Rengi var mıydı sahiden hüznün
Süregelen zulüm misali ama…
Ama yetmez, azizim ne de olsa benim
ben o devrik lider.
Bir tahtım vardıysa eğer ki bir de
bahtım…
Hani, havsalamdan taşan onca som
altın
Önce kürediğim ama yetmedi;
Bilediğim kalbimi
Gel gör ki:
O ince sızı yitmedi
Gömülü olduğum kabrimden…
Gönlümden geçenleri
Ah, bir de kayıp miğferim:
Süt liman olacak mıydı sahiden de
hislerim…
Göçük altında unutulmuş
Devrik cümlelerin ise ah’ ı tutmuş
Renk değiştirmiş iken hüzün hırkam
hani özdeş
Yalnızlığımın kopuk düğmelerinde
saklı o serkeş
Sızının üstünden asırlar geçse ne ki?
Ben geçemediğim kadar kendimden ve
ilkelerimden…
Bir tortu misal…
Ya da bir yangın…
Afrası tafrası imgelerin
Saklı kaldığı Araf’ın dümeni.
Muadili olduğumsa yorgun bir kıpırtı
Börtü böcek ile deşilmiş olsa ne ki
Yorganım gittiği halde dinmeyen bir
kavga bir yanılgı
Ben ki:
Söz öbeklerinden aşırdığım sair
heceyi
Yetmedi, devindi mi ki bir kere
miladi
Takvimin şerh düştüğü
Yeni yılı kapıda karşılayacak olan
güruhun
Çok gerisinde
Belki de sevginin ve umudun alın
terinde
Uyruğu ve de ulağı olmaz iken
kalbimin ta derinine
Kazıdığım ismimi
Küstüğüm dünümü
Kaykıldığım şu zemini
Çalı çırpıyı yığıp da önüme çaktım mı
da çakmağı…
Bir de yorgun ruhuma nifak sokanları
Afalladığımdan de öte
Andığım maziyi
Ar bildiğim sevgiyi
Aş erdiğim günleri
Altın tepside sunacakken Yüce Rabbimi
Aralıksız andığım
Aralık kalan sandığımdan çaldığım
Makberi ve mahşeri
Şu mübarek Aralık’ta bulduğum gibi
Bulunmaz Hint kumaşı değilken elbet
Kalbim
Ve kalemim
Ve kabrim
Yağmalandığı tarafınca o zümreyi
Havale ettiğim kadar evrene
Ruhumu kutsayan bir şarkı değil
sadece
Dualarımla tutuşan İlahi Ateşin hem
teninde hem titrinde
Tınısı kayıp bir melodi belki de
Yorgun utkumun
Miladi nutkumun
Miracı derinde, dinmeyen dualarımın
Akışkan hüznüne
Bir de aldırmadığım kadar iblise
Kimse zengin dünden
İsraf ettiği değil mi ki alın teri
Zümre’si gezegenin
Zimmetli olduğum kadar iman gücüme
İtirafı bende
İsyanı sair münafık dilde
Sevecen gönlün derinlerine
Sokulan bir ses bir fısıltı
Konuşlu olduğum sonsuzluğun dinmeyen
mealine
Sökün ettiği kadar ruhumun
Salkım saçak addedilmesin de
duygularımın
Akan yüzünden nurun
Nadide bir hazine misali yediğim
Vurgunun nihayetinde
Tutuşan rahmeti
Azadesi aşkın, elbet görecektir yüce
Rabbim tüm zahmeti
Edindiğim bir vazife
Aşkın ve inancın yüzü suyu hürmetine
Yakarışın her biri yâdında dünde
Yârimde elbet yürekte
Yakardığım mahşerin bam telinde
Kâh kıvançla andığım
Kâh yok yere yok sayıldığım
Ve de sonuna kadar sadık olduğum
İnancın her katresi
Bir sığınak ki şiir
Bir sağanak ki defteri kebir;
Hani içerisinde saklı zikri ve fikri
Nakşeden neşreden sözcüklerin her
biri
İdamesi iken şu yorgun ömrün
Biteviye kimse hayatımı zehreden
Vakıf olduğum o sağanak
Haiz olduğum son durak ve kayıp ulak
Göğün zemherisi
Yerkürenin zimmetlisi
Derdest edilmiş ufkun ve ruhumun
külliyesi
Bir elin de parmak sayısını geçmezken
rahmeti
Ve hikmeti
Ve ümmeti
Seyrüseferinde cihanın
İki cihanda da aziz olmanın imkânı
Ve de tüm karanlığı örten
Gaipten gelen ışığa ve coşkuya ve
umuda binaen
Kalıbımı bastığım tesirli bir
hakkaniyet iken
Elbet vuku bulacaktır da Rabbin İlahi
Adaleti
Aşkın gönül gözü
Şerden koruyan beni
Şifası sadece O’nun katında saklı
Usulca göç ettiğim miladi yılın
hicrinde
Hicretin devinen enginliğinde
Allah yolunda kayıtlı olsun yeter ki
İman gücüm ve ikazım kendime
İbrazım evrene
İdrak ettiğimden de öte
Yüce İlahın kalmışken takdirine
Elbette ki:
Şükürler olsun günüme…
Kim tutar beni teslim olduğum kadar
Rabbin mevcudiyetine…