Tanrısal bir iç çekiş ve işte
şarlayan lanetin gece yarısı öfkesine teğet geçen şiir ve hüzün.
Savruk notalar alfabesi
Uyuya kalan bir nesir aslında şiirin
tekil hikâyesi
Neşrinde özet geçtiğim ömrün
Ve de kale duvarlarım ile kalemim
iken sığınağım
Gök gürültüsünde açan bir nilüfer bir
çiçek
Solsa bile ne ki
Zemheriden alırken öfkesini
Soluk benizli gaipten gelen varlıklar
Ve işte göğün uçuşan peçesi
Aşk ki:
Bir kıyım bazen lakin
Kıyama durulası bir huzur denizi
Karanlık dehlizden
Nihayetinde firar ettiğim
Fidan boylu ülkülerimin memleketi
Aşk ile
Zirveye çivi çaktığım
Zanlar iken değilken umurumda
Çekincelerimi öğütüp
Çelme takılası benliğimden
Ödün vermediğim kadar
Asi/l bir tını ve tanı ne de çok
t/asa
Lahitlerden öte
Lanetlerden ne kaldıysa geriye
Yeter ki kutsasın Tanrı
Önce kalbimi sonra kalemi
Dımdızlak kalsam bile
Boyumun ölçüsünü aldım
Afiyetler sunulası ömrün
Tek zaafı iken de sevgi
Yeryüzüne takılı değil artık aklım
Emre amade kadere
Sarkıtlar dikitler yüklü kalemimin
kabrinde
Sevecen bir rüzgâra meylettiğim
En çok da bıkmadan
İzini sürdüğüm o alfabe…