygamberimiz yirmi yaşlarında iken katıldı
dördüncü ficar muharebesine 

ukaz panayırında yapılan 
dördüncü ficar muharebesine 
ebu talip katılmak istememişti
kureyş’in diretmesi üzerine 
iştirak etmişti 

muharebe sırasında
ebu talip`in aziz yeğeni efendimizi
bir iki defa yanına alarak götürmüştü
ancak o, sadece 
atılan düşman oklarını toplayıp
amcasına vermekle yetinmişti

çarpışmanın bir türlü son bulmadığını gören taraflar 
nihayet birbirlerine anlaşma teklif ettiler 
yirmi kişinin diyeti ödenerek
fil tarihinden yirmi yıl sonra 
vuku bulan bu kanlı çarpışma da 
nihayet buldu böylece

son ficar harbinde 
çok kimse hayatını kaybetmiş
oluk oluk kan akmıştı
kabileleri arasındaki düşmanlık duygusu 
daha da bilenmişti

her an basit sebepler yüzünden 
büyük hadiseler çıkabilir
adam öldürülebilir 
kabileler birbirine saldırabilir duruma gelinmişti

mekke`de dışarıdan gelen yabancılar için 
can, mal, namus emniyeti diye 
bir şey kalmamıştı
isteyen istediği yabancının malını alır
karşılığında tek kuruş ödemezdi

aciz ,güçsüzler her türlü zulme maruzdu
bu vahşet saçan manzaraya 
bir çare bulunması gerekiyordu
insanlık haysiyetine yakışmayan 
bu hareketlerin önüne geçilmeliydi
ne yapılabilirdi

namus ehlinin haksızlık karşısında 
vicdanı ıstırap duyanların
cemiyetin emniyet ve asayişini düşünüp duranların 
halletmek istedikleri meselelerdi bunlar

bardağı taşıran son damla
yemen`in zebid kabilesinden birinin 
bir deve yükü malının 
şehrin ileri gelenlerinden as bin vail tarafından 
gasp edilmesi hadisesi oldu

zebidlinin yardım istemek maksadıyla 
çaldığı her kapı
yüzüne kapatılıyordu 
sonunda ebu kubeys dağına çıkarak 
uğradığı zulüm ,hakareti 
kureyşlilere yüksek sesle haykırdı
bu yüksek tepeden 
şehir halkını yardıma çağırdı
 
bu davet 
cemiyetin perişan halini düşünen kafaları uyandırdı 
derhal bir araya toplandılar
bu yolsuzluklara 
bu gayr-ı meşru davranışlara 
çare aramaya koyuldular 

bu konuda ilk kişi
mekke`nin hatırı sayılır büyüklerini 
bir araya getirmeye teşebbüs eden ilk kimse
peygamberimizin amcası zübeyirdi
 
haşim, muttalip, zühre, esed, haris, teymoğulları
bir çoğunun iştirakı ile
mekke`nin zengin, itibarlı en yaşlısı sayılan 
abdullah bin cudanın evinde toplandılar
hil-fu`l-füdul cemiyeti kuruldu 
uzun uzadıya konuşup tartıştıktan sonra 
şu kararlar alındı

mekke`de
ister yerlisinden 
ister dışarıdan olsun
zulme uğramış kimse bırakılmayacak

bundan böyle mekke`de 
zulme asla 
meydan verilmeyecek 
zalime asla 
fırsat tanınmayacak

mazlumlar ,zalimlerden haklarını alıncaya kadar 
mazlumlarla beraber olunacak
 
cemiyet üyeleri
bu ahidler üzerinde 
sebat edeceklerine dair 
şöylece yeminde bulundular

denizlerin,
bir kıl parçasını 
ıslatacak suları kalmayıncaya
hira ve sebir dağı yerlerinden  
silinip gidinceye kadar zulüm
bu ahdimizde sebat edeceğiz
 
kurulan bu cemiyete 
hilfu`l-füdul  adı verildi
hilf" yemin
füdul fazıllar demekti

sevgili peygamberimiz de 
henüz yirmi yaşında bir genç olmasına rağmen 
yaşlılardan teşekkül eden bu cemiyete 
amcalarıyla birlikte katılmıştı
zulme karşı birleşmede
görüşlerini müspet olarak izhar etmişti

bu, efendimizin genç yaşından beri 
olgun düşüncelere sahip olduğunun
zulme karşı nefret duyduğunun 
henüz o zamandan beri 
kavmi ve kabilesi arasında 
büyük bir itibara layık görüldüğünün ifadesiydi

şefkat ve merhamet timsali efendimiz elbette 
peygamberlikle vazifelendirilmeden evvel de 
mazlumun imdadına koşacak
bu hususta gösterilen gayretlere 
yardımcı olacaktı

çünkü o
güzel ahlakı tamamlamak maksadıyla gönderilmişti
öyle ise
güzel ahlaka vasıta olan her gayrete 
kendisi de katılacaktı

ilahi risalet vazifesi 
verildikten sonra da kendisine
katılmış olmaktan mezkur cemiyete
duyduğu memnuniyeti 
şu ifadelerle beyan buyuracaktı

abdullah bin cudanın evinde yapılan yeminleşmede 
ben de bulundum
bende yemin ettim
bence o yemin
kırmızı tüylü develere sahip olmaktan daha sevimlidir 
ben ona şimdi bile çağrılsam 
icabet ederim

redfer
( Boş Vadilere Düştü Yağan Yağmurlarımız başlıklı yazı redfer tarafından 8.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu