Renklerin mahzun gülüşünde saklı:
Kâh bir nehir kâh bir coğrafya
Belki de kibirli dünyanın ışıldağı
bilinen aşkın
Sürmanşet varlığında ruha iyi gelen
bir manevra
Masalların da uleması
Çatık kaşlarında yerkürenin
Umut dolu göğün her kıpırtısında
saklı
Miski amber kokan sevginin daldığı
Rüyaları gerçek kılansa en safından
bir tını
Gamlı notaların değil mi ki efkârı
Dinmek bilmedi nasıl ki şu garip
kulun sessiz feryadı
Kanamalı bir düş
Kanarcasına severken insan
Ve işte içine düştüğü her gülüş
Ve de aşk
Buğday ambarında saklı iken de içten
edilen her dua
Bir romans
Bir hakkaniyet
Belki de kibirli bir reverans
Hüzne delalet
Sözcüklerin hatırşinas ç/ağrısına
delalet
Masal dolu bir coğrafya
Acının da kulvarı
Hazin şarkıların yanık sesli fermanı
Kusursuz olsaydı keşke her insan
Demli ruhların kayıp rotası
Acının istişare ettiği
Kul hakkı yemediği kadar insanın
Varsın olsun addedilsin
İnsan olmanın külfeti
Asla değil mi ki içine düşülesi
O rehaveti
Huzura dönüştüren nazın niyazın
tetiklediği
Baştan sona eşlik eden yaşama sevinci…
Hür
Ve de dingin
Ukdesi çok derin
Umresi sağaltan
Üzüm tanesi gibi sağa sola dağılan
Ve işte asaletin ve sevginin
Neferi
Bir izdiham değil
Bir mertebe belki de
Makamı hüzzam
Meali hüzün
Mizacı sevgiden doğarcasına her yeni
gün
Aşkın badireler atlattığı
Özleminse kesif sessizliği
Rabbine koşan insanın da sonlanmazken
dirayeti
Bin kere selam ola
Bir zerrenin büyüyüp da kâinatla
kucaklaştığı
Gaipten gelen huzur ve her dua
Yedi eminin sırtlandığı
Yetim yüreklerin palazlandığı
Hünkârı aşkın elbet yüce Allah’ın
haşmetli varlığı
Ölüm de yaşam da umut da insan için
İçtimada geçen her duygunun
Varsın olsun duyduğu coşkunun
Hız kesmeyen metaneti
Rabbin de koruduğu kolladığı kadar
aciz kulunu…