Yıldızların Düştüğü Yere  Kilitlendik

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen. 
Hayat hikayesinin 35.bölümü

yıldız alacası bir dünyada 
çaldırdık son şafak yıldızımızı  
yerlerde çiçek 
göklerde yıldızdı düşlerimiz
ve heyhat, yıldızların düştüğü yere 
kilitlendik

zulmün ağırlığında sabır taşları çatlıyor umarsızca
dile getirilememişliğin boğuk sancıları 
saplanıyor böğrümüze arsızca
yazık ki sahralara yayan yarelere 
sevincin kalbini kemiren sözler yazılıyor artık 
yıldızsız zamanlarda

yıldızlarımız kaydı 
her gece avare uykusuzluklarda 
yıldızlar sayarak poyrazına tutulduk yıldız yelinin
yıldızlarımızı söndürdüler göklerde
sonra yağmalanan günlerde 
el ele tutuşup gittiler 
yıldızsız semalara
yittiler

ertesi sıla olunca gurbet de seviliyor 
arkası güneş olunca, perde de ışıtıyor
yok iken var edilmişiz
varlığımız yokluğumuza tercih edilmiş bizden habersiz
bir rağbetin sonucuyuz her birimiz
bir beğeninin meyvesiyiz

kim rağbet ederdi ki bize yokluğumuzda
yokluğumuzu kim fark edebilirdi ki
eksikliğimize kim razı olmaz ki 
illa ki O’… 
başka kimseler değil 
illa Allah

ki sabır Allah'ı yanında bilmektir 
sabretmek Allah'ın yanında bulunmaktır
gülünü inkar eden hangi diken mahcup olmadı ki. 
diken çok, gül azdır
alemin göğsünde gül’e dönen muhammed (sav)’in 
hiç görmez mi az’ın ne kadar aziz olduğunu
Allah’la olan az değil
Azizdir

*
kureyş müşriklerinin hayatlarında büyük bir tedirginlik 
can sıkıcı bir endişe hakim bulunuyordu
hepsinin zihninde karar kılmış fikir şu idi
mutlaka ebu talib'in yetimi muhammed'in işi 
bir an önce halledilmeliydi

konuyu görüşmek üzere, 
darü'n-nedve'de toplanan kureyş
hararetli ve ateşli konuşmalarından sonra
ebu cehil'in teklifi kabul edildi
muhammed'in vücudu ortadan kaldırılacaktı

bu korkunç cinayeti işlemeye kim cesaret edebilirdi
işin içinde haşimoğullarının böyle bir hal vukuunda 
kan davası gütmeleri de söz konusu idi
bu iş için bazıları büyük vaatlerde de bulunuyordu
mesela ebu cehil
muhammed'i öldürecek kimseye benden 
100 kızıl ve siyah deve 
şu kadar altın, 
şu kadar gümüş 

kimse bu korkunç kararı tatbik etme cesaretini 
kendisinde göremiyordu
içlerinde biri vardı uzun boylu, iri yapılı 
kimseye boyun eğmez, 
gözünü daldan, budaktan sakınmaz 
gözü pek biri 
ortaya atıldı
bunu ben yaparım..dedi

bir anda bütün gözler 
ortaya atılan bu cesur adamın üzerine çevrildi
baktılar hattaboğlu ömer'di bu
ömer'in bu işi yapabileceğinden emin olan kureyşliler 
hep bir ağızdan
evet, bunu ancak sen yapabilirsin
görelim seni

ömer, artık hedefini tespit etmişti
doğruca darü'l-erkam'a giderek
orada peygamber efendimizi bulacak 
ve alınan kararı yerine getirecekti
kılıcını kuşanan ömer
kan çanağına dönmüş gözleriyle 
etrafa öfkeli bakışlar savurduktan sonra
doğruca kabe'ye giderek tavafta bulundu 

sonra da kin, düşmanlık dolu sert adımlarla 
safa tepesinin yolunu tutup
darü'l-erkam'a doğru yollandı
gidişinde bir mana vardı
bir hedefe doğru gittiği besbelli idi

yolda, müslüman olmuş ,imanını gizleyen
 akrabasından nuaym bin abdullah hazretlerine rastladı
ömer'in bu değişik tavrı karşısında sormadan edemedi
nereye gidiyorsun ey ömer
şu, dinini bırakan
kureyş'in arasına ayrılık düşüren muhammed'in 
vücudunu ortadan kaldırmaya gidiyorum

bu dehşetli karar karşısında 
tüyleri diken diken olan hazret-i nuaym
onu bu fikrinden caydırmanın yolunu aradı 
vallahi, çok zor bir işe kalkışmışsın
muhammed'in ashabı onun başı ucundan 
bir an dahi olsun ayrılmıyor
ona yol bulmak çok güç

farzet ki, bir yolunu bulup onu öldürdün 
zanneder misin ki, abd-i menafoğulları senin yeryüzünde 
elini kolunu sallayarak dolaşmana müsaade eder

sert bakışlarını muhatabının üzerinde gezdiren ömer
sen de mi ondan yana oluyorsun yoksa 
beklenmedik bir cevapla karşılaştı
ya ömer, sen beni bırak
önce ev halkına, aile efradına bak
enişten ve amcaoğlun said bin zeyd ile 
eşi kızkardeşin fatıma müslüman olup 
muhammed'in dinine tabi olmuşlar
git, önce onlarla uğraş

ömer'de bir şaşkınlık bir tereddüt
duyduklarına önce inanmak istemedi
hatta araştırma ihtiyacını bile duymaz görünerek 
yoluna devam etti
ancak içine düşen şüpheyi yenemedi 
ve yarı yolda fikrini değiştirerek 
kız kardeşinin evine doğru döndü

bu sırada…
fedakar sahabi habbab bin eret
hazret-i said ile ailesi hz. fatıma'ya 
yeni nazil olan taha suresini okumakta idi 
evinin önüne yaklaşan ömer
bu sesi duydu
kapıyı hiddetli hiddetli bir-iki çaldı
açılmadığını görünce omuz verip kapıya yüklendi 
ve hışımla içeri daldı

hz. fatıma, hiddetli hiddetli kapı çalanın 
kardeşi ömer olduğunu anlamış 
kur'an sahifelerini hemen bir tarafa kaldırmıştı 
hz. habbab da bir köşeye saklanıvermişti
ömer, öfke dolu sesiyle
okuduğunuz ne idi
eniştesi telaş ve heyecan dolu ifadelerle
bir şey yok, sadece aramızda konuşuyorduk

ömer'in öfke ve hiddeti bütün bütün arttı
masum masum duran eniştesinin yakasına yapıştı 
demek duyduklarım doğru imiş
siz de muhammed'in dinine girdiniz öyle mi 
onu yere çarptı 
hazret-i fatıma kocasını kurtarmaya kalktı
sert bir tokatla o da kendini yerde buldu

müslümanlığını gizlemenin artık 
bir mana ifade etmeyeceğini anlayan hazret-i fatıma
ayağa kalktı ve
elinden geleni yap, ey ömer
ben ve kocam artık müslümanız
Allah ve resulüne iman ettik diye haykırdı

bu sözlerini, getirdiği kelime-i şahadet takib etti
ortalık bir anda bu kelimenin 
azamet ve haşyetiyle çınladı
manzara ibretli ve içler acısıydı
bir insan, kız kardeşini Rabbim Allah dediği için 
nasıl böylesine insafsızca dövüp 
kan revan içinde bırakabilirdi

kan revan içinde bırakılanın haline rağmen 
davasını haykırmaktan geri durmaması karşısında 
hangi katı kalp yumuşamaz 
hangi yürek insafa gelmezdi

ömer, şaşırdı birden 
kalbinde dalgalanmalar meydana geldiğini 
hisseder gibi oldu
daha fazla ayakta duramadı 
yere oturdu
derin derin düşündü
…hele getirin şu okuduklarınızı
getirin de muhammed'e gelen şey ne imiş göreyim

hazret-i fatıma önce tereddüt gösterdi
kardeşinin mübarek kur'an sahifelerine 
hakaret edebileceğinden korktu
ancak ömer …korkmayın diyerek 
onun bu endişesini yok etti
kur'an sahifeleri ancak temiz kimselere verilebilirdi 
halbuki ömer, henüz şirk üzere bulunuyordu
dolayısıyla da manen temiz sayılmıyordu

hz. fatıma …
ey kardeşim
sen Allah'a şerik koşulan 
bir inanç üzere bulunduğun için 
temiz sayılmazsın
halbuki, ona ancak temiz olanlar el sürebilir
kalk önce bir yıkan

hz. ömer, kalkıp gusletti
hz. fatıma koyduğu yerden kur'an sahifesini 
hürmetle alıp ona verdi
hz. ömer katipti
okuma yazma bilirdi
eline aldığı sahifeyi başından okumaya başladı

…ta ha
biz kur'an'ı sana meşakkat çekmen için indirmedik 
onu, Allah'tan korkan kimse için 
bir öğüt olarak indirdik
o, yeri ve yüce gökleri yaratan Zat tarafından 
peyderpey indirilmiştir…

ömer, hem okuyor
hem de okudukları üzerinde düşünüyordu 
kur'an'ın ebedi ve edebi belagati karşısında 
şaşkına dönmüştü
sanki, az evvel kılıcının kabzasına yapışıp 
peygamberimiz (s.a.v.)'i ortadan kaldırmaya giden ömer 
o değildi

kalbindeki katılık
yüzündeki öfke yok oluvermişti birden
az evvel kan çanağını andıran gözleri
şimdi aydınlık saçıyordu
yüzüyle beraber, içi de gülüyordu

surenin devamında
…muhakkak ki Allah Benim 
Benden başka ilah yoktur
Bana kulluk et 
ve Beni anmak için namaz kıl.

ayetini okuyunca haykırdı ömer
bu ne güzel
ne şerefli
ne haşmetli bir kelam
bu kelamdan daha güzel 
daha tatlı bir söz olamaz

ömer'in kalbinin hidayet nuruyla sarıldığını
onun aydınlığına kavuştuğunun işaretiydi bu ifadeler
hz. ömer'in bu sözlerini işiten kur'an hocası hz. habbab 
gizlenmiş olduğu yerden ortaya çıkıverdi
müjde, ey ömer
dilerim ki, resulullahın yaptığı dua 
senin hakkında gerçekleşsin
dün gece o, 
…Allah'ım, islamiyeti ya ebü'l-hakem bin hişam'la 
ya da ömer bin hattab'la kuvvetlendir  diyerek 
dua etmişti

biri server-i kainat efendimizin 
vücudunu ortadan kaldırmakla  ancak islam davasının 
önüne geçilebileceğini teklif eden ebu cehil  
diğeri bu teklifi kabul edip 
kararı infaz etmeye kalkan ömer

ömer'in ,
resulullah aleyhindeki düşünceleri 
tamamen aksine dönmüştü
bir an evvel fahr-i alem efendimizin huzuruna varıp
hidayet nuruyla kucaklaşmak istiyordu

resulullah şimdi nerede diye sordu 
resul-i ekrem efendimizin, ashabından bazılarıyla 
safa tepesi eteğindeki darü'l-erkam'da 
bulunduğunu öğrenince 
derhal yola koyuldu hz. habbab'la 

gözcü ömer'in silah belde geldiğini 
içeriye haber verdi
herkesi bir telaş ve heyecan havası sardı
sadece biri müstesna hazret-i hamza
elini kılıcının kabzasına atarak
…bırakın gelsin 
korkulacak ne var 
eğer hayırlı bir maksatla gelmişse
kendisini hayırla ağırlarız
eğer kötü bir niyetle gelmişse
onu kendi kılıcıyla hallederiz

manzarayı seyreden fahr-i alemin yüzünde tebessümler belirdi 
ömer'in gönlünün hidayet nuruyla aydınlandığı haberini almıştı
hiç bir telaş ve endişeye kapılmadan oturduğu yerden
…telaş edilecek bir şey yok
bırakın gelsin 
eğer, Allah, onun hayrını murat ettiyse
kendisini doğru yola iletir.
diye emir buyurdu

bu emir üzerine kapı açıldı
kapı önünde bekleyen ömer, heybetli görünüşü 
silahıyla içeri girdi
yüzünde öfke değil, muhabbet parıltıları vardı
gözleri, hak ve hakikati aramanın aydınlığı içindeydi

resul-i ekremle bir an göz göze geldi
kainatın serveri efendimizin 
manevi heybeti karşısında 
kendinden geçer gibi oldu
her şeyini unutmuştu
nebiyy-i ekremin nurani bakışları 
kalb ve ruhunu tesiri altına almış 
adeta avuçlamıştı

bir müddet birbirlerine bakıştıktan sonra 
resul-i ekrem efendimiz sessizliği
heyecan ve telaş havasını
…neye geldin, ey hattab'ın oğlu ömer. 
sorusuyla dağıttı 

sonra da elini uzatıp kılıcının bağından tuttu  
…Allah'ım, islam dinini hattaboğlu ömer'le kuvvetlendir.
diye  dua etti

hz. ömer, ruhunu 
hidayet güneşinin cazibesine kaptırmıştı artık
resulullah efendimizin sualini
…Allah ve resulüne ve onun Allah'tan getirdiklerine 
iman etmek için geldim. 
kelime-i şahadet getirerek müslüman oldu

nebiyy-i ekrem efendimiz ile ashabı kiramın sevinçleri 
son haddine varmıştı
hep bir ağızdan yüksek sesle tekbir getirdiler
Allahü ekber... 
Allahü ekber...
Allahü ekber... 
mekke sokaklarından duyulan tekbir sesleri 
ufukları çınlattı
oradan göklere doğru nurani dalgalar halinde yükseldi

artık hazret-i ömer müslümandı
kırkıncı müslümandı
bundan böyle, cesaret, kuvvet ve kahramanlığını 
şirk için değil
islam dini uğrunda kullanacaktı
kureyşlilerin verdiği karar üzerine 
server-i kainatın vücudunu ortadan kaldırmaya koşan ömer 
şimdi onun etrafında pervane hz.ömer olmuştu

yiğitliğine imanın hadsiz kuvvetini de ekleyen hz. ömer 
bundan böyle Allah için
resulullah için 
müşriklere gözdağı vermeye koşacaktı
birdenbire parlayan bu ateş
hz. muhammed güneşinden 
feyz ve ışık alarak 
dünya tarihine adalet timsali
adil ömer diye geçecekti

cesaretin gerçek kaynağı olan imanı
kalbine yerleştiren hazret-i ömer
artık yerinde duramaz olmuştu
resul-i erkeme seslendi
…ya resulallah
biz ölsek de yaşasak da 
Hak din üzere değil miyiz

resul-i zişan
…evet, varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki 
siz kalsanız da ölseniz de Hak din üzeresiniz.
cevabını verince 
hz.ömer,
..öyle ise hala ne diye gizleniyoruz
seni Hak dinle gönderen Allah'a yemin ederim ki 
korkmadan, çekinmeden
cesaretle bütün şirk meclislerine gidip 
açıklayacağım islamiyeti

resul-i kibriya efendimiz önde
sağında hazret-i ömer
solunda hazret-i hamza
diğer sahailer arkalarında 
darül'l-erkam'dan çıkarak 
kabe'ye doğru yol aldılar
vakur adımlarla mescid-i harama girdiler

hazret-i resulullahın başını bekleyen müşrikler
bu manzara karşısında şaşırıp kaldılar
şaşkın, ürkek ve korkak bakışlarla 
bir hazret-i ömer'e,
bir hazreti hamza'ya bakıyorlardı


bir ara cesaretlerini toparlayarak
…ey ömer, arkanda ne var, ne ile geldin
hz. ömer,
…la ilahe illallah 
muhammedü'r-resulullah ile geldim
kimse yerinden kımıldamasın
yoksa boynunu vururum

müşriklerin sesi sedası kesildi
dilleri tutulmuştu sanki
resul-i kibriya efendimiz serbestçe 
kabe'yi tavaf etti 
ve namaz kıldı
müslümanlar da açıktan açığa namaz kıldılar

hz.ömer'in müslüman olması
islamiyet için bir fetih
müslümanlar için bir şeref ve izzet idi
hazret-i ömer der ki
…işte o zaman Allah resulü 
hak ile batıl olanın arasını ayırdı diye 
bana  faruk' adını taktı


redfer

( Yıldızların Düştüğü Yere Kilitlendik başlıklı yazı redfer tarafından 9.11.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu