Duru Bir Şükür Irmağı


Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen 
Hayat hikayesinin 70.bölümü

öyle değil mi
duru bir şükür ırmağı
neden akar sadece 
aktığını bilmeyen bir ırmak gibi
neden çağıldar sadece
denize yaklaştığını hesap etmeyen bir çağlayan gibi

dallanıp budaklanır sadece 
güneşe uzandığının farkında olmayan bir ağaç gibi 
neden büyür sadece
büyüdüğünü bilmeyen bir çocuk gibi

çeliği bile parçaladığını fark etmeyen su gibi
övülmeyi en çok hak ettiği halde 
neden övünmeye vakit ayıramaz
sevincinin içinde kaybolur, dilsizleşir
haliyle, edasıyla
tavrıyla, duruşuyla 
susuşuyla dil olur

hamt olur baştan ayağa
tepeden tırnağa
ete kemiğe  bürünür hamt
muhammed diye görünür
elçiliğe layık görüldüğü halde
beklemediği bir makama oturtulmuş birinin mahcubiyetiyle 
neden saklanır
neden örtünür

vahye muhatap olduğunda
cebrail'le yüzleştiğinde
hiç hak etmediğini düşündüğü ödülün utancıyla 
neden yüzünü perde arkasında tutar
neden utanır

niye örtüsüne bürünüp de 
saklanmak ister ki bir insan 
‘ya eyyühel müddessir’ hitabına
muhatap bir peygambere
neden ‘kalk, ey örtüsüne bürünen’
‘kalk da, uyar ‘ der ki 
Rahman ve Rahim olan

kırklı yaşlarında bir insan
sadece şükür telaşında
neden ayaklarını çekinerek basar yere
gözlerini utanarak gezdirir göklerde
her nefesi eşsiz ve sessiz bir hediye bilerek 
ağırlar göğsünde kalbinin kıpırtısını 

sessizce ve teklifsizce verenden 
neden utanır bir insan
yağmur yağmur sevinç olup 
neden yağar  rahmet üzerine
masum bir çocuk gibi
yağmur tanelerini misafir eder saçlarında

var olma arzusunu dillendiremeyecek kadar 
neden çaresizdir
sözün yanağına koyacak bir kulağı
kulak kesileceği tanıdık bir sesi neden olmaz 

belkide
azıcık çocukluğumuzun saf örtülerine doğru gitmeli
mahcubiyetle titreyen bir çocuğun 
yüreğinin odacıklarına doğru akmalıyız
ürkmeden, üşenmeden 
kalbimizi o kalbin içine sarkıtmalıyız

neden mi saklanır çocuk 
utanır da ondan
utanır çocuk
utanır çocuklar
çünkü hiç hesapsızdırlar
bir şeyi hak ettiklerini düşünmezler
ne taşarsa oradan sınırsız bir tebessüme bürünürler
lekesiz bir mutlulukla gülerler

kırık kanatlarına heceler sunar gök 
kelimelere tutuna tutuna 
düştüğü yerden kaldırır
koyu gecelerin  gömleğini yırtar
en sevgilinin kalbine  dokunur
salat-u selam olur 
her an 
her  mekan 

her birimiz üzerinde titreyen
kılımıza zarar gelsin istemeyen 
o ana yürekli ümminin 
titrek kalbinin nabızlarını 
göğsümüzde yeniden hissetmemiz gerek 
titreyen kalbimizle 
beklentisiz ,çocuk masumiyetimizle
yeniden keşfetmemiz gerek onu

kur'an'ı güya saygı adına örtüp 
duvara asıp kendimizden saklamak yerine
nasıl oldu da Rabbim beni adam yerine koydu
şaşkınlığıyla
mahcubiyetiyle 
yeniden örtünenlerden olmamız gerek
o kutlu sevgili gibi

*
hicretin 2. senesi, şevval ayı 
bedir harbinden parlak bir muzafferiyetle çıkılması 
medine`deki yahudilerin endişelerini büsbütün arttırdı
peygamberimizle aralarında sulh anlaşması bulunmasına rağmen 
gizliden gizliye bozgunculuk 
kışkırtıcılığa başladıkları göze çarpıyordu

efendimiz her şeye rağmen 
ehl-i kitap oluşlarından dolayı 
kendilerine müsamahalı davranıyordu
ancak onlar hal ve hareketleriyle 
bu insani muamelelere layık olmadıklarını 
açıkça gösteriyordu

içlerinde en çok fitne ve fesat çıkaran 
en cüretkar olan 
beni kaynuka idi
kuyumculukla meşgul olurlardı
bu bakımdan oldukça da zengin sayılırlardı
bunların da diğer yahudi kabileleri gibi 
peygamber efendimizle anlaşmaları vardı

herhangi bir harekete kalkışmayacaklarına
bir dış taarruz karşısında müslümanlarla beraber 
medine'yi müdafaa edeceklerine 
ne suretle olursa olsun 
birbirlerinin düşmanlarına yardım etmeyeceklerdi

meydana gelen çirkin bir hadise 
bardağı taşıran son damla oldu 
ensardan bir zatın hanımı yüzü örtülü olduğu halde 
bir yahudi kuyumcunun dükkanına 
ziynet eşyası almak maksadıyla gider

yahudiler kadının yüzünü açmaya çalışırlar
ancak kadın kapalı oturmakta ısrar eder
derken, yahudinin biri, kadına hissettirmeden 
kadının eteğini açıverir
hazır bulunan yahudiler 
eğlenerek kahkaha ile gülerler

kadın feryadı basar
oradan geçmekte olan bir müslüman çığlığı duyunca 
kadının imdadına koşar
boğaz boğaza gelirler 
sonunda müslüman yahudiyi öldürür 
yahudiler de müslümanın üzerine çullanarak 
onu şehit ederler
böylece yahudilerle müslümanlar arasında 
kan dökülmüş olur

şehit edilen müslümanın akrabaları 
bu hususta yardım talebinde bulununca
peygamber efendimiz
beni kaynuka yahudilerini bir araya topladı
kendilerini islama davet etti
 
şımarık hareketlerine son vermeleri gerektiğini, 
aksi takdirde bedir`de müşriklerin uğradıkları akıbete 
kendilerinin de uğrayabileceklerini anlattı
Yahudiler, efendimizin bu konuşmasını alaya alıp 
Küstahça şöyle söylendiler

ey muhammed
sen muharebe nedir bilmeyen kimselerle çarpışıp 
galip gelmene aldanıp güvenme
biz onlar gibi değiliz
savaşmayı çok iyi biliriz
eğer bizimle çarpışmayı göze alırsan 
o zaman bizim nasıl adamlar olduğumuzu anlarsın
sonra da dağılıp gittiler

beni kaynuka yahudilerinin 
kibir ve gurur dolu sözleri üzerine 
inen ayet-i kerime
akıbetlerini şöyle ilan etti
‘inkar edenlere de ki
siz dünyada mağlup olacak, 
ahrette de cehenneme toplanacaksınız
ne kötü bir yataktır o’
 
başka bir  ayet-i kerimede 
peygamber efendimize
ahdini bozan bu yahudilerle çarpışmaya izin verildi
‘eğer bir kavmin hıanetinden endişe edersen
antlaşmayı feshettiğini onlara açıkça 
ve adalet üzere bildir. 
muhakkak ki Allah hainleri sevmez.’
 
peygamber efendimiz kesin kararını verdi
beni kaynuka yahudileri üzerine gidilecekti
resul-i ekrem bu kararını verdikten sonra 
medine`de yerine ebu lübabe bin abdi`l-münzir`i 
vekil tayin etti 
beyaz sancağını da hz. hamza`ya verdi 
kaynuka oğulları üzerine yürüdü

yahudilerin kuvvetli ve sağlam kaleleri vardı
peygamberimizin üzerlerine gelmekte olduğunu duyunca 
oraya çekildiler
resul-i ekrem onları muhasara altına aldı
on beş gün süren muhasara sonunda 
teslim olmaya mecbur kaldılar

efendimiz, 
tek tek ellerinin bağlanmasını emir buyurdu
elleri bağlandı.
o sırada kaynukaoğullarının müttefiki bulunan 
münafıkların reisi 
abdullah bin übey bin selül çıkageldi
peygamberimizin yanına gelerek
ya muhammed 
benim müttefiklerime lütuf ve iyilik et. dedi

resul-i kibriya 
münafığın bu sözlerini duymamazlıktan geldi
abdullah bin übey aynı sözlerini tekrarladı
efendimiz bu sefer yüzünü çevirdi 
abdullah bin übey, 
aynı sözleri tekrarladı.
efendimiz,
kaynukaoğullarının öldürülmelerinden vazgeçip 
medine`den şam`a sürülmelerini emretti

avfoğullarından übade bin samit de 
öteden beri kaynukaoğlulları  yahudilerinin müttefiki idi 
onları bıraktırmak için 
peygamber efendimizin yanına gelmişti
efendimizle ,abdullah bin übey arasında 
geçenleri görünce 

ya resulallah 
ben, Allah`ı, peygamberini ve müminleri dost tutarım
şu kafırlerin müttefikliğinden uzaklaştım
bunun üzerine inen ayette şöyle buyruldu
‘ey iman edenler. 
yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin
onlar birbirinin dostudur
sizden kim onları dost edinirse,
şüphesiz onlardan olur.
muhakkak ki Allah 
zalimler güruhunu doğru yola iletmez.’

resul-i ekremin asıl maksadı
yahudilerin fitne ve fesadını medine`den uzak tutmak
meydana getirecekleri tehlikelere mani olmaktı 
medine`den sürgün edilmeleriyle de 
bir bakıma bu gaye tahakkuk ediyordu

kaynukaoğullarına medine`yi terketmeleri için 
tanınan süre üç gün idi
üç gün mühlet bitince, 
şam`a doğru yola çıktılar 
vadi`l-kura`ya gelince orada bir ay oturdular

burada oturan yahudiler, 
onların yayalarına binek ve kendilerine de yiyecek verdiler
buradan da ayrılan beni kaynuka 
ezruat`a kadar gidip, oraya yerleştiler 
çok geçmeden de nesilleri kesildi

hicretin 2. senesi, 5. zilhicce, pazar günü
kaynukaoğullarından 700 kişinin 
medine`den sürgün edilmeleri
şehri büyük bir rahatlığa kavuşturdu

peygamberimizin bu hareketi 
islamın inkişafı bakımından
oldukça önem taşıyan bir hadiseydi
şehrin dahilinde 
tam bir sükut ve huzur hakim oldu

redfer

( Duru Bir Şükür Irmağı başlıklı yazı redfer tarafından 31.12.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu