Afili bir çay çek şuradan
alabildiğine
Dağıtmaksa efkârı
Duydun beni usta
Gerçi ben hep kefilim suskuma
Sözcükleri de ince ince doğra
Doğra ki:
Kıymığı batmasın güneşin
Doğmalı ki yeniden güneş acımla
Özdeş
Renklerin de haysiyetinde saklı
Karanlığın izini sürmek ne demek?
Beyazlık nasıl ki bazılarına külfet
Bak usta:
Gar dolusu yalnızlığın mafyası
Gör de inanma beklediğime değdi mi?
Değecek olsa da gözlerin gözlerime
Tavşankanı çayla büyüt
Ruhunun akında saklı
Alnının beyazında dokulu
Sevgiyle hemhal bir çeşme ki
Yârin fısıltısında saklı
Belli başlı bir hüzün iken
Çöreklenen kalbime
Acımı muaf tuttum tutalı
Varsın kimse tutmasın elimi
Turladığım kadar makamımda
Tünediğim kadar şu köksüz ağacın
dalına
Çöpsüz üzüm de demesin kimse
yalnızlığıma
Çer çöp biriktiren hangi zalimse
İçimi titreten ayın doğuşunda
şavkında
Saklandığım şu pencere arkası
Yoksa saklı tuttuğum umudun rövanşı
mı?
Bir şiir deyip de geçtikleri
Ya da eksik etekli bir öyküdür
belledikleri
Hem kan tutar beni
Ne zamanki içsem tavşankanı çayı
Demli acılardan örülü o girdabı
Ve de o dik yokuşu çıktım çıkalı
Canım çıksın yalanım varsa eğer ki
Minnet de etmedim edeli
Ederinde saklı kubbenin rengi
Ne esefle yaşarım,
Ne de ayaklarıma dolanır yalanları
Mumların söndüğü bir rakımı
Bahşedene sevdalı
En münafık gülüş iken çizmesini çeken
En derbeder masal
Gardımı aldım mademki ömrü de
yarıladığım kadar
Kancası kayıp bir ruh
Salkım saçak tutkuları
İçime yerleşti yerleşeli
Tutulan nutkumun da ruhuma batan
kıymığı
Göreceli bir esvaptır mademki şiir
Kayıtsız kalamadığım ne çok insanda
mevcut kibir
Baş eğmediğim kadar zalime
Başına buyruk rüzgârı da sığdırdığım
kadar içime
Ne ah ederim ne vah
Aşkla kapışan rüzgâra ettiğim veda
Acımtırak bir neşe
Acının külfetinde saklı bin bir hece
Aş erdiğim kadar şiire sevgiye
Aşılası ne çok yol bekler beni
Hummalı göğün
Hurafelerinde saklı iken yerkürenin
Hamt ettiğimle hemhal
Hazzında yaşamın sözcükler bazen
baskın çıkar
Ne nazına yeterim evrenin
Niyazımda saklıdır tüm yeminlerim
Rabbime yürüdüğüm
Gecenin kara koynunda gözlerin
Bürüdüğü ayan beyan nefret ki
Varsıl bir istikamet
Varamadığım kıblemde kopmadan önce
kıyamet
Ne kıymet bilir ahvalim
Ne de gıybeti eksik eder
Havsalamdan taşan yorgun sancılar
Tevafuk eseri meylettiğim
Göğün kabrinde saklı o temenni
Yaşadığım kadar
Yeterim kendime
Yâdında dünün
Emeklediğim şu zemin
Varsın soğusun çayım
Varsın sönsün figanım
Varsın yanılayım
Sevdim seveli cihanı
Yarıladığım ömrün kefen bezi
Kabul ettim artık yeryüzünün
serzenişini
İçime sığdıramazken bunca hüznü
Efkârı dağıttım bak yanına geldim
geleli
Hem üç şekerli içerim ben sözcükleri
Deminde imgelerin
Derdimde saklı gölgelerin
Hadi, bir çay daha koy sen masaya
Varsın kabir azabı çekeyim
Bu yolculukta saklıdır maharetim
Adı dem soyadı hüzün…