Hangi tekil düş’ ün sakini idim?
Ruhumda sarkıt elimde idare lambası…
Göğün de muhtevası aşkı özleme peşkeş
çeken ve de ruhların ambargo yediği bir masada dizili iken tabaklar ve ucu
kırık yalnızlık nasıl ki kör bir bıçak ve içimizde kalan nice ukde aşk ise
oynarken zirveye.
Devasa bir lahit.
Bir akit ve de silik imzanın
gölgesinde.
Hulasası ruhun damgalı sözcüklerin
vebali.
Bir haz ki hazan ötesi ölümün
uzaklardan çağıran sesi…
Bir hiza ki dizeleri ihbar edilesi
bir de elemin noktası virgülü solundaki harf sağındaki dikit…
Düşlerin rengi ile mutabakat
s/ağlayamadığım kadar yalnızlığın tekbir sesleri…
İfa edilesi hüzzam.
İfşa edilesi hüzün.
Ve de sonlanmışken bir kere
yalnızlığın, asaletin ebemkuşağında saklı kalemin bekâreti.
Hazzın değil haiz olmadığım ne varsa
başım gözüm üstüne…
Hazanda saklı bir melodi olsa bile
hüzün ve acının bakracına gömülü her katre.
Ve de göğün örtüsü…
Muğlak gülüşler…
Sandık dolusu naftalin aşka biat
özleyişler…
Söylenmedik ne varsa.
Suskuda saklı gizin tezahürü.
Sözcüklerin yankısında azat edilesi bir
ruh bir de bedenin ikamesi.
Defolu ve yarım ağız iken o terk
ediliş…
Defansında saklı iken teselli.
İnzivada mademki meltem mademki tek
hecede saklı kelam.
Ve de münferit kelimeler dimağın
esareti.
Münazara edilesi her duygu
sözcüklerinse vebali.
Bir renk.
Bir kıyım.
Bir de kıyam ertesi.
Kıymetsiz addedilen rüzgârın
çelişkisi.
Hazan örtüsü hüzün sonrası ve de can
çekişen ruhun kefareti.
Şimdisiz iken hayat düne hasret.
Yarınsız iken girdap ölümüne hicret.
Göğün tıkalı genzi yerin kör noktası
ve Araf’ta takılı kalmış iken şairin nicesinden öte neticesi olmayan bir
sorunun da muadili.
Kekremsi bir gülüş ve o kesif
sessizlik.
Armoni.
Harmoni.
Asılı bir avizede göz kırpan yanık
ampuller.
Rakımı ölüm rengi hüzün kaplı.
Sondan başa sayılı sarkacın nefesinde
son bir gayret acının indinde.
Mübalağa dahi etmeden.
Hüzün nefes vermeden.
Rencide edilesi renklerin hissiyatı
ve beyazın masumiyeti kara çalan kimse karanlığın kestiği racon ve işte her
şeyi ile hiçliğini kuşanan şairin yıkılmayan kalesi kalem ise tek kaide sulak
bir arazi mademki gönlün hizaya getirdiği her duygu ve işte firar eden bir yara
bir de yamalı mintanı şairin teferruat dolu bir andan ansızın sökün eden
hecelerin solunda yankı sağında kalem sudan çıkmış heceler sulu dereye götürüp
de susuz getiren…