Çürüyen bir renk bildim şehrin
karmaşasını sözcüklerle ördüm aşkı en çok da hiçliğin pervazına konan ruh gibi
hele ki o çöküşün imgesinde saklı bir kar tanesini özlem bildiğim ırkı olmayan
sevgilerden kendime ördüğüm şiirler gibi.
Tuz basandın yarama en çok da ayracı
bedenin ve ruhun…
Şeker gibi eriyen ruhumdan göç
etmenin
Takviminde saklı artık bir yıl gibi
Ehemmiyet arz etmeyen geçici
sevdaların nazında
Nezdinde duaların
Aralıksız eşlik eden kırık sazımın
gölgesinde
En çok da kundaklanmış sefil varlığımın
İhtişamına sığamadığım kadar
duyguların
Devrik bir taht idi mademki
Bahtımın yarasında saklı
Devrik bir lider
Bir de devinen nice şiir
Önce köpüren öfkemi
Sonra da pılımı pırtımı
Toplayıp gitmelere dair
Ettiğim yemini
Bozup da af dilediğim Rabbin
Merhametinde s/üzülen bir ışık gibi
Ya da bir dua
Belki de kapanası bir kapı
Gel gör ki:
Sevginin kucağında yoktu asla
Ne kapalı bir kapı
Ne de kırgın kalbimin dolmuş miadı
Bir öykü gibi derlemişken de hayatı
Zühre ve Samanyolu
Zühtü’sü gölgemin züğürt tesellisinde
Kendimi bulduğum belki de
En çok da birbirine kavuşamayan iki
yakanın
Türküsü nasıl ki b/ağrı yanık
Bir de sevebilme güdüsü
Gülümsemelere dair duyduğum ihtiyacı
Saklayamadığım kadar kendimden
Yine kendime uzanan o yol
Sevgi misal
Ya da sevecen bir masal
Hele ki
Hemhal
Olduğum o devasa yangın
Tek kıvılcımla başlayan bir acının
En çok da başa çıkamadığım aşkın
Hem doğası
Hem romansı
Hem de özlemi
Bilindik sözcüklerden bazı bazı
Alıntı mahiyetinde değilken asla
Çalıntı sevdalara
Nazire yapan kaşı gözü oynamadan
Sevebilmeli iken insan
Elbet en çok yüreği ile
Enkaza dönüşse bile
Endamı yerinde
Bir kral bir sultan
Gel gör ki en çok evlat olmayı
sevdiğim
Benimsediğim sergüzeşt bir rüya
Ellerim nasıl ki ellerinde annemin
El aman demeden
Yeter ki yüce Rabbim
Çekmesin bizden elini
Ruhun tokası
Sözcüklerin rotası
Bilinmezin de gamı ve gamlı notası
Varsın olsun nokta değerinde
yalnızlığım
Varsın tutuşsun yüreğim
Nasıl ki kurunun yanında yanan bir
yaşım
Yaş alsam da yaşlanmayan ruhum
Yas tutup yasa mahiyetinde addedilen
Kimi zaman tutulmuş iken nutkum
Noktanın gücü
Ayracın b/ölücü hörgücü
Ünlemlerin şaşkın nazlı kızı
Ve de kâinatın kırbacı
Yasım da yaşım da feda olsun yeter ki
Nazı dinmeyen bir şarkı bir masal
gibi
Tüten dumanın da gafı
Gamlı bir hayatın pervazı
Ve işte şakıdıkça kalem
Anne mizaçlı her şiirin
Duyduğum hasretin
En çok kendimden
Kendime uzanan yolda varsın olsun
Sırra kadem bassın tüm dostlarım
Şiarım iken bir yasa mahiyetinde
dolan
Gözlerimden kalp gözüme uzanan o
yolun
Tek vasfımla tek nutkumla
Annemin annesi saf tutulası bir makam
ki sevgi
Sevdalandığım tüm renklerin de
yerinden sökülmüşken
Apoletleri
Hüznümle değil
Hükmüne razı ve sadık olmak adına
Hemhal
Olduğum doğanın yasasına
Karşı gelemediğim kadar da kaderime
Acımın ve de sevgimin kolluk kuvveti
iken
Dilimden düşmeyen her dua her yemin
Anbean
Andığım kadar yüce Rabbimi…