Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen. Serinin yirmi birinci babı
gergeflere dizili yoksulluklar
birkaç satıra sığmaz ki
geceydi ve yalnızdılar
dertleri yığın yığın
lime lime ayaz
karanlık ilmek ilmekti
gece çok ağırdı
çare eriştirmeye gittiler
ikişer beşer, bir akşam vakti
hasretin avlusunda uyuyan ürkek serçe misali
muhtaçların gölgeliğinden özlem iklimlerine vardılar
şurada bir avuç imbat
burada bir tutam çığlık
uçurum kokan dalgın ellerde
ikiye bölünürken bir somun
rüzgar giyimli çöllerin son devriyesi açlıktı
rehin akşamlarda
dil ile deşilen gönül yaralarıydı
son haykırışla
birlikte vardılar son menzile
gökyüzünde son ıslak buluta gülümserken
vurulan son serçenin umutsuzluğunu bitirmek için
bir hilal aydınlattı ilkin
gönüllerin içini
ve esrarlı dalgalar vurdukça
vurmadaydı başlarını taşlara
son sükun için
yapayalnızdılar
dağlara alacalar, sevdalara kül düşmekteydi
ıssız sıcaklara muhtaçtı yetimler
göğüslerindeki en derin nefesler duyulmuyordu
acıdan bihaberdi
kendi kalabalığında hep yalnız yaşamaya mahkum olanlar
ayaz iliklerine değmişti
lambasız yerlerde bilaller ağlaşıyordu
dolunay gecelerini infaz etmedeydi yoksulluk
günlerin çarmıhından kan damlıyordu gariplerin başına
ağır ve sessiz akan ırmaklarca çoğalıyordu
tam gençliklerinden vurulmuştu ömürler
ayrılık cümleleri kuruyordu hep
iyiliğin ıssız eteklerinden uçup gitmişti
son serçe kuşları
çığlıklarını yumruklayanların sesine
yusufçukların kanadından melekler düşüyordu
her akşam yeni baştan
kısık nefesinde pervaneler yanıyordu
ısısı alınmış bir ateşti göz yaşı
*
müşriklerin şiddetli işkencelerine maruz kalan
ilklerden biri
bilal bin rebah hazretleriydi
müslümanların amansız düşmanı
ümeyye b. halef'in kölesiydi
hazret-i ebu bekir vasıtasıyla islamla şereflenmişti
bir anda gönlünü çepeçevre saran iman nuru
hazret-i bilal için
hadsiz bir cesaret kaynağı oluvermişti
öyle ki,
bir köle iken
efendisinin ve müşriklerin her türlü baskı
işkence ve eziyetlerini
hiçe sayarak
açıkça ilan etti müslümanlığını
imanın girmediği kalp taştan daha katı
Allah korkusunun bulunmadığı vicdan
kayalardan daha hissizdi
böyle bir kalp ve vicdana sahip bir insanda
acıma, şefkat ve merhamet ne arardı
o insan, artık bu haliyle manen canavarlaşmış
hatta canavarları bile geride bırakmıştı
islamın diğer bütün amansız düşmanları gibi
ümeyye bin halef de böyle bir vicdanın sahibiydi
ve hazret-i bilal onun kölesiydi
bu merhamet yoksunu adamın nazarında
hz. bilal'in kendisini yaratan
tek Allah'a iman etmesi
peygamberi hazret-i muhammed'e
sadakat elini uzatması büyük suçtu
bunun için de o,
en amansız işkencelere tabi tutuluyordu
bazen yirmi dört saat aç, susuz bırakılıyor
bazen boynuna ip takılarak
mekke'nin ücretle tutulan çocukları tarafından
dolaştırılıyordu sokak sokak
ümeyyenin bütün bu gayretleri boşunaydı
hazret-i bilal bir kere iman etmişti
Allah'a teslim olmuştu
gönlü resulullahın muhabbetiyle gülşen olmuştu
onun için bu eziyet ve işkenceler altında
inim inim inlerken bile
davasını müşriklerin yüzlerine yüzlerine
haykırmaktan geri durmuyordu
ehad…ehad
Allah birdir
Allah birdir
inancından her türlü eziyete rağmen
zerre kadar taviz vermiyordu
her seferinde efendisi ümeyye
kavurucu sıcaklar altında sırtını
güneşin sıcaklığından ateş parçası haline gelmiş
kızgın taş ve kumlara sürtüyor
ağzına güneşte kurumuş bir lokma et verdikten sonra
göğsüne kocaman bir kaya parçası koyduruyordu
ve şöyle diyordu
andolsun ki sen ölmedikçe
yahut muhammed'i
onun dinini inkar ve reddederek
lata, uzzaya tapmadıkça
bu azabı üzerinden eksik etmeyeceğim
vücudunun bütün zerreleriyle adeta
bir iman abidesi kesilmiş olan hazret-i bilal
ölümü göze alarak şöyle haykırıyordu
ben, lat ve uzayı tanımam
ehad…ehad
Allah birdir
Allah birdir
bu sözleri duyan ümeyye
büsbütün çileden çıkıyor
hazret-i bilal'in işkencesini
bayılıp kendinden geçinceye kadar arttırıyordu
sonra da çekip gidiyordu
hazret-i bilal nice sonra kendine geliyordu
bütün bu dayanılmaz eziyetlere
bu çekilmez işkenceye karşı tek dayanak noktası
o haşmetli ve azametli imanıydı
iman, evet
kainatı kabza-i tasarufunda tutan
Cenab-ı Hakka iman
Onun sonsuz kudretine itimat
insan için sarsılmaz, yıkılmaz bir dayanak noktası
iman hem nurdu, hem kuvvetti
hakiki imanı elde eden
kainata meydan okuyabilirdi
bu hakikati bütün dünyaya ilan ediyordu
hz.bilal
yine bir gün
ümeyye bin halef in onu
işkenceden işkenceye uğrattığı sırada
oradan geçen hz. ebu bekir
gördü bu durumu
ümeyye'ye seslendi
sen hiç Allah'tan korkmaz mısın
bu zavallıya
daha ne zamana kadar işkence edeceksin
ümeyye hiddetlenerek
onun itikadını sen bozdun
kurtulmasını istiyorsan
onu satın al da kurtar
hz. ebu bekir
ey ümeyye, benim
senin dininden siyah bir kölem var
bundan daha güçlü, daha kuvvetli
onu al
bilali bırak
kabul eder misin
ümeyye…
kabul ettim
sonra da gülerek
vallahi, kölenin karısını da vermedikçe olmaz
hz. ebu bekir
olur…dedi
ümeyye yine sinsi sinsi güldü
ve vallahi, bana kölenin karısı ile birlikte
kızını da vermedikçe olmaz
hz. ebu bekir, bu teklife de
cevap verdi olur…diye
azılı müşrik ümeyye,
adeta işi yokuşa sürmek istiyormuşçasına
bu sefer haince gülüşler arasında
şu istekte bulundu
vallahi, bana onlarla birlikte
200 dinar da üste vermedikçe olmaz
onun bu durumuna sinirlenen
hz. ebu bekir hiddetle
sen, ne utanmaz adamsın
boyuna yalan söyleyip duruyorsun
ümeyye bu defa
hayır, lata ,uzzaya ant olsun ki
artık bunları bana verirsen
dediğimi yapacağım
hz. ebu bekir
onların hepsi senin olsun dedi
ve hazret-i bilali
o zalim adamın elinden kurtardı
peygamber efendimiz
ya eba bekir
onun üzerinde bir hakkın olacak mı
hayır, ya resulallah
onu azat ettim
hz. ebu bekir
bir müddet sonra
onun gibi
köle olan annesi hamameyi
satın alıp azat etti
hazret-i bilal-i habeşi
resulullah efendimizin has müezzini
bir an olsun onun yanından ayrılmak istemezdi
fahr-i kainat'ın dar-ı bekaya irtihalleri üzerine
zatına yüksek muhabbetinden dolayı
medine-i münevvere'de kalmaya tahammül edemedi
oradan ayrılmaya mecbur kaldı
bu esnada halife hz. ebu bekir
yanında kalması için ısrar edince
ya eba bekir,
beni,kendin için satın aldınsa yanında tut
yok eğer Allah rızası için satın aldınsa,
serbest bırak da gideyim
Allah yolunda cihat edeyim
hz. ebu bekir, kendisine müsaade etti
hazreti bilal de şam'a gitti
orada vuku bulan gazalara iştirak etti
redfer