Kader Miras Olur Bazen

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına yazılan
Hayat hikayesinin 61.bölümü

bak şunlara
musanın asası karşısında taşlar yumuşamış da
musanın asası karşısında 
taşların yumuşadığını gördükleri halde 
kalpleri yumuşamamış
kas katı kalmış… 

görmez misin
hemen şimdi
yanlış yerlerin
boş sözlerin 
yersiz hazların toprağından
yalancı zevklerin sürgününden 
geri çağırıyor bizi hayret göğü
minnet ufku
peygamberimiz

suskun dudağa emanet onun gül hatırı
aramızda elçinin söze susayan
söze kanayan
söze kanan 
soylu feryadı kol geziyor

lakin biz hayıflanmakla kaldık 
sözün sorumluluğu başkalarının üzerinde kaldı
ulaşmadı bize
söze muhatap olmaktan çıktık

her birimiz 
çaresizliğin zemherisinden çıkarıldık 
şimdi burada
varlık sofrasında 
hayat düğününde nazlanıyoruz
adam diye başköşede oturtuluyoruz

bundan mada
bize verileni takdir etmeye bile güç yetiremiyoruz 
bize bahşedileni sayacak nefeslerimiz bile 
yeniden yeniye bahşedilirken bize
Rabbimizden başkalarına mı iltica ediyoruz
yoksa

özlediğimize değer o nebinin siması
tutuna tutuna hayretin göğüne yükseldiğimiz
her dem bizi kabul eden
her dem bizim yüzümüzden sevinin
ayna diye tutulduğumuz onun sözü

bizim, yokluğumuzu gören
eksikliğimizden hoşnut olmayan 
Rabbin huzuruna
yeniden yüz bulmaya gittik mi
minnetle yüzümüzü döndük mü hiç 
o peygamberin yüzünden sevindik mi 
onun yüzünde sevildik mi 

ayetler bize şimdi ne söylüyor
hadis şimdi bizden ne bekliyor
belki gölge olmaktan kurtarıp gövde yapar bizi
sadece peygambere değil 
sadece uhuda değil 
gördüğümüz her dağa sadece 
bir zamanlar değil 
hemen şimdi 
taşları yumuşatan bir bakış borçlanırız 
belki de

bizimle nefes alıp verir hadis
dağlar karşısında bizi peygamberce var eder vahiy
ayağımızın altındaki taşlara hürmet borçlanırız
hoyratlıktan kurtuluruz
sadece lafta değil
tavrımızla, edamızla müslüman oluruz
belki

sadece dağlara değil aslında
her nesne ile 
bağını merhamet üzerinden kuran
sıla-yı rahime döneriz
belki

derler ki
zamana yemin olsun ki 
yer şiddetli bir sarsılışla sarsıldığında
artık zulüm edenler o gün 
zilletle ziyandadır
Rabb’ın fil sahiplerine yaptığınca 
kureyş hasretle hüsrandadır

derler ki 
kader miras olur bazen
devralınır atalardan 
iyiler de, kötüler de potasında hayat damıtır durmadan. 
ıssız sokakların açık avuçlarına çizilince rotalar, 
yalnızlıklar sağanak olur birden. 

bazen bir uzayışın salıncağında 
beklemeyi beklemek düşer 
bazen kaskatı duvarlarla örülür özgürlüklerimizin şeş ciheti
zaman bugün olur
gölgesine düşman olan uygun adımlarla 
yürünür umutsuz yollar

kader böyle imiş
dengesiz dalgalar vuracakmış kıyılarımıza 
zamansız fırtınalara tutulacakmışız 
kabuğu düşmüş kaplumbağalar gibi sersefil
dönmesini unutmuş çemberler gibi 
şaşırmış kalakalacakmışız ortalık yerde

derler ki 
kader bizi herkesten çok 
var olduğumuza inandırarak yalnızlaştırmada şimdi 
amansız kalabalıklarda 
ellerimizi birleştirmeyi akıl edemiyoruz bir türlü
günlerin bir araya getiremediği varlıklarımız
kurulu bombalar gibi bırakılıyor 
korku sokaklarına 

ansızın bin parça olmak için, 
tik tak, tik tak... 
yağız düşüncelerimiz 
sık parmaklıklarla hesaplanıyor cetvel cetvel
bayramlar ve şölenler tekdüze karalara boyandırılıyor. 
gücümüzü sivriltip karanlığa tüneller açabilmek için 
ilk ışıklara teşne seher güllerince 
kanatmadayız yüreklerimizi

derler ki
kevser hakkı için 
madem kafirler yardımı terk eder
dağlansın ciğer
bırak olsunlar heder

ve eli kuruyasıcanın eli kurusun... 
sen ki hemen Allah’a yönel
ihlasa çark et
tan yeri yeniden sökülürken
insanlar dehşetle dökülürken 
sen hemen Allah’a sığın

*
resul-i ekrem mekke'de harb ve cihada izinli değildi 
Allah'tan aldığı emirler gereği 
bütün mesaisini iman esaslarını 
kalb, ruh ve akıllarda tespite hasretmişti

vaaz ve nasihatla, ikaz ve irşatla 
hizmetine devam ediyordu
her türlü mezalime karşı sabır ve sükunetle 
harekete memur bulunuyorlardı
islam medine'de günden güne kuvvet kazanıyor 
ve süratle inkişaf kaydediyordu

kur'an güneşi bütün haşmetiyle ruhları sarmıştı
yine de resul-i ekremin,müslümanların vaziyeti 
tam bir emniyet içinde değildi 

medineli müslümanlar,efendimizi 
coşkun bir bayram havası içinde karşılamışlardı
münafıklarla yahudiler gönüllerinde 
müthiş bir kin ve düşmanlık besliyordu 
her ne kadar yahudiler 
peygamber efendimizle bir anlaşma imzalamışlarsa da
bütün hal ve hareketleri bu anlaşmayı tekzip ediyordu

münafıklar daha da tehlikeli bir durumdaydı
peygamberimiz  hicretinden önceye rastlayan günlerde, 
hazreç kabilesinin reisi abdullah bin übeyy bin selul için 
süslü bir taç hazırlanmıştı
bir devlet reisi ihtişamıyla onu giymek üzere iken
hicret vuku bulmuştu

kavmi olan hazreçliler tamamen müslüman olmuşlardı
haliyle bu gibi şeyler unutulmuştu
abdullah bin übeyy kavmine uyarak 
zahiren müslüman olmuştu
reislikten mahrum kalmak acısı ile 
yan çizmiş ve bir münafıklar hizbi kurmuştu
gizli gizli nifak ve fesada başlamıştı

hatta peygamberimiz (s.a.v.)'in tebliğatına
vaaz ve nasihatlerine  müdahale etme cüretini 
gösterecek kadar zaman zaman ileri gidiyordu
bu münafıklar zümresinin müslümanlar arasına 
fitne ve fesat sokmak için 
meydana getirdikleri hadiseler çoğalıyordu

ayrıca mekke müşrikleri
medine münafıkları ve yahudilerini
medine etrafındaki kabileleri devamlı surette 
tahrike çalışıyorlardı 
mekke'de söndüremedikleri nuru, 
akıllarınca medine'de söndürmek için 
harekete hazırlanıyorlardı

harici ve dahili bu kadar düşmana karşı 
sabır ve tahammül ile 
sulh dairesinde davranmanın imkanı kalmamıştı
müslümanlardan çoğu kureyşlilere karşı çıkmak 
onlarla hesaplaşmak istiyorlardı
ensarın ileri gelenlerinden biri 
sa'd bin muaz hazretleri 
bu arzusunu şöyle izhar ediyordu

Allah'ım…
bilirsin ki, senin uğrunda 
şu kureyş kavmiyle mücahede etmekten 
daha sevimli bir şey yok
o kureyş ki, resulünün peygamberliğini yalanladılar
sonunda da memleketinden çıkmaya mecbur bıraktılar

Allah'ım…
öyle tahmin ediyorum ki
bizimle onlar arasındaki harbe müsaade edeceksin

işte bu sırada peygamber efendimize 
mukabele ve müdafaa suretiyle savaşa izin verildi
konu ile ilgili nazil olan ayette şöyle buyruldu

‘kendilerine savaş açılan müminlere 
zulme uğramaları sebebiyle cihat izni verildi
şüphesiz ki, 
Allah onlara yardım etmeye hakkıyla kadirdir

onlar, 
Rabbimiz Allah'tır' demiş olmalarından başka 
hiçbir sebep olmaksızın, 
haksız yere yurtlarından çıkarılmışlardır…’

anlaşıldığı gibi burada cihat izni kayıtlıdır 
ve sadece tecavüze maruz kaldıklarından 
ve zulme uğradıklarından dolayı verilmiştir
müslümanlar herhangi bir tecavüzde bulunmayacaklar
şayet zulme maruz kalırlar veya üzerlerine yürüyen olursa 
kendilerini müdafaa için savaşacaklardı

mekkeli müşrikler her şeye rağmen
peygamberimiz,n (s.a.v.) peşini bırakmış değillerdi
medine'deki yahudi ve münafıklarla 
el altından gizli gizli işbirliklerini sürdürerek 
islam nurunu söndürmeye, 
resul-i kibriyanın vücudunu ortadan kaldırmaya 
matuf faaliyetlerine aralıksız devam ediyorlardı

medine'yi teşkilatlandıran resul-i ekrem 
bunlara karşı tedbirler almaya başladı
düşman her türlü hile ve desiseye başvururken
elbette tedbirsiz kalınamazdı
her şeyden önce 
iktisadi harp usulünü tatbik etmek istiyordu

bu maksatla da 
kureyşin suriye'ye giden ticaret yolunu 
kontrol altında tutmayı uygun buldu
bir diğer tedbir de civarda yaşayan kabilelerle 
sulh anlaşmaları yapmaktı
böylece onları mekkeli müşriklerin sinsi emellerine 
alet olmaktan kurtarmış 
kureyşi tek başına bırakmış olurdu

henüz hicretin ilk yılında 
etrafa seriyyeleri göndermeye başladı
seriyyeler herhangi bir yere hücum etmek 
kan akıtmak maksadıyla yola çıkarılmıyordu
ilk seriyyeler biri istisna edilirse 
bir damla kan dökmemişler 
hiçbir kabileyi yağmalamamışlardı

bu seriyyelerin belli başlı vasfı 
kureyşli müşrikleri iktisadi baskı altında tutmak 
onlara bu yolda bir nevi ihtarda bulunmaktı 
eğer siz şiddet siyasetinize devam ederseniz 
biz de yapacağımızı biliriz
can damarınız demek olan ticaret yolunuz elimizdedir
aklınızı başınıza alın demekti

ilk seriye
medine'ye hicretlerinden yedi ay sonra 
ramazan ayında resul-i erkem 
amcası hz. hamza'yı 
mekkeli muhacirlerden otuz kişilik bir süvari grubunun başında
kureyş müşriklerinden üç yüz kişilik bir birliğin muhafazasında 
şam'dan mekke'ye gitmekte olan ticaret kervanını 
gözetlemek için gönderdi

süvari birliğinin içinde ensardan bir tek müslüman yoktu
çünkü onlar, sadece medine içinde korumak üzere 
peygamberimize söz vermişlerdi
bu sebepledir ki resul-i ekrem
bedir muharebesine kadar ensardan hiç kimseyi 
askeri seferlere göndermemişti

medine'den yola çıkan hz. hamza, 
iys nahiyelerinden biri seyfü'l-bahre'de
içinde ebu cehil'in de bulunduğu
kureyş kervanı ile karşılaştı
taraflar çarpışmaya hazırlanırken
iki tarafın da dostu ve müttefiki bulunan 
cühenilerin reisi mecdiy bin amr aralarına girip 
çarpışmalarına mani oldu

kureyş, kervanı ile mekke'ye doğru yol alırken
hz. hamza da beraberindeki müslümanlarla 
medine'ye geri döndü
peygamber efendimiz çarpışma çıkmamış olmasından 
memnunluk duydu

hz. hamza'nın medine'ye dönüşünden sonra
peygamber efendimiz şevval ayında 
ubeyde bin haris'i 
nabiğ  vadisine gönderdi 
maiyetinde muhacirlerden altmış süvari vardı

nabiğ vadisine giden hz. ubeyde 
kureyş müşriklerinden 200 kişi ile karşılaştı orada
birbirlerine hafif ok atışlarında bulundular
müslümanların safında ilk ok
sa'd bin ebi vakkas hazretleri tarafından atıldı
Allah yolunda atılan ilk ok bu oldu
bir çatışma olmadan 
iki taraf birbirlerinden uzaklaştı

seriyye 
peygamberimiz (s.a.v.)'in bizzat bulunmayıp
sahabilerden herhangi birisinin kumandası altında
gönderdikleri askeri birliklerdi

redfer

( Kader Miras Olur Bazen başlıklı yazı redfer tarafından 15.12.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu