Tavşankanı...



Afili bir çay çek şuradan alabildiğine

Dağıtmaksa efkârı

Duydun beni usta

Gerçi ben hep kefilim suskuma

Sözcükleri de ince ince doğra

Doğra ki:

Kıymığı batmasın güneşin

Doğmalı ki yeniden güneş acımla

Özdeş

 

Renklerin de haysiyetinde saklı

Karanlığın izini sürmek ne demek?

Beyazlık nasıl ki bazılarına külfet

Bak usta:

Gar dolusu yalnızlığın mafyası

Gör de inanma beklediğime değdi mi?

Değecek olsa da gözlerin gözlerime

Tavşankanı çayla büyüt

Ruhunun akında saklı

Alnının beyazında dokulu

Sevgiyle hemhal bir çeşme ki

Yârin fısıltısında saklı

 

Belli başlı bir hüzün iken

Çöreklenen kalbime

Acımı muaf tuttum tutalı

Varsın kimse tutmasın elimi

 

Turladığım kadar makamımda

Tünediğim kadar şu köksüz ağacın dalına

Çöpsüz üzüm de demesin kimse yalnızlığıma

Çer çöp biriktiren hangi zalimse

İçimi titreten ayın doğuşunda şavkında

Saklandığım şu pencere arkası

Yoksa saklı tuttuğum umudun rövanşı mı?

Bir şiir deyip de geçtikleri

Ya da eksik etekli bir öyküdür belledikleri

Hem kan tutar beni

Ne zamanki içsem tavşankanı çayı

 

Demli acılardan örülü o girdabı

Ve de o dik yokuşu çıktım çıkalı

Canım çıksın yalanım varsa eğer ki

Minnet de etmedim edeli

Ederinde saklı kubbenin rengi

 

Ne esefle yaşarım,

Ne de ayaklarıma dolanır yalanları

Mumların söndüğü bir rakımı

Bahşedene sevdalı

En münafık gülüş iken çizmesini çeken

En derbeder masal

Gardımı aldım mademki ömrü de yarıladığım kadar

 

Kancası kayıp bir ruh

Salkım saçak tutkuları

İçime yerleşti yerleşeli

Tutulan nutkumun da ruhuma batan kıymığı

Göreceli bir esvaptır mademki şiir

Kayıtsız kalamadığım ne çok insanda mevcut kibir

 

Baş eğmediğim kadar zalime

Başına buyruk rüzgârı da sığdırdığım kadar içime

Ne ah ederim ne vah

Aşkla kapışan rüzgâra ettiğim veda

Acımtırak bir neşe

Acının külfetinde saklı bin bir hece

Aş erdiğim kadar şiire sevgiye

Aşılası ne çok yol bekler beni

 

Hummalı göğün

Hurafelerinde saklı iken yerkürenin

Hamt ettiğimle hemhal

Hazzında yaşamın sözcükler bazen baskın çıkar

Ne nazına yeterim evrenin

Niyazımda saklıdır tüm yeminlerim

Rabbime yürüdüğüm

Gecenin kara koynunda gözlerin

Bürüdüğü ayan beyan nefret ki

Varsıl bir istikamet

Varamadığım kıblemde kopmadan önce kıyamet

 

Ne kıymet bilir ahvalim

Ne de gıybeti eksik eder

Havsalamdan taşan yorgun sancılar

Tevafuk eseri meylettiğim

Göğün kabrinde saklı o temenni

Yaşadığım kadar

Yeterim kendime

Yâdında dünün

Emeklediğim şu zemin

 

Varsın soğusun çayım

Varsın sönsün figanım

Varsın yanılayım

Sevdim seveli cihanı

Yarıladığım ömrün kefen bezi

Kabul ettim artık yeryüzünün serzenişini

İçime sığdıramazken bunca hüznü

Efkârı dağıttım bak yanına geldim geleli

Hem üç şekerli içerim ben sözcükleri

 

Deminde imgelerin

Derdimde saklı gölgelerin

Hadi, bir çay daha koy sen masaya

Varsın kabir azabı çekeyim

Bu yolculukta saklıdır maharetim

Adı dem soyadı hüzün…

 


( Tavşankanı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 20.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu