Düşlerimden arındım gerçeklerin tarhında açan bir çiçek en çok da yağmur sonrası kokan toprağa atılası bir tohum misali irdelediğim ne varsa imgeler b/atağında saklı bir kayıt gibi kendime kurduğum tuzağın hem yakınında hem uzağında, şerit değiştiren bir acı gibi balta girmemiş dar açıların tek maruzatı iken sonradan eklenen bir zincirden kasıt nasıl ki mihenk taşıyken özgürlüğün.

Bir kompliman.

Bir hurafe.

Bir de geçiş hakkı tanımayan savruk nice hece.

Aşkın ihbarı.

Özlemin idam mangası.

Renklerin başat rüzgârı.

Gökte saklı bir melek görünmezin mucidi görebilme sanatı her içine ta içine b/aktığında insan ve t/adı damağında da kaldı mı her şiirin güncesinde saklı bir güfte beti benzi atmış bir şelale misali ansızın da kopan o fırtına fıtratına sarılı bir hikâye misali nasıl ki kahramanı iken masalın anlatıcısı.

Ruhunsa girdabı…

Girift sözcüklerle örülü her yalan.

Mizacına yenik düştü mü de yalancı çoban.

Çaputların uçuştuğu saçın perçemine konan kar tanesi misali bazen çığ gibi büyüyen bazense çağ atlayan bir hurafe.

Sarnıcı duyguların.

Sarmalı düşüncelerin.

Semiren hüzün ne ki insan, gerçek anlamda sevip de aşka düşmedikten sonra…

Bir manivela belki de kızıl göğün sarkıtları kızgın cihanın dikitleri saklı insanoğlunun gözü açık gördüğü her rüyada.

Zemheriden düşen bir çığ…

Çağ atlayan yalnızlık ve sırdaşı aklı evvel bir rüzgâr gücünde iken sözcüklerin sağdıcı hangi duygu ise ve işte onca çelişkinin kat izinde saklı sırların hem nüansı hem talep görmeyen arayışı.

Tevazu yüklü bir masal.

Tutuk dili bilinmezin.

En çok da umutla hemhal…

Telaşe müdürü bir imge ise sağaltırken duyguları.

Mühürlü yürekler ve kasıntı ayraçlar ve kayıtlı dilekler aşkın ambarında sür-git bir telaş ve önünü alamadığı kadar insanın ta içine düştüğü o hummalı arayış ve eşlik eden telaş.

Günler mülayim.

Renklerse gök kuşağının hörgücünde saklı.

Ve de insanın doğası hele ki yok mu içten edilen her duanın dinmeyen rüzgârı.

Semiren bir bulut.

Seyyah sözcüklerle örülü bir sarkaç.

Devrik lideri aşkın ve işte bahtına karşı gelemeyen her arayışın ön sözü ve noktası toz kondurmadığı kadar aşkın romansı…

Sağaltılan her düş en çok da hayatın sarmalında saklı gaipten gelen o içli gülüş.

Hünkârı aşkın ve de hümayunu yalnızlığın, sefer, tanıklığında Zühre Yıldızının ve konduğum her dal benden bir kesit hele ki yok mu o kesif sessizlik.

İmgeler üryan.

İmgeler sırnaşık.

İmgeler asla aşikâr değil ve uğruna dökülen her yaşta saklı şair ve şiirin nüktesi.

Ölümsüzlük iken öncesinde şairin, aralıksız nazire ettiği ve ölüm iken en endamlı coğrafya yerin göğün aralıksız birbirine küstüğü.

Ümit ise bir veryansın asla sitayiş etmeyen.

Umut kordan hecelerin istilasında ansızın gökte beliren ak bir bulut misali ve üstüne de yağdı mı her damlası ve işte kara kışın tek maruzatı asla gökten süzülmeyen yağmurun ve yağmurcunun duası istifli iken nice rahmet indinde sonsuzluğun ve o girift hece asla aşkın solmazken mizacı sonlanmazken akışkan miracı.

 

 

Ölümden döndüğüm defalarcanın rövanşında asılı bir kahramanın edasıyla sağa sola mütemadiyen savurduğum gözyaşı elbet yasın da kelamı ve dingin bir ömre meyyal aşkın referansı iken nice ulaşılası hayal…

Gölgemle kavgalı.

Genzimde gezinen hıçkırıklar…

Uğurlu sayımsa on üç: elbet annemin doğduğu Şubat’ın on üçü ve balık istifi mizacı tüm olası renklerin akası yaşların gem vurduğum bir intihar belki de öncemde recim edildiğim kadar yufka yüreğimin pembeleşip evreni içine aldığı.

Zemheride ölen hangi çiçekse artık…

Çiçeklendiğim düş yakam varılası bir rota diğer yakam elbet adı gerçek olan adı hayat bal tadında uyuduğum uykunun rötarında istifli rüyalar peşkeş çekilesi yalnızlığa ve mütereddit sevgilerden uzak asla da uzak duramadığım kadar sevginin coğrafyasında kayıtlı bir ışık bir ışıldak.

Sonsuzluksa müphem.

Aşk aslında dibine kadar gizem.

Acının rotası özlemin muğlak tınısı ve vardiyalı sevgilerden dökülen her zerre aslında kendine tuzak kuran bir ülke misali, yüreğimi ağırladığım onca masalın da müdavimi.

Bir sarkıt.

Bir dikit.

Bir de gölgem.

Huşu içerisinde yaşamaya duyduğum özlem.

Renlerin hulasası kara bahtın romansı ve karanlığın laneti asla sollayamadığı kadar rahmeti.

Gerdan kıvıran bir inci kolye.

Genzinde saklı bohem bir hece.

Acının teşrifi ve aşkın mütereddit kimliği gel gör ki tereddüt de etmeden sevdi mi insan.

Bir nüans.

Bir cıngıl.

Ve derinde saklı o sessiz çığlık.

Künefe tadında bir gün külbastı iken hüzün ve dilberdudağı aslında bir yerde bir gökte lalanın çok da uzağında kaldığı.

Temkinle yaşasa da insan tereddütsüz sevgiyle iştigal.

Hüzün olsa da en mustarip olduğu ve işte sevebilmenin doruğu.

Bir karmaşa.

Bir sanrı.

Bir ihlal.

Bir de ihmal.

Göz ardı edilemeyen nice gerçek aşkın biterken bataryası ve işte infilak eden o mayın tarlası aslında şiirin tarhında saklı binlerce duygu ve imge ve baş göz etmeden de yalnızlığı ruhtan s/üzülen her hece kimyasından da taviz vermediği kadar insan ve işte kalemle duygular istişarede.

 

 

 


( Aşkın Devrik Lideri... başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 8.12.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu