Aşk Gelince Hüzün Dokur Heceler

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen 
serinin onuncu babı

canları yare ulaştıran bir sel miydi aşk 
şekeri güzele sunup 
ağuyu kalbe bulaştıran bir el miydi
sana varacak yolların çilesi miydi
tutkular ötesi tutkunun zirvesi 
hasretle yanışların sesi miydi

aşksız bahar dallarını kuru bir ayaz boğar
düşüncelerle perdelenen odalarda 
ya ezel ya ebet olur
aşk kayıp giderse dünyadan 
ebet kıyamet olur
sevgisizlik gelir, dünya cehennem olur

aşk gelince hüzün dokur heceler
azarlanmış kalpleri ısırır tam yarısında geceler 
onunla sürülürse toprak
ancak o vakit yeşerir taze bir başak

galiba varlığın çekim alanına giren en ulvi acıydı aşk
maddeye mana veren en cömert sancıydı
ruhların çeşitli varlıklar arasında bölüştürülen süsüydü belki
belki ötelere yazgılı yitirişlerin ülküsüydü
kalp kalbe konan kelebek kanatlarında renk
seslerce ve nefeslerce ağlayan ahenkti aşk 

aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş,
kıyamete kadar sökülmez imiş
aşk ile insan elbet güneşe benzer
aşksız gönül misal–i taşa benzer
hayatı aşka bölünce hayat çoğalır
bütün hayatları toplasan geriye aşk kalır
*
hz. hatice
kainatın efendisini tanıyordu çocukluğundan beri  
ticaret mallarının başında 
onu göndermişti şama 
bu vesileyle daha da  
yakından tanıdı onu 

hz. hatice duldu
kureyş kadınları arasında 
asalet, şeref ve zenginlikte 
üstün mevkie sahipti o sırada 
Cenab-ı Hak, aynı zamanda 
pek az kadına
nasip olacak bir güzelliği de 
ihsan etmişti kendisine

o ana kadar 
kabilesinden birçok kimse 
evlenmek için kapısını çalmış ise de 
o bunların hiçbirini kabul etmemişti
adeta düşünmüyor gibiydi evlenmeyi 

ne var ki
karşısına bambaşka bir şahsiyet çıkarmıştı kader şimdi
ruhundaki güzellikler yüzüne aksetmiş
gönlündeki sevgi 
simasında tebessüme dönüşmüş
zihnindeki derin düşünce 
ciddiyet ve samimiyet şeklinde
tezahür etmiş
müstesna bir insandı hz.hatice

ilahi kader
bizzat hz. hatice'den geldi evlenme teklifi
namusunu ve iffetini 
koruması sebebiyle 
cahiliye devrinde bile 
tertemiz kadın manasında 
anıldı tahire lakabıyla 

teklifi getiren hz. hatice'nin yakın arkadaşıyla 
şu konuşma geçti peygamberimiz (s.a.v.) arasında 

ey muhammed, 
seni evlenmekten alıkoyan şey nedir
elimde evlenecek kadar param yok

bu temin edilse eğer
ve sen, mala, güzelliğe, şeref ve denkliğe davet edilsen 
icabet eder misin

kimdir o kadın
hüveylid'in kızı haticedir
ama, bu nasıl olabilir
o halde
kabul ediyorum bende 

nefise, sevinç içinde 
kainatın efendisi ile konuştuklarını 
iletti hz. hatice'ye 
yüzündeki tebessümden okunuyordu memnuniyeti  
nefise'yle birlikte yaşadı  sevincini

şu haberi gönderdi peygamberimiz (s.a.v.)'e 
ey amcam oğlu 
kavmim içinde şerefli güvenilir kimse olduğun için
güzel huylu, doğru sözlü bulunduğun için 
arzu ediyorum seninle evlenmeyi 

efendimize iletilen teklifi  
durumu amcası ebu talib'e bildirdi 
amcası teklifi tahkik etti
hz. hatice'nin böyle bir evliliği istediğini 
bizzat kendisinden öğrendi

düğün merasiminin tarihi 
hz. hatice tarafından tespit edildi
onun evinde yapılacaktı merasim
tespit edilen tarihte 
peygamberimiz (s.a.v.) amcaları, halaları 
haşimoğullarının ileri gelenlerinden bazıları 
hz. hatice'nin evine geldi

güzel bir düğün merasimi için 
gereken her şey 
hz. hatice tarafından temin edilmişti
koyunlar kesilmiş, yemekler hazırlanmıştı
yemekler yendikten sonra
adet olduğu üzere sıra  
gelmişti iki taraf büyüklerinin konuşmasına 

hz. hatice'nin babası ficar harbinde ölmüştü
bu sebeple 
onu temsilen merasime 
amcası amr bin esed katılmıştı

ilk konuşmayı yapmak üzere 
ebu talip ayağa kalktı 
ve şöyle dedi

Allah'a hamdolsun ki bizi
ibrahim'in zürriyetinden
ismail'in sulbünden 
maad'ın madeninden, 
mudar'ın aslından yarattı

bundan sonra asıl maksada gelir ve derim ki 
kardeşimin oğlu muhammed bin abdullah ki
malumunuzdur akrabanız olduğu 
kureyş'ten hiçbir genç tartılamaz, ölçülemez onunla 
şeref ve asaletçe
akıl ve faziletçe 
hepsinden üstün gelir onların

malı azdır gerçi
fakat mal dediğin nedir ki
geçici bir gölge 
bir perde
alınır verilir iğreti bir şey
Allah'a yemin ederim ki 
bundan sonra onun mertebesi 
daha da büyüyecek
daha da yükselecek
şimdi o
sizden kızınız hatice'yi istemekte
mehir olarak da yirmi erkek deve 
taahhüt etmekte

ve sonra
hz. hatice'nin amcasıoğlu Varaka bin Nevfel 
ayağa kalktı
o da şöyle konuştu

Allah'a hamdolsun ki
biz de sizinle hısımlık kurmak ve şereflenmek istiyoruz
ey kureyş topluluğu 
şahid olunuz ki
ben huveylid'in kızı hatice'yi 
şu kadar mehirle 
muhammed bin abdullah ile evlendirdim

hz.hatice'nin amcası amr bin esed 
ayağa kalktı
o da şöyle dedi
ey kureyş topluluğu
şahid olunuz ki, 
ben de muhammed bin abdullah'a 
nikahladım hüveylid'in kızı hatice'yi

böylece 
kainatın serveri efendimiz ile 
kureyş kadınlarının en şereflisi 
ve en zengini 
ve en üstünü 
hüveylid'in kızı 
hz. hatice-i kübra nikahlandı

o sırada 
resul-i ekrem efendimiz yirmi beş
hz. hatice ise kırk yaşlarındaydı

efendimiz bundan sonra 
muhterem hanımınıyla
ebu talib'in evine geldi 
burada iki deve kestirerek 
halka ziyafet verdi
amcası da bu mes'ud hadisenin hatırı için 
develer kestirdi 
halka yemekler yedirdi
sevinç gözyaşları arasında 

şöyle dedi
hamdolsun Allah'a ki
bizden bütün üzüntüleri yok etti

efendimiz ile muhterem eşi hz. hatice
ancak birkaç gün kaldılar ebu talib'in evinde 
sonra tekrar döndüler hanelerine 
mes'ut,bahtiyar yaşadılar  hayatlarını 

kainatın efendisi peygamberimiz
hatice-i kübra dediği tahire kadın 
hayatta olduğu müddetçe 
bir başka kadınla evlenmedi
her türlü teselliyi 
en parlak saadeti 
en  huzurlu günleri 
onun yanında buldu

hanımı bol servet sahibi iken o
israfa, gösteriş ve lükse kaçmadı
daha önceki mütevazi ve sade hayatı
devam ettirdi

dünya malına kalbinde yer yoktu
kuşatılmıştı o yüce ruhu  
bambaşka ulvi ve kutsi duygularla
dünya ve içindekilerin muhabbeti 
o yüce duyguları söküp atmaya 
hiçbir zaman muktedir olamadı

daha sonra 
hz. hatice-i kübra`dan sırasıyla
kasım, zeynep, rukiyye
ümmü gülsüm, fatıma
abdullah adında 
altı çocuğu oldu
bu mesut aile yuvasında 

hz. hatice, efendisi kocasından 
on beş yaş büyük olmasına rağmen
yüce şahsiyetinden dolayı 
o karşı son derece nazik, duygulu 
itinalı davranıyordu
peygamber efendimizin şerefli hanımına karşı 
muhabbeti de fazlaydı

öyle ki, 
vefatından sonra bile 
kalbinden atmadı 
hiçbir vakit muhabbetini 
gönlünün en mutena köşesinde 
ebedi beraberliğe kadar sakladı
efendimiz, hz. hatice`nin keremkarlığını
ve hayırseverliğini 
kendisine yaptığı büyük yardımı 
her zaman yad etti

nasıl yad etmezdi ki 
çocuklarından biri hariç diğerlerinin annesi o idi
herkes ona düşman iken
ona dost elini
uzatan o idi
her türlü ıstırap ve sıkıntı karşısında 
kendisini teselli eden o idi 

herkesin ona arka çevirdiği bir zamanda 
yanıbaşından ayrılmayan o idi
elbette böylesi 
yüksek duygu meziyetler sahibi 
muhterem zevcesini
hiçbir zaman unutmayacak
ve onu her zaman hayırla yad edecekti



redfer
( Aşk Gelince Hüzün Dokur Heceler başlıklı yazı redfer tarafından 7.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu